41. bölüm ~sırlar~

133 9 32
                                    


     


                        Yonghwa Bey sağ olsun az kalsın geç kalıyorduk hava alanına. Önceden valizlerimizi teslim edip Yağmur'u beklemeye başladık. Havalı bir şekilde kapıdan giriş yaptığında 32 diş sırıttım. Valizini verip yanımıza geldi.

 "Siz burada- beni uğurlamaya mı geldiniz?"

 Başımı olumlu anlamda salladım. Pek yalan olduğu söylenemezdi sonuçta kendimizi de uğurlayacaktık. 

"Seul-İstanbul uçağının yolcuları lütfen yerlerinizi alınız."

 Yükselen anons sesiyle herkes ayaklanmıştı. Yağmur gelip sıkıca sarıldı bana. 

"Üzgünüm sözümü tutamadım.". 

"Önemli değil."

 dedim ayrılarak. Herkese (Min hariç) teker teker sarılıp vedalaştı. En sona Minhyuk'u bırakmıştı. Gülümseyerek elini uzattı. 

"Umarım tekrar görüşürüz. Hem bu sefer şu bahsettiğin kızıda getirirsin yanında?" 

Woe? Kız mı ne kızı? Saçonnim ve Minhyuk-sshi arasında bir olay mı geçti? Yoksa Min başka bir kızı mı-? Yok canım! Minhyuk'u az çok tanıyorum. Yonghwa'nın haberi yoksa yoktur. Yağmur herkese gülümseyerek el sallayıp kapıdan geçti. Az sonra bizde peşinden gidiyorduk. 7 saatlik yolculuğumuzda Yağmur'dan çok uzakta oturuyorduk. Başımı Yong'un omzuna yasladım. 

"Yonghwa midem bulanıyor.".

 Gözlerini pörtleterek bana döndü.

 "Yoksa-". 

"Şaka yapıyorum sadece tepkini ölçmek istedim"

 dedim sırıtarak. Ama bu telaşı hoşuma gitmişti. 

"Yonghwa?"

 Dedim tekrar.

 "Ne oldu?".

 "Min hyuk bir kızla görüşüyor mu? Yani sevgilisi var mı şu anda ya da sevdiği birisi?" 

Doğru iz üstünde yürüyorum değil mi? Yüzüme ne cevap vereceğini bilemiyormuş gibi bakıyordu. 

"Her erkeğin sevgilisi olur ama şu anda birisi var mı bilmiyorum" 

eğer Yong bilmiyorsa yoktur değil mi? Peki Yağmur'un bahsettiği kız kim o zaman? Çıkar yakında kokusu. Kafamı kocamın dinlendirici omzuna dayayıp gözlerimi kapadım. Az önceki şaka bir yana midem bulanmaya başlamıştı.



                          Omzumun sarsılmasıyla gözlerimi araladım. 

"Elif kalk artık! Yağmur çoktan gitti." 

Bu huyumdan nefret ediyorum. Uzun uçak yolculuklarında uyanmak bilmiyorum. Toparlanıp Yong'un ardından indim uçaktan. Herkes bana kaşları çatılmış bir vaziyette bakıyordu. Ehehe olur canım arada böyle şeyler. Eşyalarımızı alıp Muğla uçağına binmek üzere bölüm değiştirdik. Size hiç ailemizden bahsetmedim değil mi? Normalde Muğla'da yaşayan emekli insanlarla dolu bir ailemiz var. Gökova'da bir yazlığımız var. Amcamlar bize yakın otururlar ama şu an köyümüzdeki evimizdeler. Tabi babamın çoğu akrabası da köyde. Neredeyse hiçbirini sevmem ama saçonnim için dayanacağım o insanlara. Uçaktan indiğimizde Yağmur'un önden gitmesini bekledik. Evin önüne geldiğimizde bizi gören insanlar şok içinde bakıyorlardı. Gülümseyerek ve ağzından salyalar akan kızlara nispet yaparcasına kocamın koluna girdim. O benim sadece bana ait. Kapıyı açıp dışarı çıkan iki numaralı saçonumun ağzı açık kalmıştı. Bahar elindeki tabağı yere düşürürken avazı çıktığı kadar bağırdı. 

Umduğum  ve bulduğumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin