Yong'la aynı anda geri çekildik. Aah burası sıcak mı oldu ne?
"Şey,hadi sen artık git."
Dedi kekeleyerek. Şapşal yaa. Başımı olumlu anlamda sallayıp valizi kaptım elinden. Tam kapıdan içeri giriyordumki kolumdan tuttu. Bir kez daha kolumdan tutup beni kendine çekerse kene gibi yapışıcam bu adama.
"Büyük bir ihtimalle haberciler buraya geliyorlardır. O yüzden kapıyı sakın açmayın."
Dedi ve arabasına binip gitti. Su katılmamış öküz ya. İnsan bir hoşçakal der. Yok abi yok. Bu adamda nezaket denen şeyden eser yok! Gözümün önüne gelen saçları üfleyip sinirle zile bastım. Beş dakika sonra otomata basan ve
"kim o"
diye anıran çok pardon bağıran Yağmur'un sesi duyuldu.
"Benim"
dedim. Aslında herkes benim diyor oozaman neden tüm kapılar açılıyor? Ben size söyleyeyim bence kırk haramilerde kapıyı "benim" diyerek açıyorlardı. Açıl susam açıl felan bunlar düzmece. Çok geçmeden salona çöreklenmiştim. Yağmur bir sağa bir sola gidip geliyor bir şeyler zırvalıyordu. Ben mi ben tabiki duymazdan geliyorum. Nihahaa! Yarım saat geçmeden kapı çaldı. Yağmur kapının yanına kadar gitmiş tam açacakken onu durdurdum ve delikten baktım. Yong haklı çıkmıştı. Kapının önünde iki muhabir ve iki kameraman vardı.
"Şimdi ne yapıcaz?"
Diye sordu tırnaklarını hunharca yiyen Yağmur. Açmayacağız işte oğlum kapıyı.
"Evde yokmuş gibi davranalım. Muhtamelen beş dakikaya kalmaz giderler."
Ama beklediğim gibi gitmedi hiçbir şey. Kapının önünde biriken haberci sayısı artıyor ve zil ritmik bir şekilde durdurak bilmeden çalıyordu. Aissh kulaklarım artık bu tınıya alıştı. Yağmur elinde telefonla koşarak yanıma geldi. Muhabirler telefonun sesini duymuşlar mıdır? Ottakee? Telefon ekranındaki isim! İkinci defa ottakee?
"Efendim acoşi?"
dedim tatlı bir şekilde.
"Bu seste ne kızım? Evi istila ettiler resmen. Çabuk uzaklaştırın şunları apartmandan yoksa ben sizi evden uzaklaştıracağım!"
Dedi sevgili ev sahibimiz ve telefonu yüzüme kapattı. Daebak! Gerçekten çok güzel! Bunların sorumlusu rahat etsin ben kurban olarak bu hale düşeyim! Şeytan diyorki çık dışarı habercilere yalan yanlış aklına ne gelirse söyle! Sıkıntıdan patlayacağım şimdi! Camı açmaya dahi korkuyorum şu an ya camdan tırmanırlarsa? Dur bir dakika!
"Yağmur bu evden kesinlikle çıkmamız lazım."
Bana hiçbir halt anlamadan bakan kuzenime inat gözlerimi devirdim ve camı açıp aşağıya göz gezdirdim. Kimse yoktu. Yağmur bana delirmişim gibi bakıyordu.
"Dördüncü kattan aşağı atlamayı düşünmüyorsun değil mi?"
Sinsice gülümseyip koşarak yatak odasına gittim. Çekmecedeki sermeye kıyamadığım çarşafları uç uca bağlayıp salona döndüm.
"Elif ben hayatta atlamam bilmiş ol!".
"O halde habercilerin seni ezmesine izin ver."
Çarşafın ucunu kalorifer peteğinin borusuna bağlayıp çarşaf yumağını aşağıya bıraktım. Kesinlikle sağlamdı. Telefonumu arka cebime sokup çarşafa tutundum ve bedenimi dışarı çıkardım.
"Bende geliyorum."
Yağmur sonunda karar vermişti. Üzerine siyah bir şort ve askılı giymiş elinde iki tane şapka tutuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umduğum ve bulduğum
FanfictionBazen hayatta hiç ummadığımız şeyler olur. Ama mutlaka olmasını istediğimiz şeylerde olur. Elif'in umduğu adam bulduğu gibi çıkmamışsa ya? Ya da henüz onu kendi düşünde bulamamışsa?