-CANSIZ BEDEN-

3.4K 164 10
                                        

Ne yapacağımı bilmez halde debeleniyordum. Can çekişen bir koyun gibi... Karşımdaki Berkay'dı. Beni kaçıran Berkay'dı. Bir zamanlar sevdiğim çocuk... Şimdi ne olmuştu da bu kadar değişmişti?

''Berkay nereye götürüyorsun beni!'' dedim yalvarır gibi çıkan sesimle. ''Biraz gezicez. Biraz da eğleniriz güzelim.'' dedi pislikçe kahkaha atarken.

Hava çok soğumuştu. Kurtulmak için çabalarken yorgun düşmüştüm. Birinin beni omzuna almasıyla irkildim ve kalan son gücümü toplayıp yumruklarken bağırmaya başladım. Ben bağırırken etrafta kimsenin olmadığını fark ettim. Nereye gelmiştik? Nereye getirmişti bu beni? ''İndir beni!" diye bağırdım son kez güçsüz sesimle. Yumruklarımı birkez daha vurdum fakat daha sonra yorgunluktan parmağımı oynatacak gücüm kalmadığını fark ettim.

Yüzüme vuran sıcaklıkla kendime gelmeye çalıştım fakat yapamadım. Dışarıda çok uzun süre kalmıştım. Altımda hissettiğim yumuşak zeminle uyuma isteği içime dolarken iç sesim 'Uyuma Merve!' diye bağırıyordu. İç sesime uyup direnirken dudaklarımdan bir tek "Meriç..." kelimesi döküldü. Ona ihtiyacım vardı. "Meriç kurtar beni sevgilim."

Kolumda hissettiğim elin sıcaklığıyla irkilerek kafamı kolumdaki elin sahibine çevirdim. Gördüğüm yüz lisedeki ilk sevdiğim çocuktu. Fakat şimdi... Şimdi şizofrenin tekiydi. "Ee Merve nasıl gidiyor?" dedi dalga geçercesine. "Meriç'le aranız nasıl?" Ellerimle gözlerimi ovuşturmak istediğimde ellerimi hareket ettiremedim. Ne zaman ellerimi ve ayaklarımı bağlamıştı bu? "Neden buraya getirdin beni!" dedim evin içine göz gezdirirken. Bir dağ eviydi burası. Yığınla odunlar vardı. Tam karşımda da şömine... Bu şöminenin karşısında Meriç'le oturmayı, sarılmayı, uyumayı o kadar çok isterdim ki...

"Bir şeylerin farkına vardım." dedi nefes alarak. "Senin gibi bir güzelliğin farkına vardım mesela." diye devam ettirdi konuşmasını. Ona iğrenerek bakarken ellerini saçlarıma götürdü. Kendimi geriye çekerken beni kolumdan tuttu ve ''Merve ne değişti? Neden beni sevmek istemiyorsun? Bunu gözlerinde görebiliyorum. Neden bana iğrenerek bakıyorsun?'' dedi gerçekten merak edermiş gibi. ''Sen ciddi misin!'' diye dalga geçtim onunla. ''Cidden bu soruların cevaplarını merak ediyor musun!'' dedim sinirle. Gerçekten sinirlenmiştim. Beni kullanmıştı ve bunun farkında değil miydi?

''Evet Merve. Seni sevdiğimi neden anlamıyorsun? Seni istiyorum kızım ben.'' dediğinde ''Ne o altına alacak başka sürtük mü kalmadı çevrende!'' dedim yine bağırarak. ''Merve...'' dedi elleriyle yüzümü kavrarken. ''Yapma böyle güzelim.'' dediğinde yüzüne tükürdüm ve ''Piç!'' diye bağırdım. Yüzüne tükürmemle ellerini çenemden çekerken sert bir şekilde vurdu. Tokat atmıştı. BANA TOKAT ATMIŞTI!

Aldığım darbenin etkisiyle başım sağ omzuma düşerken saçlarım yüzümü kapatıyordu. O bana tokat atmıştı! Gözlerimin dolduğunu fark ettim. Saçlarımın arasından görebilidiğim her yer buğulanıyordu. İç sesim 'Ağlama!' diye bağırırken vurduğu yerde elinin izi çıkmış olma olasılığı çok yüksekti. İç sesime uymayı tercih ederek gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım. Göz yaşlarımı serbest bırakmayacaktım. Bırakamazdım. Onun gözlerinin önünde güçsüz duruma düşemezdim. Gözlerimi yavaşça araladım ve yüzüme gelen saçları çekmeye çalıştım. Kafamı geriye doğru salladığımda saçlarım geriye giderken Berkay'ın odada bir sağa bir sola gittiğini gördüm. Gözlerini bana diktiğinde saçlarım arkama düşmüş yüzüm açılmıştı. Çenemin ağrısı gittikçe artarken ondan daha fazla iğreniyordum. ''Ne yaptım ben sana? Neden benden bu kadar fazla nefret ediyorsun!'' diye bağırdığında korkmuştum. Kalan tüm gücümü topladım ve oturduğum koltukla dikleştim. ''Bu sorunun cevabını çok merak ediyorsan söyleyeyim. Sen beni iki yıl boyunca kullandın! Benimle işin bittiğinde beni görmezden geldin! Bir böcekmişim gibi davrandın bana! Yetmez mi!'' dediğimde bana baktı ve üzerime üzerime geldi. Ne yapmaya çalışıyordu böyle? İçimdeki zehri akıtmak istiyordum. Hemen şimdi! ''Senden nefret etmem için yeterli bir sebep değil mi bu söylediklerim!'' diye bağırdım. Bana doğru ilerlerken ben korkuyla koltukla bütünleşiyordum. Fakat o sırada iç sesim devreye girdi. 'Sakın!' dedi bana. 'Sakın korkma!' dediğinde iç sesimi dinlemeye karar verdim. Oturduğum koltukta tekrar dikleşirken Berkay bana anlamayan gözlerle bakıyordu. ''Ama şimdi bir şans versen bize, düzeltebilirm olanları Merve.'' dedi sakin olmaya çalışan ses tonuyla. Ne demeye çalışıyordu bu? ''Ben Meriç'i seviyorum sok şunu o kalın kafana!'' dedim düşüncelerimden hızla sıyrılırken. ''Hayır.'' dedi. ''Hayır! Sen onu sevdiğini sanıyorsun fakat o sevgi değil! Sen beni seviyorsun!'' dediğinde son cümleye vurgu yaparak bağırmıştı. Bu sefer gerçekten korkmuştum. İç sesimi susturarak koltuğa yapıştım ve boş gözlerle ona baktım. Yanıma otururken gözlerimi kapatan saçımı aldı ve kulağımın arkasına sıkıştırdı. ''Bırak!'' diye tısladım dişlerimin arasından. Bana baktı ve sinirle yerinden kalkıp kapıya ilerledi. Kapıyı açtığında hızla dışarı çıktı ve kapıyı sertçe kapattı. O dışarı çıktığında derin bir nefes aldım ve buradan kurtulmak için bir şeyler var mı diye gözlerimle etrafı süzdüm. Ben gözlerimle etrafı tararken dışarıdan gelen seslere kulak verdim ve onları dinlemeye başladım. İki kişi kavga ediyordu sanki. Biri Berkay olmalıydı. Diğeri de büyük ihtimalle arabada ağzımı kapatmaya çalışan adamdı. Çünkü başka adam görmemiştim şimdiye kadar burada. Sesler yükselirken arabada ağzımı kapatan adam olduğun tahmin ettiğim kişi ''Berkay bırak kızı. Ne alıp veremediğin var şu kızla?'' dedi garip bir tonla. Berkay ''Ne bırakması Mert!'' diye bağırdı. ''O kız benim olacak!'' 

"BAŞIMIN TATLI BELASI"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin