Gong Yoo'yla boşanma davamız bugün sonuçlanmıştı. Şükür ki fazla diretmeden ilk celsede boşandı benden. Adliye binasından çıktığımda etraf muhabir kaynıyordu. Çıktığımı görür görmez hepsi yanıma koştu.
"Elif Hanım artık boşandığınıza göre Bay Jung'la tekrar evlenecek misiniz?"
"Kamuoyunun dikkatini çektiğiniz için sizde basın açıklaması yapacak mısınız?"
"Oyunculuğa devam edebileceğinizi düşünüyor musunuz?"
vb. birçok soru sordular. Patlayan flaşlar midemi bulandırmıştı. Başım dönmeye başlamıştı. Hayır, kendimi çok kötü hissediyordum. Gözlerim kapandığı anda birisi sıkıca belimi yakaladı. Desteğin etkisiyle kendime geldim. Ne zaman gelmişti? Muhabirleri engelleyip beni arabaya bindirdi. Ardından sürücü koltuğuna geçti. Uzanıp emniyet kemerimi taktı. Muhabirlere açık açık meydan okuyordu. Kendi kemerini de bağlayıp keskin bir gaza yüklenme sesiyle onları geride bıraktı.
"İyi misin?"
gözleri yoldaydı. Ama yine de başımı salladığımı fark etmişti.
"Sohwa bizi bekliyor."
Yine kafa sallayıp başımı koltuğa yasladım. Konuşsam kusacakmışım gibi geliyordu. Kahretsin! Yine migrenim tuttu.
Gözüme giren ışığı engellemeye çalıştım ama faydasızdı. Tek gözümü açıp baktım. Pencereden geliyordu. Sokak lambasını dibimize yapmış olamazlar değil mi? Diğer gözümü de açıp etrafa göz gezdirdim. Yağmur'un evindeydim ve SoHwa ile benim için hazırladığı yer yatağında yatıyordum. Evet, doğru bildiniz! Dışarıdan gelen ışık sokak lambası pencereye baktığı için değildi. Sabah olduğu içindi. Yani dün bütün gün uyumuş muydum? İşte bu yüzden migrenim olmasından nefret ediyorum. Yavaşça doğrulup gerindim. Saçlarımı geriye atmaya çalışarak odadan çıktım. O sırada kapı açıldı ve içeri Yonghwa ile Sohwa girdi.
"Omma sonunda uyanmışsın! Babamla senin uyanmanı o kadar çok bekledikki dayanamayıp kahvaltıyı dışarda yaptık."
Gülümseyerek yanına gidip aynı boya gelecek şekilde eğildim.
"Uu benim biricik kızım demek babasıyla başbaşa kahvaltı yaptı. Annen çok üzgün. Çünkü dün başı ağrıdığı için tüüüüm gün uyudu ve size yetişemedi."
Dudağımı büzdüm. Bu hareketime kahkahayla güldü. Tabiki Yonghwa başta geliyordu.
"Kendi başının çaresine bakarsın sen. Biz kızımla birlikte oyun oynayacağız."
Hul?! Bak sen şunlara. Babasını görünce beni görmez oldu artık. Ya Yong'a ne demeli? Bana aç mısın bile demedi. Bakacakmışım kendi başımın çaresine. Hıh! Ilık bir el yanağımı kavradı.
"SoHwa-ya! Annen bizi kıskandı sanırım. Sen içeri git oyuncaklarını hazırla bende geliyorum."
SoHwa gülerek salona giderken Yonghwa biraz daha yanıma sokuldu. O geldikçe ben geri adım attığım için duvarla arasında kalmıştım. Pis pis sırıttı.
"Hala aramızda sevgililik ilişkisi varmış gibi davranıyorsun."
Eli yanağımın üzerinde geziniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umduğum ve bulduğum
FanficBazen hayatta hiç ummadığımız şeyler olur. Ama mutlaka olmasını istediğimiz şeylerde olur. Elif'in umduğu adam bulduğu gibi çıkmamışsa ya? Ya da henüz onu kendi düşünde bulamamışsa?