ELİF POYRAZ
Gerçekten Min Hyuk'a inanamıyorum! Aissh böyle bağırması gerekiyor muydu cidden?
"Yağmur Min'i hemen çıkart! Çabuk götür onu!"
Fısıltım başlarına üşüşen kızlarla haykırışa dönmüştü. Ama benim saf kuzenim şaşkınlık içinde donakalmıştı. Minhyuk bir anda Yağmur'un elini kavradı ve koşmaya başladı. Onlarla birlikte çoğu kişi kafeden çıkmıştı. Derin bir nefes alıp yerime geçiyordumki bir kız kolumdan asıldı. Kim olduğunu sanıyor bu velet?
"Unni! Sen Yonghwa oppa'nın evlendiği kızsın değil mi?"
Omo beni tanıdı! (Elif içimde kötü bir his var kaç!) İç ses benden önce topukları yağlarken ben kızdan kurtulmaya çalışıyordum.
"Önce üzerimden elini çeksen sencede iyi olmaz mı?"
Kız kolumu dahada sıkıp Min'i ve Yağmur'u kovalamaktan bitap halde geri dönen kızlara seslendi.
"Hey! Bu Yonghwa oppa'nın evlendiği kadın!"
Hepsi koşarak üstüme geldiler. Bu koşuş sizin düşündüğünüz gibi yüksek dozda hayranlık içermiyordu bilakis nefretle fullenmişti. Birisi yakamdan diğeri saçımdan tutarken bağırıyorlardı.
"Yonghwa oppayı mecbur bıraktın evlenmeye!".
"Adam senin yüzünden mutsuz!".
"Senin gibi bir Türk'le neden evlendi? Sen oppamıza layık değilsin!"
gibi yorumların ardından aradan sıyrılan bir el bileğimi kavradı ve yamyam topluluğunun arasından sıyrıldım. Yüzüm sert görünümlü yumuşak bir şeye gömülürken kendimi olabildiğine kötü hissediyordum. Başımı kaldırınca Yongla burun buruna geldim.
"Sen?"
deyip kalakaldım karşısında. Az önce saçımı yolan kızları tutan korumalara bir el hareketi yaptı ve beni peşinden sürükleyerek kafeden çıkardı. Kapının önündeki arabaya binerken -zorla bindirilirken- başımı tavana vurdum. Yong kapıyı çarpıp sürücü koltuğuna geçti. Çok sinirli görünüyordu. Sessizce yol aldıktan sonra güzel ve sakin bir bahçeye varmıştık. Etraf yemyeşildi. Bir an için her şeyin rayında gittiğini düşündüm. Sadece bir an için eski huzuruma kavuştuğumu hissettim. Ama bir şeyi unutuyordum. Şu an tek başıma değildim. Beni kırmak için elinden geleni yapan bir adamlaydım. Çok geçmeden o adam konuşmaya başladı. Üstelik ağzından tükürükler saça saça. (Yarabbi şükür! Demek düşüyor Elif'im sana kkkk) evet! Sayesinde yüzüm yıkandı. İşin hala espiri boyutunda olan iç ses kısa ve öz:yeri ve zamanı değil canım.
"Senin ne işin var öyle bir yerde?!"
Dönüp dolaşıp aynı soruyu tekrarlıyordu. Elini saçlarına geçirip sinirle bağırmıştı.
"Abartma Yong! Orada çalışmaya başladım sadece olan bu"
bana inanamaz gözlerle bakıyordu.
"Abartma mı? Elif kiminle evli olduğunu unutuyorsun! Sen sıradan bir insanla evli değilsin. Hakkında haber çıkınca ne yapacaksın?".
"Böyle olmasını ben istemedim Yong! Hayatım seninle evlendiğim günden itibaren değişti. Senin yüzünden kendimi tanıyamıyorum. Onu yapma Elif, şunu yapma Elif, söylesene ne yapmamı istiyorsun? Beni bir kukla gibi oynatmak istiyorsun. Söylesene, beni neden malınmış gibi görüyorsun? Ben bir eşya değilim Jung Yonghwa! Kore'ye okumak için geldim ama okula bile gidemiyorum. Hayatım bir esaret. Bunların sorumlusu sensin! Benim hayatıma karışmaya ne hakkın var? Yanımdaki statün ne Yong?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umduğum ve bulduğum
Hayran KurguBazen hayatta hiç ummadığımız şeyler olur. Ama mutlaka olmasını istediğimiz şeylerde olur. Elif'in umduğu adam bulduğu gibi çıkmamışsa ya? Ya da henüz onu kendi düşünde bulamamışsa?