Sabah uyandığımda Meriç yanımda uyuyordu. Yanından ayrılmak istemiyordum. Fakat Meriç'e kahvaltı hazırlamam gerekiyordu. Meriç'e hissettirmemem gerekiyordu fakat bana çok sıkı sarılmıştı. Yavaşça kalktım. Benim yerime sarılması için yastığı koydum. Yastığa sanki ben varmışım gibi sarılıyordu. Telefonumu aldım ve hemen fotoğrafını çektim. Çok komik görünüyordu. Sonra hemen odadan çıktım ve mutfağa gittim. Hemen hazırlamaya başlamıştım. Bir saat sonra her şey hazır görünüyordu. Hemen odama gittim ve üstümü değiştirdim. Beyaz bir pantalon üzerinede üstü açık pembe altı kapalı pembe askılı gömleğimi giydim. Hemen Meriç'in yanına gittim. Hâlâ yastıkla beraber uyuyordu. Ve yanından yastığı aldım. Kulağına doğru eğildim ve:
Uykucu hemen kalkmassan kahvaltın soğuyacak dedim. O ise bana 5 dakika dahaa diye ısrar ediyordu. 5 dakika daha izin vermiştim fakat uyanmıyordu. Daha sonra Meriç'i sarsmaya başladım. Deprem şiddetindeki sarsmalarıma dayanamadı ve kalkmak zorunda kaldı. Ve bana:
+Neden erken kalktık yaa uyusaydık biraz daha
-Meriç kahvaltını soğutuyorsun.Dediğimde belimden tuttu ve kendine doğru çekti. Meriç yatağında olduğu için ben üzerine düştüm.
+Sen benim için kahvaltımı hazırladın?
-Evet. Ama bu gidişle buz gibi olucaklar.
+Olsun. Biri bana ilk kez kahvaltı hazırlıyor. Dedi. Üzülmüştüm. Ellerimi saçlarına götürdüm ve
-Hadi kalk saçlarını düzelt. Giyin. Böyle önünü bile göremiyorsun. Dedim ve üzerinden kalktım. O da ben kalkınca kalkmıştı. Bende odadan çıktım ve mutfağa gittim. 5 dakika sonra gelmişti. Hemen telefonumu aldım ve sabah yastıkla çektim fotoğrafı gösterdim. Ben kahkaha ile gülüyordum fakat Meriç hâlâ anlamaya çalışıyordu.
-Bugün sana renkli bir şeyler almaya gidelim mii??
+Bakarız.
-Meriç hasta mısın? Nasıl hissediyorsun kendini? Yüzün dünkinden daha iyi.
+İyiyim. Demişti. Ama bir şeyi vardı fakat anlatmıyordu. O ben böyleyken beni güldürmek için elinden geleni yapmıştı. Sıra bendeydi. Meriç'in yanına gittim. Elinden tuttum. Elini tutarken çekiniyordum fakat yapmalıydım. Onu çekerek merdivenlerden odasına çıkardım.
+Nereye?
-Konuşma sadece dediklerimi yap. Dediğimde bana boş boş bakmıştı.
-Hemen giyin ve odama gel. Dedim ve odasından çıktım. Üzerimi değiştirmeme gerek yoktu. Saçlarımda hazırdı. Fakat Meriç'i yatağından kaldırıp kahvaltıya indirdiğim için hâlâ yatarken giydiği kıyafetler vardı üzerinde. Bu yüzden üstünü değiştirmesini istemiştim.Bende parfümümü sıktım. Meriç hâlâ çıkmamıştı. Başına bir şey geldiğini düşünerek odasına gittim ve kapıyı tıklattım. Ses çıkarmamıştı. Korkuyordum ve kapıyı açtım. Meriç yatağına oturmuş,başını ellerinin arasına almış düşünüyordu. Yanına gittim,ellerinden tuttum ve kaldırdım. Bugün onu güldürmem gerekiyordu.
-Hadi kalk.
+Nereye?
-Gidince görürsün. Hadi avm'ye gidiyoruz.
+Yaaa ne işimiz var avm'de?Avm'ye geldiğimizde doğru sinemaya girdik. Girdiğimiz film korku ve savaş filmiydi. Bir ara korkudan Meriç'in koluna sarılmıştım. Korktuğumu anlayıp o da bana sarılmıştı.
Filmden çıkınca onu mağazalara sürükledim. Onun için birçok renkli kıyafetler seçmiştim. Zorla hepsini denettirdim. Kıyafetleri denerken bile çok tatlıydı. İlk kez onu siyah ve beyaz dışında farklı renklerle görüyordum. Onu biraz da olsa güldürmeyi başarmıştım. Hemen denediklerinin hepsini aldık. Birçoğuna "Ben giymem boşuna aldık. Bunlar renkli." dedi. Fakat onların hepsi giyilecekti. Akşam olmuştu. Hemen yemek yedik ve arabaya bindik. Eve gelmiştik. Ben:
-Meriç ayağım iyileşti. Seninde yaraların iyi ben yarın gideyim olur mu?
+Biraz daha kalamaz mısın? Lütfen!!...