29. Bölüm: "Sermest"

361 38 2
                                    


Sasha Sloan - Older
Sleeping At Night - Hearing
Fleurie - Hurricane

29. BÖLÜM: "Sermest"

*Sermest: Sarhoş. Başı dönmüş. Mest

Kalp, birine sevdalanmadan yaşayabilir miydi?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kalp, birine sevdalanmadan yaşayabilir miydi?

Şu sıralar bunu sormak istiyordum etrafımdaki herkese. Olabilir miydi böylesi bir şey? Okuduğum kitaplarda, izlediğim filimlerde ve dizilerde her karakterin kalbi en az bir kez düşerdi bir sevdaya. Kötü karakterler bile kendi benliklerini 'kalpsiz' olarak tanımlarken bir anda düşüverirdiler korunaklı bir sevdaya ve bu hiçte garip karşılanmazdı.

Aşkı garip karşılamak çok saçma olurdu belki.

Peki, filimler ve kitaplar gerçek değil dersem eğer, benim etrafımdaki insanlar da böyleydi. Mesela babam... Ne güzel anlatmıştı anneme olan o yürek burkan sevdasını. Onun yazdığı bir şiir miydi bu? Ona göre şiir annemdi. Sözlerini hatırlarken, anneme olan sevgisini tek bir cümleyle anlatmaya çalışırken o yüzündeki tatlı gülümseme aklımdan çıkmaz.

Yüreğime bir çiçek ektiler, o çiçeğe Lale dediler.

Ah benim canım babam!

Senin yüreğine kurban olsun bu kızının sefile dönüşmüş tutsak canı!

Kendi yüreğime sorduğum o soruyu, kalbim yanıtladı. Kalp birine sevdanlanmadan yaşar. Ama eksik... Bir parçası hep kayıp ve asla tamamlanamayan yapboz parçası gibi. Bu yüzden durumum vahimdi benim. Kalbimi kimseye göstermeyecektim, gösteremezdim ki... Biliyordum gösterirsem daha çok acıyacaktı. Eksik kalmak acımaktan iyidir belki de. Zaten bu güne kadar kalbimi gerçek anlamda gören kimse olamamıştı. Göremiyorlardı benim kalbimi. Göremiyorlardı benim kalbimin derdimi. Bu doğruydu.

Ne güzel demişti şair; ben sanki bir gazetenin hiç okunmayacak bir yerlerindeyim.

Benim durumum bundan ibaret, görmesinler kalbimi. Kırmasınlar daha fazla. Çünkü benim ne dayanacak bir yüreğim, ne de şiir yazarak içimi dönebileceğim bir zihnim vardı.

Kendi içime döktüğüm dertlerimi, bir daha açmamak üzere belki de yok ederek yerimde kıpırdadım ve onun yüzüne baktım. Bal gözleri yolda, dikkatiyse yanındaki camdaydı. Bir süredir ona dikkatle bakmadığımı, bakamadığımı fark ettim ve hazır o bu kadar dalgınken bu fırsattan yararlanmaya geçtim. Onu anlatmazdım ki şimdi. Kusursuz değildi, fakat ben ömrümde en ufak bir kusurun bile yakıştığı bir yüzü yalnızca onda görüyordum sanırım. Birbirine karışan simsiyah kirpikleriyle oynamak istedim, kaşına ve ocağında duran yaraya derman olmak, esmer yanağını sevmek ve dudaklarını öpmek... Olmazdı. Olamazdı.

KARA DERMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin