4. Bölüm: "Güven Hissi"

836 67 54
                                    

4

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

4. Bölüm: "GÜVEN HİSSİ."

Edildiğim doktorluk bilgilerine göre; İdeal kalp atış hızı, dakikada 60-100 arasında olmalıdır. Bu sayı normal olarak kabul edilmektedir. Fakat, korku, panik, spor, endişe, heyecan ve benzer durumlarda kalp atışının normalin üstüne çıktığı durumlar olabiliyordu. Bende bu durumlardan birindeydim. Korku, panik, endişe... Bu üçü birleşince kalbimin yerinden çıkacağını hissetmiştim. Şu an ya derin derin nefesler alıp, kalbimi sakinleştirmeli, ya da Tolga'yı dövecekmiş gibi görünen Murat'ı durdurmam gerekiyordu. Fakat ikinci seçeneği seçseydim, bunun boşa çıkma ihtimali artı, zaten hızlı atan kalbimi daha da paniğe sürükleyeceği bir gerçekti. İkinci seçeneği seç Leyla. Bize ne senin kalbinden? Kavga var kavga! Kavga yoktu, kavga olmasındı. Ancak görünüşe bakılırsa, kavga başlayacaktı. Tolga'nın damdan düşer gibi gelip, 'Arkadaşlar, Leyla benim kız a kadaşım.' Demesinin üzerinden çok zaman geçmemişti. Bu cümleden sonra Efe'de Murat'ta' henüz konuşmamış, sessizliğini koruyorlardı.

Bakışlarımı arkadaşlarımdan çekip, başıma gelmiş en büyük belaya baktım. Belam onlara inat, gülümsüyordu. Belam ona baktığımı hissedince bana döndü ve sinirli bakışlarımı görünce daha da gülümsedi. Zaman, belamın kafasını kırma vaktiydi. Zaman, belamın burnu ile ağzının yerini değiştirme vaktiydi! Böylece ne nefes alabilir, ne de konuşabilirdi. Gerçi zaten nefes alamasa konuşamazdı.

Aramızda yaşam belirtisi gösteren ve Leyla'nın tarihine yazılan ilk kişi, Efe oldu. Ağzı zaten açıktı. Fakat daha da açmıştı şimdi de.

"Leyla? Doğru mu söylüyor bu adam?" Sesi endişeliydi. Muhtemelen o da vereceğim cevap ile yanda amazona kertenkelesi gibi duran Murat'ın kalkışa çıkmasından korkuyordu.

Cevabım netti, Hayır! "Evet, doğru!" Kararımda durma seviyeme de ağlamayı aklımın bir köşesine yazıp bakışlarımı hızla, gözlerinden ateş çıkan Murat'a çevirdim.

Murat hep böyleydi, aşırı babacandı, aramızda çok bir yaş farkı olmamasına rağmen. Fakat babacalığının yanında bir okadar da sinirli bir yapıya sahipti. Okulda sırf bana çarpıp özür dilemedi diye, bir çocuğu spor dersinde dövmüş adamdı Murat. Sırf Efe'ye bir yumruk attı diye, bir alır bin veririz diyerekten; çocuğa tamı tamına on yedi yumruk atmış adamdı Murat. Öfke kontrolsüzlüğü vardı. Fakat buna rağmen çok korumacı bir tipti. Annem ve babamın yokluğunda bana sürekli sahip çıkmıştı. Sadece o değil ailesi de sahip çıkmıştı üstelik.

Aramızda ne kadar bir yaş olsa da onu abimmiş gibi hissediyordum. Annem ve babamın ani bir şekilde iş için Amerika'ya gidişlerinden altı yıl geçmişti. Onlar gittikten dört gün sonra, babamın öldüğü haberini almıştım. Yıkılışımı hatırladım ve içim sızladı. Hatırlamak bile istemedim. Fakat beni daha çok yıkan, babamın cenazesinin buraya gelmesine rağmen, annemin Amerika'dan dönmemesiydi. Onu arayıp hesap sorduğumda, bana verdiği cevap hâlâ aklımdaydı; "Onunla ilgili hiç birşey ile ilgilenmiyorum Leyla! Allah taksiratını affetsin. Uçup gitti, iyi de oldu. Onun gibi karanlık bir adam bu dünyaya zarardan başka bir değilidi zaten! Biz birbirimize yeteriz güzel kızım. Sen benim yanıma geliyorsun!" demişti ve bende de tabiki hayır diyerek cevaplamıştım onu. Aralarında ne geçtiğiyle ilgili en ufak bir fikrim yoktu fakat her ne geçtiyse, cenazesine gelmeyecek kadar ağır olduğunu düşünmüyordum. Ayrıca annemin babama karanlık adam demesi de bir süre kafamı karıştırmıştı. Fakat üstünde çok kalmak gibi bir gereksinimde bulunmamıştım.

KARA DERMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin