60. bölüm~son demler~

70 9 55
                                    



(Ferhat Göçer- kızım; bu şarkı her kızın üzerinde aynı etkiyi bırakır bence. bölümü yazarken o kadar üzüldüm ki. bir günahın bin bedeli oluyormuş.)


Jung YongHwa


Bugün uzun zaman sonra ilk defa Elif'in benim için endişelendiğini hissettim. O hala beni seviyordu. Nasıl evlenebilmişti Gong Yoo ile? Nasıl çocuğu olmuştu? Bizim bebeğimiz benim yüzümden ölmüştü. Keşke yaşasaydı. Bazen merak ediyorum kime benzerdi diye. Kız olursa Elif'e benzeyecekti, erkek olursa bana. Bacağıma sürtünen şeyle ürperdim. Yavru bir sokak köpeği elimdeki pankeki kokluyordu. Bir parça koparıp köpeğin ağzına tutup yere koydum. 

"Demekki bugün Han Nehrinin kıyısına tek başıma gelip oturma isteğimin nedeni senmişsin tatlı şey!" 

deyip köpeğin başını okşadım. Gerçekten bugün buraya gelmeyi çok istemiştim. Karanlık çöker çökmez içime de sonuca bağlayamadığım bir hüzün çökmüştü. Kendimi ne zaman çaresiz hissetsem gecenin bir vakti buraya gelir otururdum. Aslında son 6 yılım bu kıyıda bu bankta geçmişti. Hiç gelmeyecek birini beklemenin heyecanını ve aynı zamanda hüznünü benimle birlikte yaşamıştı bu bank. Bazen kadeh tokuşturduğum içki arkadaşım bazende dua ettiğim sırdaşım olmuştu. Ve şimdide sorularımı cevaplamasını beklediğim dostumdu. Kulaklarıma uzaktan gelen ağlama sesi dolmuştu. Gecenin bu vaktinde benim dışımda kederden kavrulan insanlar vardı demek ki. Ama bu ses bir yetişkinden çok bir çocuğa ait gibiydi. Yoksa kayıp mı olmuştu? Ayağa kalkıp sesin geldiği yöne yürüdüm. Az ötede, çalıların arkasında dizlerini karnına çekmiş bir kız çocuğu duruyordu. Yanakları gözyaşlarıyla sırılsıklam olmuştu. Onu korkutmadan nasıl yanına yaklaşacağımı bilemiyordum. Sonuçta o çok küçük görünüyor ve korkabilir. Ayaklarımın arasından ne zaman kaçtığını anlamadığım yavru köpek kızın yanına yaklaşıp başını kıza yasladı. Çocuk başta korksa da köpeği sevmeye başladı ve sonra benim varlığımı fark etti. Ürkek bakışları korktuğu için ve ne yapacağını bilemediğinden dişlediği dudakları; o kadar tanıdık geliyordu ki bu hareketleri, Elif'in çocukluğunu görür gibi oldum. Yanına oturup karşıya odaklandım. 

"Arkadaşım seni çok sevmişe benziyor." 

Dedim gülümseyerek. Çocuk ne demek istediğimi anlamamış gibiydi. Çok sonradan cevap verdi. 

"Bu senin köpeğin mi?" 

 konuştuğunda o kadar tatlıydı ki... Başımı hayır anlamında salladım. 

"Söyledim ya o benim arkadaşım. Az önce tanıştık. Görünüşe göre seninle de arkadaş olmuş."

 Kız gülümser gibi oldu. 

"sanırım." 

Kıkırdadığını duyar gibi oldum ama gözlerimi ona dikerek korkutmak istemedim. 

"Arkadaşım bugün benimle dertleşmeye gelmişti ama seni benden daha çok sevdi." 

Dedim kızmış gibi. Söylediklerimle gülmeye başlayınca rahatladım. Aissh bu dünyada çocuklardan daha tatlı varlık var mı acaba? 

"Arkadaşın yerine seni ben dinleyebilirim." 

Yaşı küçük olmasına karşın büyük bir insan gibi davranıyordu. Düşünüyormuş gibi yaptım. 

"Hım aslında hiçte kötü bir fikir değil. Bugün sevdiğim kadınla karşılaştım. Yere düşüp kusacağım zaman imdadıma yetişti. Sanırım benim için endişelendi." 

Umduğum  ve bulduğumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin