Uyandığımda saat 10:30 du. Ve doğru bildiniz okula geç kalmıştık. Ve yine doğru bildiniz Yağmur ilk defa uyuyakalmıştı. Üstelik bugün branş oyunculuk dersi vardı! Apar topar yataktan kalkıp Yağmurun odasına koştum. Odada yoktu. Yatağın üstüne bir not bırakılmıştı. Hah pisliğe bak!
"Togiyoo geç kaldığım için ve seni uyandırmaya çalışırsam dahada geç kalacağımı bildiğim için ben okula gidiyorum."
Herkes bana karşı zaten! Odama gidip kot şortumu ve siyah tşörtümü giydim. Saçlarımı yine topuz yapıp siyah çantama iki defter ekledim. Cidden bu kıyafetlerle mi çıkacağım cnblue nun karşısına? Amaaan bir şey olmaz. Sınıfa geldiğimde ders çoktan başlamıştı. Ve tabiki azar yedim. Bu hocalar ne kadarda anlayışsız! Hıhh bende senin dersini dinlemem işte! En arka sıraya geçip başımı sıraya koydum. Uyusam uyusam ve yine uyusam benim hala uykum var.
Tam 3 saat sonra dersim bitmiş Yağmur'u beklemeden eve gidiyordum. Eeee buna kısasa kısas derler canım. Okulun kapısının önünde iki kişi konuşuyordu. Bu okulda da ne çok sevgili var. Kavga ediyor gibiler. Ayırsam mı? Uff banane. Oğlan arkasını dönüp bana doğru gelmeye başladı. Bugünkü ilk şokumu neden bu kadar erken yaşadığımı sorabilir miyim? Yonghwa'nın bir sevgilisi mi var? Andeyooooo! (Hani Yonghwa artık umrunda değildi?) İç ses defol git yoksa Allah verdi demem gebertirim seni. Diyorumki Yonghwa sevgili yapmış! Benim Yongie'm!
"Neye bakıyorsun sen öyle?"
diye sordu yanımdan geçmeden önümde duraksayan hödük.
"Düşünüyorumda boicelerin gözyaşlarına yazık olmuş."
Aslında benim gözyaşlarıma yazık olmuş! Ben bu ülkeye ne umutlarla gelmiştim.
"Fanlarımızın isimlerini biliyorsun. Yoksa fanboyum felan mısın?"
Dedi gözkırparak. Neden tepine tepine ağlayasım var?
"Fanboy mu? Gözlerin bozuk galiba ben bir kızım!"
. "Bir erkek kadar ilgimi çekiyorsun. O zaman seni erkek olarak kabul edebilirim değil mi?"
Hala küstah küstah sırıtıyordu.
"Bu sözlerine pişman olacaksın. Peşimde süründürücem seni!"
Omuz atıp yanından geçip gittim. Bu kadar pislik olamaz! Ama bende Elifsem bana aşık olmanı sağlayacağım! Bunu sen istedin Yonghwa-shhi! Gözlerimi son bir defa kurulayıp kapıyı açtım. Ev olabildiğince sessizdi. Zaten ne bekliyordumki? Hırsız falan mı? Odama gidip elbise dolabımı açtım. Sırf rahat giyiniyorum diye erkek vasfına sokuldum ya şaka gibi. Ben mi erkeğe benziyormuşum yok yaa! Bunların gözü kör be. Kapının kilit sesiyle koridora çıktım. Yağmur hafif sinirle yanıma yaklaştı.
"Uyuz edici derecede kısasa kısas yöntemini kullanıyorsun."
Başımı olumlu anlamda salladım sırıtırken.
"Neyse boşverde profesör bugün akşam birlikte yemek yiyelim dedi."
Gözlerim pörtlemiş Yağmura bakıyordum. Profesör? Omg!
"Kızıım adam sana asılmış resmeen! Vay utanmaz ahlaksıııızzz!"
Yağmur elleriyle ağzımı kapatmaya çalışırken ben hala profesör hakkında feryat yakıyordum.
"Eliffff! Yeter kes sesini."
İşaret parmağının eklemiyle iki kez kafama vurdu.
"Burada beyin yerine ne var acaba? Hepimizi diyorum. Cnblue da olacak. Yani hep birlikte akşam yemeği yiyeceğiz."
Dedi Yağmur umutlanarak. Ben o kendini beğenmiş narsistin yüzünü daha dakikalar önce gördüm ve bugün bir daha görmeye hiç mi hiç niyetim yok!
"Ben gelmiyorum."
Dedim sırtımı dönüp odaya yürürken.
"Ne demek gelmiyorum? Elif sen kafayı mı yedin? Yonghwa ile yenecek bir akşam yemeğini redmi ediyorsun?"
Başımı olumlu anlamda salladım ve yüzümü ona dönüp işaret parmağımı doğrulttum.
"Jung Yong Hwa adındaki şahıs beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor ve şu konuda seni uyarayım ki bu evde bir daha Yonghwa'nın adının baş harfi bile geçmeyecek. İlk defa bu kadar ciddi olduğumun umarım sende farkındasındır. Eğer evde kurallara uyulmazsa Türkiye'ye çeker giderim sende burada tek başına kalırsın."
Odama girince kapıyı hızlıca çarptım. Umarım ev sahibi duymamıştır. Yatağa yatıp sabah okuduğum kitabı okumaya devam ettim. Vampirler vampirler ve vampirler... sıkıldım! Ayağa kalkıp Yağmur'un kitaplarından seçtim.
"Aşık mıyız?"
Kitabın adında meymenet yok geç bunuda. Aissh! Kitap felan okumayacağım. Leptopu alıp yatağın üzerine koydum. En iyisi dizi izlemek. You've fallen for me kaldığı yerden devam ederken gözlerimden bir damla yaş süzüldü. Harika! Şimdide sebepsiz yere ağlıyorum. Ne halt yediğimi bilmiyorum. Şimdi ne olacak? İçimde bir umutla geldiğim yerde kabir azabı çekiyorum. Hayır Yongie'ye aşık değilim. Benimki sadece klasik bir fanlık sevgisi. Hem o bir ünlü bense çiçeği burnunda bir üniversite öğrencisi. Yonghwa ve benim isimlerimizin aynı cümlede geçmesi bile imkansız! Ama şimdi onunla bir akşam yemeği yeme şansım var ve ben lanet olasıca gururum yüzünden ona hayır diyorum. Omg! Daire kapısının açılmasıyla ayağa nasıl kalktığımı bilemeden Yağmur'un yanındaydım.
"Gidiyor musun?"
Dedim nefes nefese. Toz pembe mini bir etek ve siyah bebek yakalı beyaz bir gömlek giymişti. Saçlarını düzleştirmişti. Kısacası bir içim su(benden güzel olamaz ×[ )
"evet, yoksa kararını değiştirdin mi?"
Dedi göz kırparak. Evet! Cevapla bakalım Elif hanım. Başımı olumlu anlamda sallayıp onu içeriye soktum.
"Yanında ben olmadığım zamanlarda başına bela açtığın için seninle geleceğim. Ve şimdi bana bir elbise seçmeliyiz."
dedim havalı görünmeye çalışarak. Yağmur zafer kazanmış bir edayla sırıtırken onu görmezden gelmeye çalıştım yoksa cidden elimden bir kaza çıkabilir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umduğum ve bulduğum
FanfictionBazen hayatta hiç ummadığımız şeyler olur. Ama mutlaka olmasını istediğimiz şeylerde olur. Elif'in umduğu adam bulduğu gibi çıkmamışsa ya? Ya da henüz onu kendi düşünde bulamamışsa?