YAĞMUR POYRAZ
Elif mutfağa gidince bende onun yatağına yattım. Belim tutulmuş. Vicdansız Elif! Kapı açılınca gözlerimi yumdum. Ayak sesleri uzaklaşınca kim olduğuna baktım. Yonghwadan başkası değildi bu. Bu adam son günlerde sizcede tuhaf değil mi? Resmen Elif'e yürüyor. Bu evlilik işini ciddiye alıyor olabilir mi? Sütunun arkasına saklanmış Yong ve Elifi gözetliyordumki sırtımda başka birisinin nefesini hissettim. Tam çığlık atmak üzereydimki birisi ağzımı kapatıp kendisine döndürdü. Elini ağzımdan çekince derin bir nefes aldım.
"Korkuttun beni!"
dedim atarlanarak. Her zamanki sevimli haliyle gülümsedi.
"Hyung'u ve unniyi gözetliyorsun demek!"
dedi sırıtarak. Hemen ağzını kapattım. Aissh deli çocuk Elif ve Yong duyacaklar. Dur bir dakika! Parmaklarım onun dudaklarının üstünde öyle değil mi? Aah kalbim bu saçma durumdayken bile depar atıyor. Aklımı fethetmeye gönüllü sapık düşünceleri Minhyuk'un ağzından çektiğim elimle kovaladım. Gerçekten bu düşüncelerle ne yapacağım ben?
"Aissh. Keyfim kaçtı gidiyorum ben!"
diye söylenip tekrar yatmak için bir adım atmıştımki Min bileğimi kavradı.
"Bugün evde durmak istemiyorum. Jung shin'in işi var. Jonghyun hyung ortalarda yok. Yonghwa hyung müstakbel kayınvalidesi ve kayınpederiyle vakit geçirecek. Kısacası benimle gelmeye ne dersin?".
Kurduğu cümlenin mallığının farkında olmalı değil mi? Gerçekten bu kadar uzatmasına gerek varmıydı ki? Onunla gelip gelemeyeceğimi sorması yeterliydi.
"Neden olmasın?".
"O zaman üstünü değiştir ve dışarı çıkalım. Bugün kahvaltıyı dışarıda yapalım!"
Omo! Karşısında gecelikle durduğumu daha yeni farketmiştim. Saçlarımı karıştırarak yatak odasına koştum. Neyseki yengem ve amcam uyuyorlardı. Soyunma kabininde üstümü değiştirdim. Yeşil pileli dizlerimden biraz yukarıda olan yüksek bel eteğimi ve siyah sporcu atletini giydim. Üzerinede sarı ince etek boyuna gelen bir hırka giydim. Saçlarımı tararken amcam uyanır gibi oldu ve ben saklanmak zorunda kaldım. Kendi odamda saklanıyorum. Aah pardon burası Minhyuk ve Jung shin'in odasıydı. İronik bir durum. Kahverengi deri yandan asmalı çantamı alıp dışarı çıktım. Minhyuk duvara yaslanmış ayağıyla halının ucunu dürtüyordu. Kapının sesiyle işini yarım bırakıp bir adım bana doğru geldi.
"Assolistimiz sonunda hazırlanabildiyse çıkalım lütfen."
dedi alayla. Uhm?! Bari sen odunluk yapma Minhyuk.
"Evet gidelim!"
dedim aynı alaycı tavırla. Gülümseyip kapıyı açtı ve beni arkada bırakıp çıktı. Eeee ne demişler her erkeğin içinde yatan en az bir öküz bulunur.
ELİF POYRAZ
Sonunda 33 maddelik anlaşmamızı imzalamıştık. Şimdi tartıştığımız konuysa anlaşmayı kimin saklayacağıydı. Yong'un elindeki kağıdı hızlıca çektim.
"Bende duracak!".
"Yok yaa! Sana güvenmiyorum ben, kesin bir hile yaparsın sen."
Huh. Cidden benden şüphe mi duyuyor? Asıl hileci oyunbaz düzenbaz kendisi.
"Bende sana hiç güvenmiyorum canım! Bu yüzden anlaşmayı en büyük hileciden saklıyorum."
Kağıdı katlayıp ceketimin iç cebine koydum. Bana dokunmadan kağıdı alması imkansızdı ve bana dokunduğu an anlaşma maddelerinden birisini ihlal etmiş olacaktı. Hışımla yerinden kalkıp beş dakika sonra geri döndü. Elinde başka bir kağıt tutuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umduğum ve bulduğum
Fiksi PenggemarBazen hayatta hiç ummadığımız şeyler olur. Ama mutlaka olmasını istediğimiz şeylerde olur. Elif'in umduğu adam bulduğu gibi çıkmamışsa ya? Ya da henüz onu kendi düşünde bulamamışsa?