62. bölüm~hayallerimdeki aile~

60 7 8
                                    


Manyak mı bu herif? Üzerime doğru gelmeye devam edince bıçağı kendime çevirdim. 

"O halde ben ölürüm. Sonuçta daha önce aynı acıyı tattım değil mi?" 

Kapı kırılacak gibi zorlanmaya devam ediyordu. Tekrar alayla güldü. 

"Senin ardından yanına geleceğim!" 

sırıtarak üzerime gelmeye başladığında bıçak elimden yere düştü. Bu daha çok gülmesine sebep oldu. 

"Heyecanlanmanı anlıyorum tabi. Ama bu kadar belli etme sevgilim!" 

kaçmaya hamle yaptığımda elbisemin kolundan asıldı ve boylu boyunca yırtıldı. Bu en sevdiğim kıyafetimdi! 

"kaçmaktan vazgeç! Bak dışarıda eski kocan bekliyor. Uslu dur ve yeni kocana uyum sağla. Belki onu son bir kez benim olarak görmene izin veririm." 

Ağlayarak kendimi yatak odasına kilitledim. Dışarıdan Yong'un ve MinHyuk'un sesi yükseliyordu. İçeridense Gong Yoo'nun. Ellerimle kulaklarımı kapatıp kapının yanına çöktüm. Hiçbir şey duymak istemiyordum. Sadece; sadece bu kabus bitsin istiyorum. Neden tüm bunlar benim başıma gelmek zorunda. Neden? Gerçekten Gong Yoo'yu bu hale getiren ben miyim? Belki de doğrudur? Ama kızıma baba olma teklifini o sundu. Ben onu hiçbir şeye zorlamadım. Evlensek bile asla onu sevmeyeceğimi biliyordu. Kapı açıldığında gözlerim korkuyla açıldı. Sadece kısa bir süreliğine. Sadece kısa bir süreliğine cehennemim cennete dönmüştü. Kendime hakim olamayarak Yong'a sarıldım. Gururum ya da nefretim, hiçbiri şu an önemli değildi! Sadece onun verdiği güveni kucaklamak istiyordum. 

"Teşekkür ederim!" 

dedim ağlayarak. Beni kendine bastırıp tek eliyle saçlarımı okşadı. 

"Ağlama ben yanındayım. Her zaman yanındayım!" 

ne kadar süre o şekilde kaldık bilmiyorum ama içeri gelen polis memurunu görünce ayrılmak zorunda kalmıştık. Adam beni baştan aşağı süzdü. Karşısında yırtılmış ve vücudumu açıkta bırakan kıyafetim ve patlayıp morarmış dudağım ve yanağımla duruyordum. Yonghwa memurun bakışlarından hoşlanmayarak üzerindeki montu bana giydirdi. Fermuarı yukarı kadar çekip yüzümü inceledi. 

"Bunu o pislik mi yaptı?" 

hiçbir şey demeden gözlerimi yere indirdim. Bir hışımla kalkıp Gong Yoo'nun yakasından tutup kaldırdı. Peşinden koşup omzundan tuttum. 

"Yong yapma!" 

beni hafifçe ittirip Gong Yoo'ya kafa attığında polisler zar zor ayırdılar. Gong Yoo harap olmuş yüzüyle bana baktı. 

"Bu böyle bitemez. Sen benim karımsın!" 

arabaya bindirilene kadar avaz avaz bağırıyordu. Başımın dönmesiyle koltuğa oturdum. Min Hyuk elindeki su bardağını bana uzatıp gülümsedi. 

"İyi gelir." 

Ona gülümseyip bardağı aldım. Suyu içip bardağı tekrar Min Hyuk'a uzattığımda Yong'la göz göze geldik. Bir açıklama yapmalıydım öyle değil mi? Ben ondan kızını saklamıştım. Ama benim yerimde kim olsa aynını yapardı. Yapardı değil mi? 

"Ben arabaya kadar gidip geleyim." 

Diyerek odadan çıkan MinHyuk'un ardından bakakaldım. Ben... yaşadığım olaydan sonra Yong'a açıklama yapmaya hazır değilim. 

"Şu an konuşmak zorunda değilsin." 

Her zamanki gibi ne düşündüğümü anlamıştı. 

"SoHwa nerede?" 

Umduğum  ve bulduğumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin