26. bölüm~Japonya'ya giderken~

184 11 2
                                    



             Bu zır zır öten şeyde ne? Yastığı kafamın altından alıp başıma bastırdım. Sadece beş dakika daha uyumak istiyorum lütfen!

"Elif sabah sabah telefonun uykumun içine etti! Aç şunu artık."

Offlayarak açtım telefonu.

"Ne var?".

"Elifcim!"

Bu ses bu ton yoksa...

"aah buyurun Başqan Huan!"

Ne kadar komik bir sesleniş uyguladığımı anladığımda iş işten geçmişti çoktan.

"Başqan Huan? Her neyse Elif Yong telefonunu açmıyor nerede o?"

Ihıı ben zaten Yonghwa hazretlerinin bekçisiyim öyle değil mi?

"Ben bilmiyorum nerede olduğunu. Evde değilim.".

"Ne demek evde değilim siz beni çıldırtmaya mı çalışıyorsunuz? Neyse boşver onu. Bugün Cnblue'nun Japonya konseri için Tokyo'ya gitmesi lazım. Uçak iki saat sonra kalkacak. Kocanla birlikte Japonya'ya gitmek için derhal havaalanına gel!".

  Ne? Hayatta olmaz!

"A-ama-"

telefonu suratıma mı kapattı o? Koca göbüşlü Han! Aissh! Yonghwa telefonunu neden açmıyorsun ya! Daha fazla uyuyamayacağıma kanaat getirip yataktan kalktım. Bir yandan Yong Beye ulaşmaya çalışırken diğer yandan valizimi hazırlıyordum. Neden açmıyor bu? Telefonu yanında süs olsun diye mi taşıyor?

"Elif eve dönmeye mi karar verdin?".

"Asla! Başkan Han aradı. Japonya konseri için havaalanına gitmemizi istedi."

Bir anda yüzü düştü Yağmur'un.

"Ne yani, sende mi gidiyorsun?".

"Mecburen, emir büyük yerden!"

Dedim bıkkınlıkla. Valizimi kapatıp ayağa kalktım.

"Yağmur sen Yong'u arasan ve bende üstümü giyinsem?"

Yağmur odadan çıkarken telefonu yatağa attırıp üzerime siyah bir tayt, kırmızı dar bir tişört ve yine siyah bir kapişonlu ceket giydim. Saçlarımı tarayıp başıma yeşilli siyahlı bir cap geçirdim. Herhalde ilk defa bu kadar kısa bir sürede hazırdım. Geriye bir tek Yong kalmıştı. Güneş gözlüğümü takıp valizimi ve çantamı kapıp odadan çıktım. Yağmur tuhaf bir hüzünle yanıma yaklaştı.

"Yong telefonumu açtı ve bir taksiye atlayıp havaalanına gitmeni söyledi."

Ne? Beni almaya gelmiyor muydu? Hıh narsist! Bende kendim giderim o zaman.

"O halde ben çıkıyorum saçonnim! Kendine dikkat et ben yokken."

Ona sımsıkı sarılıp evden çıktım. Bensiz nasıl kalacak bu şimdi evde? Aah saçon-sshi seni böyle arkada bırakmak hiç içime sinmiyor! Yoldan geçen bir taksiyi çevirip atladım. Havaalanına yaklaşınca Yong'u aradım. Neyseki bu sefer açtı.

"Yonghwa neredesin?".

"Uçakta."

Yanlış duydum değil mi? O az önce uçaktayım mı dedi?

  "Uçakta mı? Beni beklemedin mi yani? Üstelik daha 20 dakika var uçağın kalkmasına neden erkenden gittin?".

"Sana hesap vermek zorunda değilim. Kes sesini ve habercilere görünmeden uçağa binmeyi başar!-dıt-dıt-dıt"

Umduğum  ve bulduğumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin