13. Bölüm: "Gözden Akan Kalp Kırıkları"

442 52 43
                                    


Sezen Aksu - Vay

13. Bölüm: "GÖZDEN AKAN KALP KIRIKLARI."

Üzerine sanki buz serilmiş ellerimi şöminenin sıcak ateşine yaklaştırıp buzun erimesini bekledim. Elimdeki soğukluğa değen sıcak ısı ürpermeme sebep oldu ve yerimde bedenimin titrediğini hissetim. Şöminede yanan ateşte, yılların önce yanan ruhumu gördüm sanki. Üzerime bir sıkıntı çökmüş, kalbim aklımla uyumsuzluk yapıyordu.

Gecenin karanlık ve soğuk havası sadece şehre değil, eve de çökmüştü. Salonda yanan loş ışık ürpermeme neden oluyordu ve baktığım her yerde gözümü en fazla beş saniye tutabiliyordum.

Sanki her baktığım yerde, ruhumun mezarını görüyordum.

Sigaramı pantolonumun cebinden çıkarıp çakmakla yaktım ve dudaklarıma götürüdüm. İçindeki dumanın yavaşça karaciğerime yayılmasının duygusunu tattım bir süre.

Yanımdaki tekli koltuğa oturmasıyla ona döndüm. Giydiği sportif siyah atlet ve altında ki siyah pantolona inanamazlıkla baktım, donmuyor muydu? Siyah saçları önüne doğru dökülmüştü ve bal rengi gözleri şömine ateşiyle cayır cayır yanıyordu. Kirli sakalları bir miktar uzamıştı. Gözlerim usuluca elinde tuttuğu ve içinde alkol olduğu belli olan şişeye kaydı. Burnuma dolan alkol kokusuyla yüzümü ekşittim.

Aramıza çöken mıh gibi sessizlik can sıkıcıydı. Dudaklarım aralandı ve sessizliği bozdu.

"Alkol mu içiyorsun sen?"

Gözlerini bana çevirmeden konuştu. "Evet." dedi kalın bir sesle.

"Ne zamandan beri? Alkolik misin?"

Ellerindeki şişeyi sallayarak konuştu. "Sence alkolik gibi duruyor muyum?" Sesinde ki katılık, kayın ağacı kadar sertti. "İçiyorum bir süredir."

"Bilmem.." dedim mırıldanarak. "Kitabı kapağına göre yargılayamazsın."

Gözlerinde ki ifadesizlik büyüdü. "Kapağın üstünde ki isim, kitabın özetini taşır. Eminim ki benim de bir özetim vardır gözünde." Gözlerindeki ifadesizlik, sesine de yansımıştı.

"Vardır elbet." Gözlerimi ona çevirdim. "Fakat ben senin özetini asla çıkaramayacağım galiba Tolga."

Gözlerini şömineden çevirip bana baktı, "çözmek istiyor musun?"

Uzunca bir süre birbirimize baktık. Sadece baktık. Sanki saat bir kaç dakikalık durmuştu ve bizde o saatin içinde ki zaman diliminde kaybolmuştuk. Gözlerimi çeken ilk ben oldum. Ama onun gözlerinin üzerimde olduğuna emindim.

"Kıvanç konusunu ne yapacaksın?" diye bir soru attım ortaya. Burnundan sert bir nefes alıp başını koltuğa yasladı ve şişeyi dudaklarına götürüp dört yudum aldı. Her yudumun boğazından inişi ile adem elması belirginleşiyordu. Yudumları yuttuktan sonra gözlerini yumduğunda kaşlarımı çattım.

"Sana bir soru sordum," dedim düz bir sesle. Yerinde oynamadı veya gözlerini aralamadı.

"Sen ne zaman benim sorularımı cevaplarsan, bende o zaman cevaplarım." dedi erkeksi bir sesle. Kaşlarımı çattım, hala çözmek istiyor musun sorusunda kalmıştı anlaşılan.

KARA DERMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin