~KAR~

3.7K 174 3
                                    

"Sen benim hem umudum oldun hem de hayalim..."

Söylediği sözle beni yerle bir etmişti. Ben hayatım boyunca bir çocuğum olduğunu düşünmemiştim. İstemiyordum da. Bunu ona söyleyememiştim. Çok hevesli görünüyordu. Elini avuçlarımın arasına aldım ve öptüm.

****

"Meriç abi, Meriç abi!"

Gamze'nin sözleri üzerine gözlerimi açtım ve kafamı yukarı doğru kaldırdım. Meriç kollarını belimde birleştirmiş, masum bir şekilde uyuyordu. "Meriç..." diye fısıldadım kulağına. "Efendim bebeğim..." diye mırıldandı. "Gamze " dedim. "Sana sesleniyor."

Meriç kafasını kaldırdı ve Gamze'ye dönerek "Efendim meleğim?" diyerek cevap verdi. Gamze "Ben acıktım." diye mırıldandığında yerimden kalktım ve mutfağa ilerledim. Meriç hala koltuktaydı. "Aşkım" dedi. "Kahvaltı hazırlama. Dışarda yiyelim."

Gamze elimden tuttu ve "Merve abla odada üstümü değiştirmeme yardım eder misin?" dediğinde Gamze'yi kucağıma aldım. Merdivenlerden yukarı çıkıp koridorun sonuna doğru ilerleyerek Gamze'nin odasına girdik. Gamze'yi yatağına bıraktım ve odadaki dolabı açtım. Birçok kız kıyafeti vardı. Dolaptan küçük bir elbise çıkardım. Elbise kot mavisiydi altına beyaz çoraplarını giydirdiğimde çok tatlı görünüyordu. Ensemde sıcak nefesler ve bir öpücük hissettiğimde başımı yan tarafa çevirdim. Meriç dudaklarını ensemde gezdiriyor kollarını ise belime sarıyordu. "Eğer..." dedi. "Eğer bir gün baba olursam, çocukların anneleri kesinlikle sen olmalısın."

Meriç'in yanağına doğru küçük bir öpücük kondurdum. Meriç dudaklarıma eğildiği sırada "Gamze var." diye fısıldadım. Gamze'nin saçlarını bağlarken beni izliyordu. "Ne oldu?" diye sordum merakla. Neden bakıyordu? "Sen çok güzel bir anne olacaksın" diye fısıldadı. Gamze odasından ayrılmış oyuncaklarının yanına gitmişti. Meriç siyah bir pantalon ve beyaz bir gömlek giydiğinde ben de montumu giyip çıkmıştık. Dün akşam ki kıyafetlerim vardı üzerimde. Kahvaltımızı birlikte yaptığımızda Gamze'yi evine bırakmak için dün gittiğimiz yere gittik. Gamze ayrılmak istemiyordu fakat Meriç ayrılmak zorundaydı. Hem sadece hafta sonu birlikte olabiliyorlardı. Gamze'yi evine ,dedesinin yanına, bıraktık ve benim evime doğru yol aldık. Yol boyunca şarkı dinledikten sonra araba durdu ve inerek evime doğru çıktık. Anahtarla kapıyı açtığımda banyoya doğru ilerledim. Duş aldıktan sonra odama gittim. Üzerimi değiştirip kalın şeyler giymeye özen gösterdim. Hava soğuktu. Meriç'in yanına gittiğimde telefonuyla uğraşıyordu. Yanına oturdum. Beni kendine doğru çekti ve saçlarıma öpücükler kondurdu. Kokumu içine çekerken konuşmuyordu. "Aşkım ben sıkıldım" diye mızmızlandığımda "Meleğim daha yeni duş aldın. Dışarısı çok soğuk. Dışarı çıkamayız" dedi. Dudaklarımı büzdüm ve "Lütfeen.." diye yalvardım. "Hayır bebeğim şansını zorlama" dediğinde hiçbir şekilde şansımın olmadığını söylemeye çalışıyordu. "İyi be." dedim yanından kalkarken. Odama gittim ve dolabımdan elime gelen kitabı çıkardım. Neyse ki şanslıydım. Biyoloji kitabını çıkarmıştım. Tam çalışıyordum ki telefonumun zil sesiyle irkildim. Telefonu elime aldığımda "Berkay" diye kaydettiğim şahısın aradığını gördüm. Açmak istemiyordum fakat son anda önemlidir diye açtım. "Alo?" dedim. "Alo, Merve sen misin?" diye sordu. Bu çocuk ben yokken iyice salaklaşmıştı anlaşılan. Beni arıyordu ve 'Merve sen misin?' diye soruyordu. Gözlerimi devirirken "Beni aradığına göre benim Berkay. Ne oldu?" dediğimde odunlukta sınır tanımadığımı fark ettim. "Sana bir şey söylemek istiyorum." dediğinde "Çabuk söyle müsait değilim Berkay" dedim kaba bir şekilde. Beni üç yıl kullanmıştı sonuçta. Biyoloji kitabıma ilerlediğim sırada Meriç'in sinirden deliye döndüğünü görebiliyordum. Meriç kulağıma götürdüğüm telefonumu aldı ve "Ne var lan?" diye gürledi. Berkay "Sen de kimsin?" diye karşılık verirken Meriç'e doğru yaklaştım ve elini yavaşça elime aldım. "Lütfen..." diye fısıldadım. "Lütfen sakin ol sevgilim."

"BAŞIMIN TATLI BELASI"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin