47.Bölüm Rojava Bölgesi

2.9K 187 51
                                    

Biraz askerli bölümler okuyalım dedik bakalım kendimizi Sima'nın yerine koyalım yüzbaşının eşi olmak nasıl olurdu acaba?

Lütfen yorum yapmayı unutmayınız.

***

"Ne suyun mu geldi? Tamam sakin ol sakin ol."heyecanla sıçradım yerimde bebekleri Ruhsara verdiğimizde Berwan abiyi aramıştık.

"Berwan hastanenin aciline geçecek direk bizde oraya geçeceğiz."diyen Zamirle birlikte Leylanın koluna girmiştim.

"Zamir sen bebek çantasını alıp gelir misin?"dediğimde kafasını sallayıp eve ilerledi. Ben Leylayı koluna girip arabaya kadar götürmüştüm. Arabaya bindiğimizde yanına oturdum Zamirde elinde küçük valizle geldiğinde valizi arabanın bagajına atmıştı. Sürücü koltuğuna geçtiğimde derin bir nefes aldım aklıma gördüğüm kabus geldiğinde biraz gerilmiştim.

Ama bu defa doğuran ben değildim o yüzden Zamir de o kadar dalgın olmayacaktır diye düşünüyordum. Güvenli bir şekilde hastaneye geldiğimizde Leylayı NST'ye almışlardı orada sancılarını kontrol etmişlerdi tabi Leyla bana göre daha şanslıydı. Çok fazla sancısı ve açılması olduğu için hızlıca doğum haneye almışlardı. Benim gibi saatlerce acı çekmemesi iyiydi bir avazda kurtulurdu inşallah. Annemler falan hastaneye gelememişlerdi haklı olarak evde bir sürü çocuk vardı ve evde kalmaları gerekiyordu.

İyi ki bir önceki gün fazlasıyla süt sağmıştım yoksa bende kalamazdım. İlk bebeklerim olsalar belki bu kadar rahat olamazdım ama Simaydan antrenmanlı olduğum için kolayca annemlere emanet edebiliyordum. O doğumhanedeyken Zamir Berwan abiyi sakinleştirmeye çalışıyordu adam birazdan içeriye girecekti ve Zamirden daha kötü görünüyordu inşallah oda bayılmazdı.

Susadığımı hissettiğimde Zamirle ikimize kahve almak için çıkmıştım doğumhane koridorundan. Boş koridorda ilerlerken birkaç hemşire görmüştüm sadece. Alt kata inmeye başladım doğumhane üçüncü kattaydı ve kantin giriş kattaydı. Bir alt koridora geçtiğimde katları şaşırmıştım geri dönüp bir kat daha inmem gerektiğini fark ettiğimde tam geri dönecektim ki arkamdaki odanın kapısı açıldı.

Doktor kıyafetleri olan bir adam arkamdan boynuma sıkıca sarıldığında diğer eliyle ağzımı kapatmıştı. Ben korkuyla çırpınmaya çalışırken elindeki iğneyi boynuma batırıp içindeki ilacı enjekte etmişti. Boyun bölgesi iğne yapılırken en çok can yakan bölgeydi boynumdaki acıyla gözlerim dolarken beni odaya çekmişti bile. Kaslarım gevşediğinde üzerime bir ağırlık çöktü saniyeler içerisinde bilincim kapanırken beni sedyeye yatırıp üzerimi örttüğünü görmüştüm en son.

Gözlerimi boynumdaki ağrıyla araladığımda ellerimi hareket ettirmek istedim ama bağlıydı. Gözlerimi açtığımda sadece ellerimin değil ayaklarımın ve ağzımın da bağlı olduğunu görmüştüm. Etrafa baktım olduğum oda döküntü bir virane gibiydi etrafta yer yastıkları eski dokuma halılar vs köy evinden bile daha eskiydi. Neresi olduğunu anlayamamıştım hafifçe diklenmeye çalıştığımda bakışlarımı odanın kenarındaki pencereye çevirdim.

Dağ taş dışında terörist kılıklı birkaç adam ellerindeki keleşlerle dışarıda nöbet tutuyorlardı. Galiba beni Zamiri tehdit eden teröristlerden biri kaçırmış olmalıydı. Gözlerim doldu burası Mardin gibi değildi anlamıyordum ben sanki başka bir yerdeydim ama nerede? Odaya kel komutan kılıklı bir adam girdiğinde yerimde irkilmiştim. Yanında peçeli başı örtülü bir kadınla gelmişti kadına dönüp beni gösterdi.

"Komutanın karısına iyi bakın Suriye Rojava bölgesinde misafirimizdir kendisi."be-benim Suriyede ne işim var?! Gözlerim korkuyla büyüdü yerimde çırpınırken bağırmaya çalıştım ama ağzımdaki bez yüzünde sesim inleme gibi çıkmıştı. "Yemek ver şu kadına yedi buçuk saattir uyuyor zaten ölmesin açlıktan lazım daha."oha oha oha ben yedi buçuk saattir uyuyor muydum?

EMANET SİMA +18 (Vedia Serisi -1-) TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin