52.bölüm~kıskançlık mı?~

67 8 4
                                    



            İlk iş gününe geç kalmak ancak benden beklenilecek bir şeydi. Halbuki alarmı kurmuştum. Yong kapatmış olamazdı değil mi? Eğer öyleyse öldü demektir. Alelacele hazırlanıp sete gittim. Birkaç kişi geldiğimde burun kıvırsa da Gong Yoo gülümseyerek karşılamıştı. Bu adamın gülümsemesi neden bu kadar güzel? Allahım son draması Goblinden sonra fanlarında büyük artış oldu. Ama ben onun en baştan beri fanıyım zaten. 

"merhaba!" 

dedi gülümseyerek. 

"merhaba! Biraz geç kaldım özür dilerim."

 Yüzüm kızarmış mıydı? Çıkmadan makyaj dahi yapmamıştım. Neyseki yüzümü yıkamıştım. 

"önemli değil. Yeni başladık sayılır." 

Başımı anladım der gibi salladım. Yönetmen yanımıza doğru geliyordu. Biraz... sinirli? 

"Elif Hanım ilk sahne çekimi sizindi. Lütfen bir daha geç kalmayın." 

Başımı önüme eğip eğildim. Yönetmen eliyle makyöze ve stiliste gel işareti yaptı. 

"kızlar Elif Agasiye özen gösterip dikkat edin lütfen." 

Kızlarla birlikte soyunma odasına gittim. Hazırlanan kıyafeti giyip makyajımın yapılmasını bekledim. Gong Yoo ile birlikte yeni evli bir çifti canlandırmamız gerekiyordu. Ben mutfakta kahvaltı hazırlarken o bir anda belime sarılacaktı. Tamam ilk rol aldığım filmi kocamla çekmiştim. Yani bir sakınca yoktu ama bu rol bana zor geleceğe benziyordu. Öyleki Gong Yoo belime sarıldığında gerilmiştim. Eminim bunu o da fark etmiştir. Rol icabı gülümsedim. Sonra yavaşça ona döndüm. Harika repliğimi unuttum! Neydi neydi... 

"bence daha fazla yaramazlık yapmamalısın!" 

tam zamanında hatırladığım için dua ettim. O da gülümseyip önümden çekildi. Buradan sonra her şey daha kolay gelmişti çünkü yakın sahne yoktu. İlk iş günü akşama kadar çalışmıştık. Neyseki kahvaltı yapmadığımı bilen Bruce elinde yiyecek sepetleriyle set arasında yanıma gelmişti. İşim için bebeğimi aç bırakmamalıydım. 

"evet çocuklar harika iş çıkardınız! Eve gidip dinlenin biraz." 

Yönetmene neredeyse sevinçten öpücük atacaktım. Hemen telefonumu çıkarıp Yonghwa'yı aradım. İlk çalışta açmayacağını biliyordum ama hiç cevap vermemesi tuhaftı. Omzuma dokunan elle yerimde sıçradım. 

"eve gitmiyor musun?" 

Gong Yoo henüz çıkmamıştı. Belliki dikkatini çekmiştim. 

"Aslında Yong'u arıyorum ama açmıyor. Gelip beni alacağını söylemişti." 

Başını anladım der gibi salladı. 

"İstersen seni eve bırakabilirim?" 

aslında hiç fena olmazdı ama Yong'un kıskançlık kriziyle uğraşacak havada değildim. 

"Çok sağol ama beklesem daha iyi olacak." 

Dedim gülümseyerek. Elinde tuttuğu araba anahtarını cebine attı. 

"O zaman o gelene kadar seninle beklesem iyi olur. Ama burası sen ve bebek için biraz soğuk. Hadi gel şu kafeye oturalım." 

Gösterdiği yere baktım. Delirmiş olmalı değil mi? Eğer böyle bir kalabalığın içine girerse arkamıza bakmadan kaçmak zorunda kalırız. 

Umduğum  ve bulduğumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin