20. bölüm~sana asla aşık olmayacağım!~

299 15 2
                                    


Kız geri çekilince beni farketti.

"Sanırım uygun zamanlama değil."

Dedi Yong'a bakarak.

"Hye Na neden geldin? Biz artık çıkmıyoruz. Ben artık evliyim!"

Yong'un ani çıkışına karşılık kızın gözleri sulanmıştı. Parmağıyla beni işaret etti.

"Seni böyle bir kıza kaptıracağımımı sanıyorsun? Oppa çeball(boiceler bilir :D)"

Yong kızın ellerini üzerinden ittirip beni kolumdan yakaladı.

"Bak bu benim karım ve ben bu kadını hiç olmadığı kadar çok seviyorum. Şimdi lütfen git ve bir daha gelme."

Kızı kolundan tutup dışarı attıktan sonra kapıyı yüzüne kapattı. Duvara yaslanmış bir şekilde kalakaldım. Benim için o kızı yanından def etmişti değil mi?

"Senin için değildi! Sakın saçmasapan şeyler düşünme!"

Oh? Omo yine sesli düşündüm sanırım. Önümden bir hışımla geçip odasına girdi ve kapıyı çarparak kapattı. Huh! Zengin olmak böyle işte. Vur kır dök nasıl olsa para denizde kum misali! Hayır yani bana ne atar yapıyorsun. İlla narsist olacak ya öküzvari çocuk! Aissh şu an bu sinirimle gidip kafasını duvara sürte sürte kıvılcım çıkarmak istiyorum. Kendimi koltuğa atıp televizyonu açtım. Zaten böyle zamanlardada işe yarar hiçbir şey olmaz televizyonda. Neden? Elif sıkıntıdan patlasın diye. Olduğum yere uzanıp gözlerimi kapattım. Sahi Kore'ye gelmeden önce ne hayaller kuruyordum? Sanırım Cnblue konserine gidip çılgınlar gibi eğlenmek istiyordum. Yong'un dudaklarını büzüp gülümseyip elmacık kemikleri çıkkınken kadife sesiyle mikrofonu ağlatmasını; Jonghyun'un gitar çalarken kendinden geçip asıl kişiliğini, gamzelerini ve içindeki burningi görmeyi; Shinitomuzun Yong'la arasında geçen konuşmaları duymayı ve çok az kez duyduğumuz sesini duymayı; Minhyuk'un bateri çalarken duruşundaki cool ama sevimliliği, küçük bir çocuk gibi masumca gülümsemesini görmek istiyordum. Bunlar benim hayalimdi. Onları yakından görmek bile yeterdi ama şimdi her gün onlarla birlikteyim. Ben onlara aşıkken onlar bana aşık. Gerçi sadece Jonghyun aşık ama olsun. Doğru! Bir anda ayağa fırladım. Jonghyun'u bugün hiç görmemiştim. Doğrusu özledim onu. Ona haksızlık yaptığımı düşünüyorum. Koskoca burning beni seviyor ama ben onun abisiyle evliyim... zil çalınca kapıya koştum. Delikten bakınca gelen kişinin Jonghyun olduğunu anladım. Onu düşünürken o da benimi düşünüyordu? Bekletmeden derin bir nefes alıp kapıyı açtım.

"Elif... içeri gelebilir miyim?"

Başımı olumlu anlamda sallayıp gülümsedim ve onu içeri buyur ettim. Arkasından kapıyı kapatıp bende yanına gittim.

"Hoşgeldin."

Dedim tekli koltuğa oturarak. Başını hoşbuldum dercesine salladı.

"Yurda gidince evinize taşındığınızı duydum."

dedi umutsuzca.

"Hı.hı. Başkan daha fazla yurtta kalamayacağımızı habercilerin yurtta kalmaya devam edersek hakkımızda yalan haber çıkarabileceklerini söyledi.".

"Siz gerçekte evli değilsinizki. Nasıl olurda hyungla başbaşa aynı evde kalırsınız?"

Korktuğu şeyin ne olduğunu farketmem uzun sürmedi ama bir şeyde diyemedim.

"İçecek bir şeyler getireyim!".

Ayağa kalkarken bileğimden tuttu.

"Jonghyun-sshi ne yapıyorsun?".

Umduğum  ve bulduğumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin