~PUDİNG~

4.6K 198 5
                                    

Ona hayır demem gerekirdi fakat yapamamıştım.
Tamam ama sadece bir gün daha. Demiştim. Neyi olduğunu öğrenmem gerekiyordu.
-Meriç neyin var? Hiç görmediğim kadar düşüncelisin.
+On yıl önce tam bugün babam beni,bizi bırakıp gitti. Her on yıldır böyle oluyorum. Yani babamla beraber geçirdiğimiz şeyleri hatırlıyorum. Ona hiçbir şey söyleyememiştim.

-Meriç artık üzülme. Bende senin gibiyim. Ben buraya isteğimle değil emrivakiyle geldim. Ama bak gelmeseydim seninle tanışamayacaktım. Hep kötü düşünme. Hadi gel uyuyalım artık. Dedim ve merdivenlerden çıktım. Üzülmüştüm. Hemen odama girdim ve giyindim. Yatağımın içine girdiğimde Meriç'i düşünüyordum. Bana alışmıştı. Bende ona alışmıştım. Beraber güzel vakitler geçiriyorduk. Ondan ayrılmak istemiyordum. Fakat eninde sonunda ayrılacaktım. Er yada geç... Kendime inanamıyordum. En çok korktuğum şeydi aşık olmak fakat galiba oluyordum. Gerçi aşk nedir bilmiyordum. Ne hissettirir onu da bilmiyordum. Bu düşüncelerden sıyrılıp yatağımdan kalktım. O sırada telefonum çaldı. Arayan Ada idi. Kısık sesle konuştum.
-Efendim Ada.
+Mervee yarın akşam ordayım.
-Tamam gel bekliyorum.
+Nerdesin sen sesin kısık geliyor??
-Hâlâ Meriç'in evindeyim. Meriç uyuyor o yüzden sessiz konuşuyorum.
-Tamam o zaman yarın ararım ben seni. Sen de uyu hadi. Dedi ve telefonu kapattı. Yarın Ada geliyordu. Başka zaman olsa çok sevinirdim fakat yarın Meriç'ten ayrılacaktım. Buna neden üzülüyordum? Bu sorunun cevabını bilmiyordum. Yatağıma yatmadan aklıma Meriç'in yanına gitmek geldi. Hemen odamdan çıktım. Meriç'in odasına gittim. Çok masum uyuyordu. Küçük bir çocuk gibiydi. Gidip baş ucuna oturdum ve hafif hafif saçlarını okşamaya başladım. Uyuyordu. Uyurken hiçbir şey hissetmiyordu. Bir an Meriç sayıklamaya başladı. Adımı sayıklıyordu. Hemen elimi alnına götürdüm. Ateşi vardı. Meriç'in üzerinden örtüyü çektim. Ve Meriç'i uyandırmaya çalıştım. Fakat bir türlü uyanmıyor adımı sayıklıyordu. Saçlarına elimi geçirdim ve Meriç ben burdayım. Hadi kendine gel. Uyann.. Dediğimde gözlerini hafif aralamıştı. Boncuk boncuk terliyordu. Onu ilk kez böyle görüyordum. Beni görünce bir an rahatlamıştı fakat hâlâ ateşi vardı. Onu banyoya doğru sürükledim. Meriç'ten tişörtünü çıkarmasını istedim. Zor da olsa çıkarmıştı. Hemen suyu açtım ve Meriç'e doğru rastgele tuttum. Üşüyordu.
+Merve yapmaa üşüyorum.
-Meriç ateşin var düşürmemiz lazım.
+Bunu yapma!!
-Meriç ateşin düşüyor. Daha iyisin.
+Beni ısladın o zaman sende ıslanıcaksın....!! Dedi. Yapmak istediğini anladım. Benide yanına alıp ıslatacaktı. Ve Meriç yapmaaa!! Diye bağırıyordum. Fakat Meriç beni yakaladı ve yanına aldı. Su cidden soğuktu. Üşümüştüm. Kurulanması için Meriç'e havlu uzattım. Giymesi için ona yeni aldığımız renkli tişörtlerden çıkardım. Hemen bir havlu da ben aldım ve kurulandım. Odama gidip üzerimi değiştirdim. Meriç'in yanına tekrar geldiğimde çoktan kurulanmış giyinmişti bile. Alnına elimi götürdüğümde ateşi birazda olsa düşmüştü. Ateşin biraz daha düştü. İyi misin? Diye sorduğumda evet

Diye cevap vermişti. Hemen aşağı indim ve ona çorba yapmaya başladım. Ocağa koyduğumda Meriç'in yanına çıktım. Yatağına yatmış uyuyordu.
-Meriç çorba yapıyorum. İçiceksin tamam mı?
+İçmesem olmaz mı? Canım istemiyor.
-Hayır olmaz. İçilecek o çorba.

Dedim. Sonrada beni belimden tuttu ve kendine çekti. Çok yumuşak dokunmuştu.
+Merve her şey için teşekkür ederim.
-Önemli değil...
Rüyanda ne görüyordun?
+Boşver.
-Lütfen söyle. Beni çok korkuttun. Sayıkladın sürekli terledin...
+Sen benim için korktun mu?

Buna cevap vermemiştim. Evet desem bir türlü, hayır desem ayrı bir türlüydü. Konuyu değiştirmeyi başarmıştı.
+Merve kokuyu sende duyuyormusun?
-Ne kokusu?
+Böyle kötü bir koku. Sanki bir şey yanıyormuş gibi.
-ÇORBAA!!! dedim ve koşarak aşağı indim. Meriç anlamamış gözlerle bana bakıyordu. Mutfağa gittiğimde çorba artık yoktu. Heryer çok kötü olmuştu. Ne kadar beceremesemde temizlemeye başladım. Birden izlenme hissine kapıldım. Arkamı döndüğümde Meriç beni izliyordu.
-Meriç yiyebilecek bir çorban yok artık. Ayrıca mutfağını batırdım. Ama kızma söz temizliycemmm! Özür dilerim..!! Dedim. Hiç aralıksız konuşmuştum. Gülüyordu. Temizlememde yardım etti. Yarım saatte bitirmiştik.
-Meriç ne yemek istersin. İstediğini yaparım. Yani yapmaya çalışırım... Yakmadan...
+Gel buraya... Dedi ve beni kucakladı ve koltuğa bıraktı. Yanımada kendi oturdu.
-Sipariş edelim diycem ama gecenin bu saatinde açık yer bulamayız.
+Önemli değil hem bak ben iyiyim. Hem ateşimde düştü.
-Sana tekrar çorba yapabilirim.. Yakmadan tabii...
+Yooo hayırr.. Gülerek söylemişti. Elimi alnına götürdüm ateşi düşmüştü. Bir an içim rahatladı.
-Tatlı bir şeyler istermisin?
+Ne gibi?
-Bu saatte açık bir yer bulamayacağımız için ben yapacağım. Puding var mı?
+Bilmem. Pek ilgilenmiyorum mutfakla.
-Off inanamıyorum Meriç sana. Daha evde ne var ne yok bilmiyosun. Kalk araştırma yapcaz.
+Ne araştırması???
-PUDİNG!!!

"BAŞIMIN TATLI BELASI"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin