41.Bölüm Doğum

3.8K 195 173
                                    

Hello biraz hastayım hala bu bölümü de zor yazdım yarın bölüm atabilir miyim bilemiyorum umarım bitirebilirim :')

Lütfen yorum yaparsanız çok mutlu olurum.

***

"Size hastanede teşekkür etme fırsatım olmadı ama yarın mutlaka karargaha uğrayıp bizzat yüz yüze teşekkür etmek isterim hayatımı kurtardınız bla bla bla."diye mesajı okudum okurken resmen cinnet geçirecektim. "Bu karı şimdi yarın karargaha mı gelecek?"sinirle soludum.

"Ne diyeyim koskoca savcıya gelme mi diyeyim."omuz silktim.

"De gelme de git de işin yoksa uğrama bile adımı unut çağırma bak başka bekar askerler var de hem yarın karargaha gitmiyorsun sen kemoterapiye gideceğiz birlikte."

"İşlerimi halledeyim gelirim gideriz."dişlerimi sıktım.

"İyi bende Denizciğimden yardım ister onunla giderim hastaneye."dediğimde doksan dakikadan hızlı bir dönüş yapmıştı.

"Ne denizi ya sabah gideriz birlikte kahvaltı yapar sonra geçeriz hastaneye."adamı böyle uslandırırlar işte. Telefonu komodine bırakırken saçlarımı sağ omzumdan aşağıya bırakıp yatağıma uzandım Zamirle birbirimize trip yapıyorduk o Denizi kıskanmıştı bende Hülyayı kıskanmıştım hem de deli gibi kıskanmıştım.

Uyuyana kadar birbirimizle atışmıştık güzel bir uyku çekip sabah kalkarken Zamirin tüm gece Denize küfür ederek sayıkladığını duymuştum. Oh olsun ona bak ben daha neler yapacaktım o asker bozuntusu ağaya. Demek git diyemezmiş iyi sen git diyemiyorsan bende Denize gel gel yaparım seni delirtirim. Sabah Zamirden erken kalkmıştım hazırlanmam biraz uzun sürüyordu da malum kendimle birlikte her bir yana göbeğimi döndürmekte biraz zorlanıp yoruluyordum.

Elimi yüzümü yıkayıp geldiğimde dolabımı açtım ve üzerime uyacak terletmeyecek efil efil koyu yeşil çiçekli tül bir elbise giydim. Saçlarımı taramaya başladım taradığımda Zamir yeni uyanıyordu beni uzaktan süzdüğünde ufak bir ıslık öttürdü ve kafasını yastığa attı. Yataktan kalktığında yüzüme hafifçe renklendirmiştim banyodan çıkıp hızlıca üzerini değiştirdiğinde tebessüm ettim. Simayın odasına ilerledim onu da uyandırdığımda güzelce yüzünü yıkamıştım dolabından eşofman alıp giydirmiştim. Yarı uykulu bir şekilde Zamir Simayı kucakladığında birlikte uyananlara veda edip çıkmıştık konaktan.

Zamirle hep geldiğimiz kahvaltıcıya girmiştik Simay önceden sabahın köründe kalkardı ama bu hastalık yüzünden zorla kalkıyordu. Zamir Simayı kucağına oturttuğunda kahvaltı söylemişti ortaya karışık bir şeyler atıştırdığımızda hastaneye geçmiştik. Simayı sedyeye yatırdığımızda doktor kemoterapi serumunu ilacını takmıştı yanına uzandığımda karnıma rağmen bana sıkıca sarılmıştı.

Zamir de Simayın elini sıkıca tuttuğunda burukça gülümsedim. Canının yandığını görmemek için aptal olmak gerekirdi küçücük bedeni bizden destek alarak çok ağır bir hastalığı sırtlamış onunla savaşıyordu. Saçlarını okşadığımda dudaklarımı anlına yasladım ufak bir öpücük kondurduğumda gözlerinden birkaç damla yaş akıp kendini sıkmıştı. "Bebeğim ne oldu anneciğim?"dediğimde gözlerini sildim.

"Babacığım söyle bir tanem ağrın mı var?"diye atıldı Zamirde.

"Midem bulanıyor."diye sızlandı Simay.

"Zamir tuzlu çubuk kraker alır mısın?"kafasını sallayıp çıkmıştı bende ne olur ne olmaz diye kusma torbasını kenarda tutuyordum. Simay kafasını göğsüme gömdüğünde usulca ağlıyordu. İlaçlar onu iyice güçsüz düşürüyor bütün bağışıklığını sömürüyordu bu hastalık. Her haftanın üç günü kemoterapiye gidiyor çeşitli testler yapılıyordu onun bu halini gördükçe ağlamamak için kendimi zor zapt ediyordum. Kollarının iç kısmında iğne delikleri yüzünden bir sürü morluk oluşmuştu her hafta bu morluklara yenileri ekleniyordu benim minik bebeğim bütün bu acılara nasıl dayanıyordu aklım almıyordu.

EMANET SİMA +18 (Vedia Serisi -1-) TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin