9. Bölüm: "Kilitli Anlaşma"

482 55 26
                                    


Sam Smith - Fire On Fire

9. Bölüm: "KİLİTLİ ANLAŞMA."

"Sonunda gerçekten tanışabilme fırsatı yakaladık. Leyla Aktaş."

Önümdeki acımasız yeşillere baktım. Tıpkı kişiliği gibi gülüşü de acımasızdı. Kalbim gene beni şaşırtmayarak hızlanmaya başladığında yutkunmakta zorlandığımı hissetim. Neden burdaydı? Beni tanımış mıydı? Beni burada öldürecek miydi? Kafam çok karışmıştı. Fakat eğer Vedat beni öldürmezse, kalbime hızla pompalanan kan yüzünden oleceğim kesindi. Ağzımdan tek bir kelime çıktı. Oda korkuyla tellafüz edilmiş adından başka bir şey değildi.

"Vedat?"

Vedat beni bırakıp geri çekildi. Büyük bir ciddiyetle beni süzdükten sonra ince dudakları açıldı.

"Eğer olay çıkmamasını istiyorsan, beni takip et Leyla." Sesi ifadesiz ve red etmeyi asla kabul etmeyecek bir düzeydeydi. Başımı korkuyla salladığımda, ukala bir şekilde gülümseyerek kapıya doğru yürüdü. Bende onu takip ettim. Odadan çıktığımızda onu takip ettim. Gittiğimiz yer tahmin ettiğim kadarıyla hastanenin aşağısında kalan ve içerisinde ilaç gibi şeyler olan depoydu. Acil kapısını açtı ve merdivenlerden inmeye başladık. En sonunda depoya girdi ve kapıyı açık bıraktı. Bende arkasından korkuyla girdiğimde birden başıma dayanan soğuk cisimle irkildim. Başıma silah dayamıştı. Ellerini arkama doğru uzattı ve kapıyı katarak beni kapıya yasladı.

"Ne yapıyorsun? Ne istiyorsun benden?" Dedim korkuyla. Ellerim titriyordu. Silahı başıma daha dayayıp, ciddiyetle konuştu.

"Babanı çok severdim diyeceğim olmayacak," Dediğinde gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Korktuğum başıma gelmişti. Beni öğrenmişti ve ben burda yalnızdım. Dudaklarını yalayıp devam etti,

"Ömer Aktaş'ın bir kızı olduğunu biliyordum ama, kızının annesiyle beraber Amerika'da olduğunu düşünüyordum." Sinsice gülümsedi. "Nerden bilebilirdim kızının bu kadar gözü kara olduğunu." Gülümsemesi sırıtışa döndü. Yeşil gözlerini gözlerimin en içine değdirdi. "Gerçi gözlerin de kara değil yeşil. Pardon." Dediğinde tutmaya çalıştığım gözyaşlarım yanaklarıma süzülmeye başladı.

"Bırak beni!" Dedim sitemle. Başını iki yana salladı teessüf edercesine.

"Dur Leyla! Daha babanın kardeşimi öldürmesini anlatacaksın bana. Çok işimiz var." Sesi çok sertti. Ne yapacaktım? Kendimi savunmam gerekiyordu.

"Bak! Ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim yok. Ben kardeşin ölürken orda yoktum. Hatta babamın bir mafya olduğunu bile iki gün önce öğrendim. Babamın bir katil olduğuna da kendi gözlerimle görmeden asla inanmam!" Gözleri şaşkınlıkla açıldı. Sanki bir şeyi düşünmüşte, bu cümlemle emin olmuş gibiydi. Hemen eski ifadesiz haline döndü.

"Sence sana inanır mıyım? Kendi bildiklerim varken neden sana inanayım?" Yutkundum. "Baban kardeşimi öldürdü ve kardeşim öldü." Gözlerini acıyla yumdu ve açmadan konuştu. "Ve şimdi ben, kardeşim için seni öldüreceğim!" Dedi büyük bir sinirle. Gözlerini açtığında ağlayışım şiddetlendi. Buraya kadardı işte ölecektim. Bu adamdan kurtulmamın tek bir yolu dahi yoktu.

"Söyle!" Bağırdı, "Babanın bir katil olduğunu söyle!" Dedi tükürürcesine. Silahını alnıma daha da bastırdı. Zaten ölecektim. Neden yalan söyleyeyim ki?

KARA DERMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin