19. bölüm~Narsist pislik~

279 15 0
                                    



Evet sizde farkettinizki hayal gücüm çok gelişmiş. Yani düşünün Yong'un beni sevebileceğini düşünüyorum. Acınası halime ağlıyorum birde oturmuş. Neyseki Yong düştüğüm için ağladığımı sanıyor. Beni kucağına alınca şaşırdım.

"Yah! Ne yapıyorsun? İndir beni. Şu anda bana dokunduğunun farkında mısın?".

"Eğer susmazsan seni burada bırakır giderim."

Ağzımın üstüne bir fermuar işareti yapıp sustuğumu belirttim. Yalnız benim ayağımı burkmadığımı öğrendiğinde yüzünde oluşacak ifadeyi çok merak ediyorum. Arabaya binmeme (aklınca) yardım edip sürücü koltuğuna geçti. Arabayı çalıştırmadan bir süre bekledi. Gözlerini üzerimde gezdirip üstüme eğildi. Uhm? Ne yapıyor bu ya? Emniyet kemerine uzandığını anladığımda utançtan yerin dibine girmek üzereydim. O geri çekilirken yüzünde muzip bir gülümseme vardı. Pislik! Yurda yaklaşınca arabadan yine Yong'un desteğiyle indim. Bir dakika! O kapının önündeki valizler bizim değil mi? Koşarak valizlere bakmaya giderken Yağmur, Min hyuk ve Jung Shin ve onlara ek olarakta Başkan Han dışarı çıktı.

"Neden eşyalarımız burada?"

dedim hiddetle.

"Siz artık evlisiniz ve medya yurtta yaşadığınızı duyarsa yine eleştirilere maruz kalırsınız!"

Huh konuştu profesör.

"Elif sen, yürüyorsun!"

Yong'un sinirli sesini işitince sırıtarak ona döndüm.

"Her insan yürür Yong!"

Kaşlarını dahada çatarak bakarken daha şiddetli güldüm.

"Çocuklar artık şunları kapının önünden alsanız diyoruz?"

Minhyuk elinde çantayla aramıza girdi. Bizden bir tepki gelmeyince valizi götürüp Yong'un arabasına koydu.

"İyide bizim evimiz yokki!"

Bana bıyık altından gülerek bakıyorlardı. Yok değil mi?

"Yong'un evine gidebilirsiniz. Onun evi ikinizede yetecek kadar geniş!"

Başkan Han ellerini birbirine çarparak yanımıza geldi. Aman sen konuşmasan olmaz zaten.

"Yonghwa'nın evi mi? O halde Yağmurda benimle gelecek değil mi?"

Beklentiyle Yağmur'a baktım ama başını olumsuz anlamda salladı.

"Saçmalama saçon-sshi. Ben tuttuğumuz eve geçeceğim artık.".

"Çocuklar muhabirler geliyor gidin artık!"

Jung Shin aceleyle hepimizi arabaya bindirdi. Etrafta habercilerin olmadığına adım gibi emindim aslında! Önce Yağmur'u birlikte kalıp camdan kaçarak yurda geldiğimiz evin önünde indirdik. Kapıyı kapatmadan koluna asıldım.

"Eğer korkuyorsan yanında kalırım! Gerçekten gelirim!"

Tebessümle kolunu tutan elimi üzerinden çekti.

"Hayır saçon sen kendi evine gitmelisin!"

Sinsice gülüp kapıyı kapattı. Bunun hesabını sana sormayacağımı sanıyorsan yanılıyorsun Yağmur! Yonghwa hiç ses çıkarmadan arabayı sürmeye devam etti. Araba durunca ses çıkarmadan indim arabadan. Yong önde ben arkada yürüyorduk. Evi oldukça küçüktü. Tam bir bekar eviydi anlayacağınız. Amerikan tarzı bir mutfağı vardı. Çoğu eşyası altın rengiydi. Bir salon ve iki odası vardı evin. Yatak odası ve misafir odası siyah ve altın rengi ağırlıklıydı.

Umduğum  ve bulduğumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin