Kitabın Instagram sayfası: karadermanofficialOylarınız ve yorumlarınız benim için çok önemli. Teşekkürler. 🍂
Blueneck - Sawbones
2. Bölüm: "ZEHİRE ALIŞMAK"
Önüme konulan kahveye baktım, ardından kahveden çıkan dumanlara. Üşüyordum. Fakat üşüyen bedenim değil, ruhumdu. Bu kahve ruhumu da ısıtabilir miyidi? Hayatımın gene sarsılmaya başladığını tüm hücrelerimde hissediyordum ve bu çok tuhaf bit histi. Bana oyunlar oynanırdı çoğu zamanlarda ve bana düşen bu oyunlara layığıyla karşılık vermekti. Çoğu zaman karşılık verirdim, bazen yenilirdim bazen de başlamadan pes ederdim. Şimdi ne yapacaktım?
İsmi Tolga'ymış.
Şu an beni bir kafeye getirmişti. Önümde oturmuş ifadesizce kahvesini yudumluyordu. Normal bir şey yaşıyoruz gibi davranması sinirlerimi bozuyordu. Ben onu tanımıyordum ve evinde gördüklerimden sonra da onun yanında güvenli hissetmiyordum; normal olarak.
En sonunda sessizliği bozdum ve ellerimi masaya yatırarak, "Neden burdayız? Ya da burdayım?" diye sordum, belki de kahveden çıkan dumanı yağmura dönüştürebilecek gibi bir sesle.
Gözlerini bana çevirdi ve kısa bir an için sessiz kaldı. Tek kaşını kaldırıp, "Konuşmamız gereken şeyler var çünkü?" dedi, soru sorarcasına.
Bıkkınca soldum. "O zaman diyorum ki, kahveni içmeyi bırakıp konuyu mu açsan hani?"
Gülümsedi ama bu içten bir gülümseme değildi. Çoğu zaman gördüğüm ve alıştığım bir gülümsemeydi bu. Elindeki bardağı masaya bıraktı. "Aceleye getirilen işleri sevmem, Leyla." Sesi sertti, sesi bana kış gecelerindeki sert rüzgârları anımsatıyordu. Adımı ondan ilk defa duyuyormuş gibiydim. Onu tedavi ettiğimde de bana adımı söylemişti ama şimdi daha gerçekti. Adımın ağzına garip bir şekilde uyduğunu düşündüm.
Ellerimi birbirine kenetledim, bakışları ellerime kaydı. "Ben de yavaş şeyleri sevmem ama?" dedim tek kaşımı kaldırarak.
Gözlerini elimden çekti ve tekrar gözlerime baktı. Cam kenarında oturduğumuz için, dışarda kalan sokak lambası direkt olarak gözlerine vurgu yapıyordu ve bu gözlerinin bal rengini günah misali yansıtıyordu. "Senin neyi sevmenle ilgileniyor gibi mi duruyorum?" dedi, benim gibi tek kaşını kaldırarak. Bana buz gibi bir bakış fırlattığında derin bir of çektim, fazla uzamıştı bu konu artık.
"Konuya mı girsek? Lütfen?" dedim, yalvarırcasına.
"Peki." Sandalyesine yaslandı. "Hayatımı kurtarmak istemişsin, kendi ayağınla adamlarıma gitmişsin ve sonucunda evime girmişsin." dedi,düz bir sesle.
Başımı salladım yavaşça. Kaşlarımı çatmamaya gayret ettim ve tavrımı bozmadan konuştum. "Ben bir doktorum. Her kim yaralıysa yardım ederim. Sana özel birşey değil bu, yani isteyerek senin şu karanlık evine girmedim." dedim kinayeyle.
Dudaklarının bir kenarı tekinsizce yukarı kıvrıldı. "Bile isteye giremezdin zaten." dedi ve kısa bir es geçip ekledi. "Biliyorum Leyla, ama benim herşeyi bilmem veya senin istemeyerek evime girmen gerçekleri değiştirmiyor." Derin bir nefes aldığında göğüsü yukarı çıkıp indi. "Gelmemen gereken bir yere geldin ve görmemen gereken şeyleri gördün."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA DERMAN
Teen Fiction"Ve artık ben, kendi avuçlarımda, kendi felaketimin izlerini taşıyordum." ♫ Soğuk bir Eylül gecesi, Babası nefret ettiği bu hayattan göçüp gitmesine rağmen onun varlığına inan o kızın, o gecede dikkatini çeken bir iz; bir leke. Tek bir iz, tek bir l...