Multide Merve..
Herkes gidince odanın kapısını kapattım ve koltuğa oturdum. Meriç üzerindeki örtüyü kaldırdı ve eliyle yanına gelmemi işaret etti. Ben ise
-Meriç sen uyu hadi. Ben burda uyurum.
+Hayır gel.
-Benim ne kadar dağınık uyuduğumy bilirsin. Yarana bir şey olursa?.
+Bir şey olmaz.
-Meriç olmaz. Uyu.
+Senin koltukta uyumanı istemiyorum. Buraya gel. İtiraz istemiyorum. Dedi. Hiç şansımın olmadığını fark ettim ve yanına uzandım.-Meriç bu nasıl oldu?
+Boşver.
-Meriç ben senin sevgilinim. Anlat.
+Peki. Okuldan çantamı aldım ve çıktım. O sırada dört kişi saldırdı. İkisini yere serdim. Fakat birinde bıçak varmış.
-Bi daha belaya bulaşma.
+Uyuyalım mı aşkım?
-Peki. Dedim ve kollarımı Meriçin boynuna sardım. O da ellerini belime koymuştu. Garipsemiştim. Fark etmişti. Fakat bir şey demedi. Konuyu değiştirmek için aşkım bir şeye ihtiyacın olursa söyle. Dedim. O ise sana ihtiyacım var. Sadece sana... Dedi. İstemedende olsa hoşuma gitmişti. Ve uykuya dalmıştım. Sabah Doruk'un sesiyle uyandım. Doruk içeri girmiş ve oww yanlış bi zamanda geldim galiba demişti. Meriç bu anı bozduğu için Doruğa kaş göz yapıyordu. Ben ise utanmıştım. Hemen kalktım. Ve kendimi toparladım. Meriç'te Doruğa Doruk seninle sonra görüşücez dedi. Çok komikti. Fakat gülmemeliydim. Meriçe döndüm ve:
-Meriç ne yemek istersin?
+Hiç bir şey istemiyorum. Yalnızca seni istiyorum.. Dediğinde utanmıştım. Yanımda Doruk vardı. O sırada içeri Aslı ve Güneş girdi. Aslı Doruğu görünce hemen yanına oturdu. Güneş ise beni aldı dışarı çıkardı. Hemen söze başladı.
+Merve sana acil bir şey söylemem gerek.
-Kötü bir şeyse söyleme.
+İyi mi kötü mü bilmiyorum.
-Söyle.
+Ben Poyrazı seviyorum. Onu çok özledim. Off... O beni sevmiyor. Dedi ve koltuklara attı kendini. Bende yanına oturdum.
-Güneş Poyrazda seni seviyor. Dedi. Güneş bana baktı ve bir zaman konuşamadı. Sonrada
+Bu şaka falan değil dimi?!?!...
-Hayır. Değil. Onunla bir kere konuşma fırsatı buldum. Bana sürekli seni soruyor. Seni seviyor. Git konuş bence.
+Nasıl yapıcam bunu? Ben heyecandan konuşamam ki...
-Onu cafeye çağır. Emin ol gelecektir. Sonra alıştıra alıştıra söylersin.
+Buna daha hazır değilim.
-Bana sevdiğini daha öncede söyledin fakat o zaman çok tanımıyordun. Ama şimdi tanıyorsun. Gidip konuş. Dedim. O sırada kapıdan Aslı çıktı ve
+Merve hemen gelmen gerekiyor. Meriç biraz uyudu fakat sürekli seni sayıklıyor. Bunu daha öncede yaşamıştım. O zaman hasta olmuştu. Fakat bu sefer durum farklıydı. Yarası enfeksiyon kapmış olabilirdi. Bundan dolayı ateşi çıkmış olabilirdi. Koşarak içeri girdim. Ve Meriçe baktım. Çok kötüydü. Terlemişti. Hemen yüzünü iki elimin arasına aldım ve konuşmaya başladım. Meriç sakin ol. Burdayım aşkım. Dedim. Herkes korkuyla bakıyordu. Meriç sesimi duyunca rahatladı. Ve ona
-Aşkım ne oldu?
+Kâbus gördüm. Çok kötüydü.
-Tamam geçti. Bak ben burdayım. Yanındayım... Dedim ve sarıldım. Bugün akşam çıkacaktık hastaneden. Doruk çıkış işlemlerini yaptırmak için çıktı. Aslı ve Güneş hava almak için dışarı çıkmışlardı. Bende Meriçin eşyalarını topluyordum. Bir tek kıyafetleri vardı. Bir de çantası. Meriçi yavaşca yatağından kaldırdım ve lavaboya götürdüm. Pijamalarını çıkarıp verdiğim kıyafetleri giymesini istedim. 5 dakika sonra içerden Meriçin sesini duydum. Hem küfür ediyor hemde bağırıyordu. Kapıyı tıklattım ve girdim. Meriç zor da olsa pantalonu giymiş fakat üzerini çıkaramıyordu. Yarası buna engel oluyordu. Meriç yardım istetmisin? Diye sordum. Cevabı Merve çabuk ol oldu. Hemen gittim ve yarasına dikkat ederek üzerindekini çıkardım. Bu çocuk atlet falan giymezmiydi? MERİÇ KAYA dan bahsediyorum.... Hemen ona verdiğim tişörtü aldım ve giydirdim. O sırada dışarıdan sesler geliyordu. Hemen lavabodan çıktık. Beraber çıktığımızı gören Doruk hey dostum yine mi yanlış zaman?? Dedi. Bende açıklama gereği duydum. Meriç tişörtünü giyemedi ona yardım ediyordum yanlış anlama. Dedim. Tamam tamam açıklamaya gerek yok. Çıkalım. Dedi ve Meriç'in koluma girdim. Kapıdan çıktık. Doruğun arabasına bindik. Meriç'i benim evime götürecektim. Doruğa adresi verdiğimde bana ters ters baktı. Meriç "Buna gerek yoktu. Ben idare ederdim." dedi. Ben ise "Evet aşkım. İdare edersin daha tişörtünü çıkartamıyorsun." dedim. Araba durdu. Gelmiştik. Hemen Meriçi eve kadar taşıdım. Ve yarasına baktım. Her gün temizlenecekti. İki hafta boyunca. Yarası derindi.
-Meriç aç mısın?
+Sen mi yapacaksın?
-Bilmem ki. En son sana çorba yapmayı denemiştim ve sonuçlarını biliyorsun.
+Ama pudingde yapmıştın. Ve harikaydı.
-Peki o zaman ben yapıyorum. Ne istersin?
+Pizza yapabilir misin?Oww benden pizza istiyordu. Fakat laf ağızdan çıktı bir kere.
-Yaparım fakat bana yardım edeceksin..
+Hayırr olamazz... Dedi. Fakat kaçarı yoktu. Elinden tuttum ve mutfağa doğru sürükledim.Hemen gerekli olan malzemeleri çıkardım ve yapmaya başladık. Meriç'e verdiğim sucukları doğrarken elini kesti. Hemen yara bandı yapıştırdım. Yarım saat sonra pizza pişmişti. Hemen bir dilim kestim ve Meriçe verdim.
-Nasıl olmuş?
+Sen yaparsında güzel olmaz mı?? Imm çok lezzetli.
-Afiyet olsun bitanem. Dedim ve zil çaldı. Gelen bizim ekipti. Pizza kokusunu duyunca başta Doruk olmak üzere hepsi mutfağa daldı. Meriç ve ben oturmuş onları izliyorduk. Aslı ve Güneş pizzalar bizim Doruk bırakk!! Diye bağırıyorlardı. Doruk ise meydan okuyordu. Ben ve Meriç kahkahalara boğulmuştuk. O sırada zil çaldı. Ve kapıyı açtım. Fakat açtığımla şaşırmam bir oldu. Gözlerime inanamıyordum. Bu gerçek olamazdı...