Elimizde toz şekerle geri dönmüştük. Kısa bir çay sohbetinin ardından yataklar hazırlanmaya başlanmıştı. Salonu erkekler için hazırlamışlardı ve saçonnimgilin odayı da bayanlara. Ama küçük odada bir yer yatağı daha vardı. Sanırım amcam ve yengem içindi.
"Elif şuradaki yastığa uzanıver be kızım"
diyen Yengeme olumlu bir cevap verip dolabın üstündeki yastığa ulaşmaya çalıştım. Allah'ım millete boy verirken beni neden es geçtin? Ardımdan uzanan el ve neredeyse üzerime çıkan Yong'a bakakalmışken ayağım üzerine çıktığım sandalyeden kaydı. Allah'ım neden bu kadar beceriksizim? İyi ki Yong Koreli. Türk olsa kesin almazdı beni. Son anda beni tutmaya çalışan sevdiceğim kaş yaparken göz çıkarıp kenarda duran leğenleri yere saçtı. Ve hadi tahmin edin ne oldu! Leğenlerin içinden toz şeker taneleri saçıldı yere. Yong bana şok içinde bakarken yengemden bir feryat koptu.
"Bahar!"
zavallı kuzenim ne olduğundan bir haber yanımıza geldi.
"bu şeker leğenin içinde ne arıyor? Ben size böyle mi öğrettim. Derdin ne de leğenin içine koyuyon şekeri. Bir de dün kızcağız şeker almaya gitti."
Bir an kahkahalar içinde gülecek gibi hissetsem de kendimi tuttum. Saçonnim benim yediğim halt yüzünden azar yemişti. Hemen durumu kurtarmalıyım.
"yenge önemli değil hemen süpürüveririz!"
Bahar süpürgeyi getirmeye giderken kimseler görmeden gülmek için arkama döndüm ve 32 diş sırıttım. Ancak gözlerimi yere saçılan şekerlerden kaldırdığımda ta-da! Bir adet "ne işler çevirdiğini şimdi anladım!" bakışı atan Yong vardı. Neyse ki o bir şey demeden Yengem ve Bahar odaya geri gelmişti. Halının üstünü güzelce süpürdüler. Odadan çıkmak için yöneldiklerinde bizde onları takip ediyorduk ki saçonnim kapının arkasından fırladı.
"Elif'im nereye gidiyorsun?"
ne diyor yine bu kız? Yoksa benden az önceki akşam gezisinin hesabını mı soracak. Hahaha çok bekler. Tabi ki hiçbir şey anlatmayacağım.
"yatmaya tabi ki Yağmurcum."
"Siz yeni evlisiniz ya hani. O yüzden siz burada yatacaksınız."
Ne?! Bu küçücük yatakta biz Yong'la? Aah kalbime bir şeyler oluyor. Tamam evde de dün birlikteydik ama bizim yattığımız yatak iki dünya kadar büyük. Yan yana yatıyor olsak bile ayrıyız biz onla. Hemen yengemin koluna yapıştım.
"yengecim amcamın sırtı salonda ağrır. Siz burada yatın biz ayrı yatarız sorun değil."
Yengem kahkaha atıp kolunu ellerimden kurtardı.
"sen iyice şakacı olmuşsun Elif. Bizim geleneklerimizi bilmiyorsun sanki. Bu sizin ilk geceniz sayılır. Keyfini çıkarın."
Ardından kapanan kapıda gördüğüm son şey Yağmur'un pis pis sırıtan yüzü olmuştu. Her şey üstüne iddiaya girerim ki bu geleneği hatırlatan Yağmur oldu. Sırf ben daha fazla işine burnumu sokmayayım diye. Ama saçonnim unuttuğun bir şey var. Ben, Elif Poyraz asla kafasına koyduğu bir şeyden vazgeçmez. Kapının kolunu aşağı indirip çıkmak istediğimde kapı açılmamıştı. Hul? Bir de kapıyı mı kilitlediler? Umutsuzca arkama döndüm. Allah'ım sana geliyorum! Yong üzerindeki tişörtü çıkartıp kaslarını sergileyen siyah atletiyle esneme hareketleri yapıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umduğum ve bulduğum
FanfictionBazen hayatta hiç ummadığımız şeyler olur. Ama mutlaka olmasını istediğimiz şeylerde olur. Elif'in umduğu adam bulduğu gibi çıkmamışsa ya? Ya da henüz onu kendi düşünde bulamamışsa?