23. Bölüm: "İyilerin ve Kötülerin Yörüngesi" (Part 1)

476 63 480
                                    


23. Bölüm: "İyilerin ve Kötülerin Yörüngesi"
(Part 1)

Şarkılar; Sleeping Pulse - War
Ed Sheeran - Give Me Love
Beyonce - Halo
Troye Sivan - Strawberries & Cigarettes

Kısa bir aradan sonra herkese merhabalar! Bu bölüm çok uzun olduğu için iki parta ayırdım, ikinci partta birkaç güne gelir diye düşünüyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Kısa bir aradan sonra herkese merhabalar!
Bu bölüm çok uzun olduğu için iki parta ayırdım, ikinci partta birkaç güne gelir diye düşünüyorum.
Bölüm için yorumlarınızı merakla bekliyor olacağım, seviliyorsunuz.
Keyifli okumalar!

🍂

Ellerimde belki de aslında benim kim olduğumu hatırlatan kanlı eldivenlerim vardı. Eldivenin bir yanı iyi, bir yanı kötüydü benim için. Hem tedavi, hem kandı. Hem siyah, hem beyazdı. Eldivene bakarken bir doktor olduğumu, kana bakarken bir yara açan olduğumu anımsıyordum. Bu kış ve yaz gibiydi. Bir taraf çok sıcak, diğer taraf çok soğuk. Kış ve yaz arasında çok uzun süreler vardı. Ben o süreler arasında sıkışmış kalmıştım, çıkamıyordum. Ne yaza doğru adım atabiliyor, ne de kışa doğru bir adam atabiliyordum. Bedenim kışa doğru yönelik haraketlerde bulununca da onu ben durdurdum. Çünkü asıl suçlu bendim.

Eldivenlerimi bir çırpıda çıkarıp çöp kutusuna attım. Ellerim serbest kalmanın rahatlığıyla uyuştu sanki. Eldiveni soyduğunuzda elinizin nemlendiğini, bazen de yaşlandığını hissedersiniz. Ben bu hissi seviyordum. Bütün bedenim kan kokuyordu. Burnumun ucuna kadar bulana kan lekeleri bana asla yabancı değildi. Aheste bir şekilde dans eden kan kokusu, burnumdan zihnime doğru ilerledi ve mayışma duygusu benliğime sarıldı.

Musluğu açtım ve elimi yıkamaya başladım, aynı zamanda gözlerimi önümdeki cam duvardan kendimle buluşturdum.

Çökmüştüm.

Yeşil harelerim yorgun olduğunu bas bas bağırıyordu ama onu kale aldığımı söylesem bu da apaçık yalan sayılırdı. Kireçe dönmüş yanaklarıma ve susuzluktan kuruyan dudaklarıma baktım. Kendimi kandıramazdım, suya değildi bu susuzluğum; onaydı.

"Hey," diyerek omzunu omzuma vurmasıyla Ali'ye döndüm. Kahverenginin en koyu tonlarında olan gözleri enerji doluydu; benim aksime. "Sayın Aktaş, bugün beni ekmez misiniz?" Ses tonundaki alay yüzümü ekşitememe neden oldu. Ellerimin yeterince temiz olduğunu anladığım an musluğu kapatıp ellerimi silkeledim ve kendime kalın bir mendil aldım.

Ellerimi kurularken bana büyük bir merakla bakan Ali'ye cevabını verdim. "Dalga mı geçiyorsun?"

"Yo," dedi ağzını yayarak. "Oldukça ciddiyim."

"Dün seni ekmedim, borcumu ödemiş sayılmaz mıyım sence de?" diyerek kaşlarımı kaldırdım. Dün sadece onun olduğu değil, birçok doktor arkadaşlarımın olduğu bir yemek düzenlenmişti ve ben Ali'nin yersiz ısrarı sebebiyle yatağımı bırakıp o yemeğe gitmiştim.

KARA DERMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin