Köşe bucak kaçıyordum Yongie'den bir haftadır. Ama bugün mecburen beraber takılacaktık. Üstüme siyah bir tayt ve bordo askılı giymiştim. Saçlarımı yukarıdan at kuyruğu yapıp telefonumu elime aldım. Bugün çekimler başlıyordu ve rahat görünmeliydim. Sade bir makyaj yapıp kahkülümü düzelttim. Aslında çekimden çok spora gidiyor gibiydim. Odadan çıktığımda Yong'da kendi kapısını açıp dışarı çıktı. Beni görünce baştan ayağa süzdü ardından kaşlarını çattı.
"En seksi kadın seçilmeye falan mı çalışıyorsun?".
"Tabiki hayır."
Deyip ayakkabılarımı giydim. Spor ayakkabı candır can! Yongda peşimden ayakkabılarını giyip aşağıya indi. Arabaya binmem için kapıyı açtı ama binmeme kolay kolay izin verecek gibi görünmüyordu.
"Hala söylememekte ısrarcı mısın?".
Ahh bir işin peşini asla bırakmayan bir kocam var. Başımı evet anlamında salladım. Sinsice güldü. Bu gülüşten hoşlanmadım.
"Göreceğiz."
Dedi ve kapıyı bırakıp kendi yerine geçti. Neden içimde tuhaf bir his oluştu? Çekim yerimiz geniş bir ormanlık arazideydi. Çekeceğimiz filmin konusuysa gizli güçleri olan çocukların ağaçların arasında gizli bir okula gitmesiyle başlıyordu. Fantastik bilim-kurgu şeyleri her zaman sevmişimdir. Kameramanlar ve oyuncular çoktan gelmişlerdi. Yönetmen Park yanımıza gelip elindeki kağıtları uzattı.
"Üzgünüm ancak senaryoyu değiştirdik çocuklar. Merak etmeyin elinizdeki replikler daha akılda kalıcı ki çekerken arkadan destek olacağız"
ikmizde şaşkınlıkla Yönetmen'e bakıyorduk. Elime tutuşturduğu senaryoya bir köşeye oturup göz gezdirdim. Ve bir anda elimde olmadan patladım.
"Ne? Sunbaenimler öğretmen olacak ve ben Ji Sung sunbae'e takık bir kız mı olacağım? İmkansız!"
Tüm set ekibinin bana baktığını fark ettiğimde çok geçti.
"Eğer önceki senaryodaki gibi eş değiştirme olayı olsaydı halk bunu hoş karşılamayacaktı bu yüzden iki çifti ayrı ayrı ele alacağız. Bu durumda siz başrol oluyorsunuz genç bayan.".
"Ama ben daha önce hiçbir dramada yer almadım nasıl kadın başrol olabilirim?"
Yong yanıma gelip elini omzuma koydu.
"Hayatım bu yönetmen Park içinde zorlu bir yol olacak ama bence sen harika bir oyuncu olacaksın."
Bana böyle güç verdiğinde boynuna atlayıp onu sevdiğimi defalarca söyleyesim gelmişti. Ama söylemicem nihaha. Bir kenara geçip ilk çekimin başlamasını bekledim. Bulunduğumuz yapı yüzyıllar öncesine aitti ve gerçekten efsanevi bir okula benziyordu. İlk çekim Yonghhwa'ya aitti. Okula yeni gelmiş bir çocuk rolünü oynuyordu. Hani şu havalı olup herkes tarafından (özellikle kızlar) beğenilen oğlandı. Ben mi? Ben okulun ikinci en güzel kızıydım. Hmm saf güzelliğin temsiliyim desem daha doğru. Gerçi sözde en güzel kızı hala sete gelmemişti. Gerçekten benden güzel olmalı. Ben güzel miyim ki zaten? Düşüncelerimi bölen müzik ve araba sesiyle başım istem dışı sağa geldiğimiz yola çevrildi. Sadece ben değil herkes şaşkınlıkla bakıyordu. Kırmızı spor arabayı park eden kadın aşağıya indiği- dur bir dakika! Bu kiçibenin burada ne işi var? Bo Young unni gülerek gelen çiyana kucak açtı.
"Kim Kyung Ja! Demek sendin!"
Kiçibe gülümseyerek sarıldı unniye. Bo Youngla konuşup yanıma yaklaştı.
"Demek başrol sensin. Vay be Yönetmen Parkın kriterlerinde çöp olanlarada yer varmış"
Ben bu kızı çiğ çiğ yer tekrar kusar saçını başını yolarım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umduğum ve bulduğum
FanfictionBazen hayatta hiç ummadığımız şeyler olur. Ama mutlaka olmasını istediğimiz şeylerde olur. Elif'in umduğu adam bulduğu gibi çıkmamışsa ya? Ya da henüz onu kendi düşünde bulamamışsa?