"Meriç kötü bir şey mi oldu?" dedim korkum artarken. "Gitmeden önce son kez kontrole gidelim mi güzelim?" dediğinde donmuş kalmıştım. Beni bunun için mi endişelendirmişti? Onu da anlayaniliyordum. Ani tepkilerimden ve istemememden korkuyordu. Ayrıca babama verdiğim sözü hatırlayınca kabul etme gereği hissettim içimde. "Tamam. Gidelim." dedim kısaca. Yüzünde oluşan gülümsemeyle bana bakarken "Teşekkür ederim güzelim." dedi. Oturduğum koltuğa sırtımı dayarken az sonra olabilecekleri düşünüyordum.
Araba durduğunda kapıyı açtım ve dışarı çıktım. Sekiz ay önce her şeyin başladığı o hastanenin önündeydim. Derin bir nefes aldım ve Meriç'le birlikte hastaneye yürümeye başladık. Hastaneye girdiğimizde doktorun odasına yol alırken az sonra olacaklardan korkuyordum. Olacakları az çok tahmin edebiliyordum. Ve bunlar iyi şeyler değildi.
Kapıdan içeri girerken gözlerim masanın arkasında duran sandalyede oturan doktoru buldu. Bizi fark edince "Günaydın gençler." dedi gülümseyerek. Meriç benden önce davranıp "Günaydın." dedi. Ardından ben de "Günaydın." dedim ve koltuklardan birine oturdum. Doktor neden geldiğimizi biliyordu. "Gel Merve'cim." dedi gülerek ve odanın kapısına yöneldi. Doktoru takip ederken arkamdan Meriç'in geldiğini hissedebiliyordum. Bir an için başımı arkaya çevirdim ve Meriç'in gözlerine baktım. "Korkma güzelim. Hiçbir şey olmayacak. Sadece bir kontrol." diye fısıldadı. Kendimi toparladım ve kapıdan çıkıp doktorun peşinden gitmeye başladım. Doktorun bir kapının önünde durduğunu gördüm ve korkuyla ilerlemeye başladım. Doktor kapıyı açtı ve içeri girdi.
Doktor başımdaki bandajı çıkardı ve Meriç'e verdiğinde her seferinde girdiğim odadaydım. Doktor beni yatağa yatırırken titriyordum. "Merve sakin ol. Buna alıştığını sanıyordum." dediğinde titrememek için elimden geleni yapıyordum. Makineyi çalıştırdığında yanımda duran doktorun yerini hemşire aldı. Doktor cam odanın dışına çıkıp diğer odaya geçerken hemşire bana uymam gereken kuralları söylüyordu. "Söylemene gerek yok. Senden daha iyi biliyorum." dedim üzerimdeki gerginlikle birlikte. Hemşire anında susarken makineye girmiştim bile.
Yarım saat sonra doktorun kendi odasındaydık. Doktor sonuçları inceleyip bize söyleyecekti. Her zaman ki gibi...
Doktor da odaya girdiğinde gülümseyerek sandalyesine oturdu ve elindeki kağıtlara bakarak "Merve'cim..." dedi. 'Sonuçlar her zaman ki gibi' diye geçirdim içimden. "Tümör yavaşta olsa büyüyor ve ilaçlardan bıktığını yüzünden bile anlıyorum. Ameliyat olmayı düşündün mü?" dediğinde 'hayır' anlamında başımı salladım. Aslında düşünmüştüm fakat korkuyordum.
"Merve ameliyat olmayı düşünsen artık? Onu almak zorundayız. Almazsak sonuçları daha kötü olabilir canım." dediğinde cevap vermek yerine Meriç'e bakıyordum. "Bize biraz zaman verebilir misiniz doktor bey?" dedim gözlerimi doktora çevirdiğimde. "Merve'cim ben veririm fakat o vermeyebilir." dediğinde gözleriyle başımı işaret ediyordu. Aslında başımı değil de başımın içindekini...
Doktorun yanından ayrıldığımızda Meriç'le birlikte karavana yürüyorduk. Karavana bindiğimizde Meriç arabayı çalıştırdı. "Meleğim ne düşünüyorsun?" dediğinde "Hiç." dedim kısaca. Cama başımı yasladığımda dışarıda ki insanlara bakıyordum. Mutlu görünmeye çalışan fakat hasta bir insan var mıydı içlerinde? Tıpkı benim gibi...
"Güzelim ameliyat olmayı düşünsen artık." dediğinde ona karşı kulaklarımı kapatmam gerektiğini hissettim. Korkuyordum işte. Neden bu kadar ısrar ediyorlardı ki? Onu cevapsız bırakırken dışarıda ki insanları izlemeye devam ediyordum. "Her zaman yanındayım güzelim. Bunu biliyorsun değil mi?" dedi konuşmaya çalışırken. "Teşekkür ederim sevgilim." dedim camdan bakmaya devam ederken.
