20. Bölüm: "Gökyüzü Mezarlığı ve Uçuşan Ruhlar"

605 64 751
                                    

Bölüme başlamadan önce, bu bölüm için çok uzun yazdım çok geç geldi çünkü. Bu yüzden yorumlarınızı gerçekten merak ediyorum. Bölüm uzun olduğu için aynı bölüm içinde iki parta ayırdım. Sindire sindir okuyun.

Keyifli okumalar! 💚

Bölüm şarkıları;
Sufle - Pus
Lewis Capaldi - Some One You Loved
Gökhan Kırdar - Üstüme Basıp Geçme Yâr
Leonard Colen - Dance Me To The End Of Love

20. Bölüm: "GÖKYÜZÜ MEZARLIĞI VE UÇUŞAN RUHLAR"

[1 Part]

Gözlerim, yeni şeyler görmeyi seviyordu.

Bütün bedenimi hayranlıkla kavurup içimde bir merak hissi oluşturduğundan, tüm yol boyunca gözümü kırpmadan izlediğim İzmir yollarına çevirdim.

Açıkçası uykum da yoktu. Bence heyecan bir insanın bütün enerjisini yükseltiyordu.

Gözlerimi İzmir'in yolundan çekip, başını omzuma dayayıp uyuyan Tolga'ya çevirdim. Güneş yeni çıkmaya başladığı için, yüzüne vuruyordu. Esmer teni bir ay misali parlarken, kirpiklerinin gölgesi gözünün önünde dans ediyordu. Hafifçe nefes alıp verdikçe, burnuma dolan Gardenya kokusu ile bende kokusunu soluyordum. Arabanın U dönüşü yapıp yön değiştirmesi ile, Tolga'nın arkasında kalan güneş diğer tarafa geçti ve böylece tam olarak yüzüne denk geldi.

Gözlerini rahatsızca kıpırdattı. Kirpikleri titrediğinde, hızla ellerimi havaya kaldırıp, gözüne hizmet eden bir şemsiye yaptım.

Şimdi yüzü, ellerimin yaratığı gölge ile bütünleşmişti.

Rahatsızca kırpıştırdığı gözleri, eski düzenine geri döndü. Derin bir nefes alarak, ellerini bacağımın üzerine getirdi. Başını biraz daha kaldırıp, boyun girtime yerleştirdiğinde ellerimi güneşin ışınını engellemek amacıyla havada tutmaya devam ettim.

"Şu an romantik bir film sahnesini izliyormuşum gibi hissediyorum." dedi sürücü koltuğunda oturan Mustafa, fısıltılı dolu bir sesle.

Gözlerimiz dikiz aynasından buluştuğunda, boşta kalan diğer elimi dudaklarıma götürüp sessiz ol dedim ellerimle. Başını iki yana sallayıp gülümserken, mavi gözleri tekrar yola çevirildi. Ön yolcu koltuğunda tıpkı Tolga gibi, Metin'de uyuyordu. İlk yola çıkışımızda, telaşından dolayı Tolga sürmüştü arabayı. Daha sonra Metin ile yer değiştirmişti ama dinlenmemişti. Aklı küçük kız kardeşindeydi. Uzun bir aradan sonra, halası Tolga'yı aramış ve Ece'nin durumunun çok iyi olduğunu söylemişti. Tolga böylece rahatlamıştı. Metin ve Mustafa'nın yer değiştirmesiyle, Tolga'yı uyuması için ikna etmiştim.

Mustafa, "Az kaldı." dedi, tekrardan fısıldayarak.

Şehrin merkezine geldiğimizde, gözlerimi tekrar yola çevirdim ve başımı Tolga'nın başının üzerine yerleştirdim hafifçe. Ellerimi üzerinden çekmeden yolu izlemeye devam ettim.

Saat daha sabahın sekizi olmasına rağmen, İzmir'in caddeleri arabalar ile dolmuştu. Yol boyunca izlediğim yeşil manzaralar ve doğallık alanlar yerini binalara bırakmıştı.

Bu İzmir'e ilk gelişimdi. Babam, beni bir gün burdaki denize getireceğini söylediği günden beri burayı hep merak etmiştim.

KARA DERMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin