Multide Meriç..
Benim hayatım onların oyuncağı değildi. Onların isteği üzerine hatta emirleriyle İstanbul'a gelmiştim. Burada bir hayat kurmuştum. Okulum, arkadaşlarım ve sevgilim... Bu sefer buna izin vermeyecektim. Burada kalacaktım. Onların her istediğinde gidip gelmek zorunda değildim. Bu beni kukla gibi hissettiriyordu. Salonda konuşuyorlardı. Sinirle salona daldım.
-Ben sizin oyuncağınız değilim! İstediğiniz zaman gelip istediğiniz zaman gidecek değilim! Beni buraya isteklerinizle hatta emirlerinizle gönderdiniz şimdi burda hayat kurmuşken, tertemiz bir sayfa açmışken geri dönmeyeceğim! Sizin isteklerinizle ASLA!! Ben burda mutluyum. Arkadaşlarım var, hayatımda ilk defa bu kadar yakın arkadaşlarım var!! Sizin istekleriniz umrumda değil!! Ben burda kalıyorum!! Her şeye rağmen! Diye bağırmıştım. İçimden ağlamamam için dua ediyordum. Ağlarsam güçsüz durumuna düşecektim. Ve bundan nefret ediyordum. Sinirlerim çok bozulmuştu. Heryerimde dikişlerim vardı. Sinirden herhangi biri patlayabilirdi. Bugün hastanede patlamıştı zaten. Ayrıca ben nasıl çıkabilmiştim ki? Dikişlerim yeniydi çıkışıma izin vermezlerdi?!?!... O sırada kolumda hissettiğim bir el ile kendime geldim. Annemin eliydi. Yanıma gelmişti ve bana sakin olmamı söylüyordu. Çünkü en son buna benzer bir şey olduğunda 8. sınıftaydım. Ve sonu hastanede bitmişti. Ben sinir krizi geçirmiştim. Bu sefer daha beteri olabilirdi. Annem de bundan korkuyor olmalıydı. Annemin kollarının arasından sıyrıldım ve bana söylenen abimin yanına gittim. Abimle aramız hiç iyi olmamıştı. Beni korumak istiyordu fakat dozunu kaçırıyordu.
-Babam bana bu kadar karışmıyor. Sen kimsin ki bana karışıyorsun?
+Ben kimim öyle mi? Abinim ben senin. Senin iyiliğini isteyen abin.
-Beni rahat bırak! Senin korumana ihtiyacım yok anladın mı?!
+Seni rahat bırakalımda sürtü-
-Sakın...!Ona attığım tokatla sözü yarıda kesildi. Bana sürtük demişti. Onu bir daha affetmeyecektim. Kardeşi olarak beni bu lakabada yakıştırmıştı. Ondan neftet ediyordum. Koşarak odama gittim ve kapıyı kapatıp kilitledim. Göz yaşlarım benden bağımsızca hareket ediyordu. Gözümden yaşların dökülmesiyle kapının arkasına oturdum. Kendimi berbat hissediyordum. Hayatımda ilk kez sevgilim olmuştu. Ve abimin beni yakıştırdığı lakap sürtüklüktü. Annemin sesleriyle kavga ettiklerini anlamıştım. Bağırıyorlardı. Annemin söylediklerini duyabiliyordum. O sırada kapıda yumuşak bir ses duydum. Gelen babamdı. "Kızım aç hadi konuşalım." dedi. Fakat benim ağlamam daha da şiddetlendi. Daha sonra babamın gittiğini hissettim ve ardından büyük bir tokat sesi duydum. Arkasından ise kapı çarpılmıştı. Abim umrumda değildi. Babam bana bu kadar karışmazken abimin bu kadar karışması tam bir saçmalıktı. Kapının ardından kalktım ve yatağıma uzandım. Artık kendi yatağımda yatıyordum. Camı açık bıraktım. Soğuk girsin istiyordum. Soğuk yüzüme çarparak beni ferahlatıyordu. Dışarıda yağmur yağıyordu. Yarım saat sonra kendimi büyük yatağımda uykunun kollarına bıraktım.
Ertesi Sabah..
Sabah kalktığımda içeride soğuk yoktu. Cam açık değildi. Ve yanımda kocaman bir beden yatıyordu. Elleri belimdeydi. Kimdi bu? Kokusu tanıdık geliyordu. Çok hoş bir kokusu vardı. Kafamı kaldırdım. Tabi ki de Meriç'ti. Saçları dağılmış, kollarını bedenime sıkıca sarmış masum bir şekilde uyuyordu. Bu an hiç bitmeseydi keşke. Bütün gün onu izleyebilirdim. Meriç nasıl girmişti ki? Misafir odasında annem ve babam vardı. Büyük ihtimalle uyuyorlardı. Uyumaları işime gelirdi. Düşüncelerimden sıyrılıp kafamı bir kez daha kaldırdım ve Meriç'in bana baktığını gördüm. Ona söylediğim ilk şey "Buraya nasıl girdin?!?" oldu. Bana:
+Sanada günaydın aşkım(!). Gece camı açık unutmuşsun. Girmesi çok kolay oldu. Dedi ve dudaklarıma minik bir öpücük kondurdu. Neye uğradığımı şaşırarak "Ev dolu!" dedim.
+Olsun. Neyse konuya gelelim. Gözlerin neden bu kadar kızardı?
-Boşver. Kavga ettik sadece.
+Üzülme bebeğim... Dedi ve sıkıca sarıldı.
-Az önce ne dedin sen?
+Ne dedim?
-Sarılmadan önce bir şey dedin.
+Bebeğim..
-"Aşkım"a zar zor alışıyordum yaa..
+Rahatsız mı oldun? Dedi imalı bir sesle ve kollarını bedenimden çekti.
-Yoo. Sadece garip geliyor. Alışması zor. Dedim. O sırada yüzünde hafif bir tebessüm belirdi. Telefondan saate baktım. Saat 7 olmuştu. Erken uyanmıştık.
+Aşkım dikişlerin acıyor mu?
-Hayır acımıyor. Hadi kalk okula 2 saat kaldı. Off yaaa bugün okula formalarla gidilecekti. Ve biz forma almayı unuttuk. Meriç napıcaz!!!
+Aşkım sakin ol. Gider alırız fakat senin dikişlerin nasıl?
-Çok acımıyor.
+Merve özür dilerim. Dedi. Yanağına eğilip minik bir öpücük kondurdum. Kulağına "Neden özür diliyorsun ki? Geçti gitti.." dedim fısıldayarak. O sırada hiç beklemedeğim şekilde kapı çaldı. Meriç'e şaşırmış bir şekilde baktım. Onu saklamalıydım fakat nereye saklayabilirdim ki. O sırada Meriç'i odamdaki banyoya götürdüm. Orda güvendeydi. Kapı daha ısrarlı çalınca açtım ve "Ne?" diye cevap verdim. Karşımda annem duruyordu. "Hadi gel canım size kahvaltı hazırladım." dedi. "Size" demişti. Meriç'in burda olduğunu biliyor muydu? Şaşırarak anneme döndüm ve "Size derken?" dedim. İçimden Meriç'i görmemesi için dua ediyordum. Annemin sesiyle kendime geldim. "Size yani baban ve sana" dedi. Rahatlamıştım. "Ben yemek istemiyorum. Okula geç kaldım. Hemen çıkıcam. Size afiyet olsun. Benim yerime oğlunuz yer." dedim. Annem "Okuluna daha iki saat var. Geç kalmadın. Ayrıca baban seni bırakır." derken ona karşılık olarak "İstemiyorum" dedim ve kapıyı kapattım. Çıkmam gerekiyordu. Hemen siyah dar ve dizleri yırtık bir pantalon ile göbeğimde biten tek omzu düşük üzerinde yazılar olan beyaz bir tişört giydim. O sırada banyonun kapısı açıldı. Meriç'i banyoda unutmuştum. Yüksek converslerimi giydim.
-Hemen çıkmamız lazım. Okula gidicez.
+Merve daha hastaneden dün çıktın.
-Meriç benim bu evden çıkmam gerekiyor. Bu yüzden de okula gidiyorum. Dedim eyeliner, göz kalemi ve mascara sürerken. Okula giderken makyaj yapmazdım. Ama artık abimin beni yakıştırdığı bir lakap vardı. Kalem, mascara ve eyeliner sürdüğümü görünce Meriç şaşırdı.
+Aşkım sen hiç makyaj yapmazdın.
-Bugün canım istedi. Dedim. Siyah deri ceketimi ve siyah çantamıda aldım. Meriç'i evden nasıl çıkaracaktım?
-Meriç camdan atlamalısın..
+Nee?
-Seni başka türlü evden çıkaramam. Dediğimde Meriç camı açtı ve dikkatli bir şekilde inmeye başladı. Korkuyordum. Kendim için değil Meriç için korkuyordum. Dikişleri benimki gibi yeniydi düşmemesi için dua ediyordum.Meriç sonunda aşağı inmişti. Bende camı kapatıp odamdan çıktım. Makyaj yapmama annemde şaşırmıştı.
+Nereye kızım?
-Okula.
+Fakat sen okula giderken hiç makyaj yapmazdın.
-Unuttunuz mu abimin bana yakıştırdığı bir lakap vardı. İşte ona uygun davranmaya karar verdim. Dedim ve evden çıktım. Hava sıcaktı. Daha fazla bekletmemek için koşarak Meriç'in yanına gittim. Arabaya binmemi işaret etti. Hemen bindim ve arabayı çalıştırdı.
-Nereye gidiyoruz?
+Eve.
-Neden?
+Ben üzerimdekileri değiştiricem. Sonra kahvaltıya gideriz ordanda okula.Yol boyunca gülüp eğlenmiştik. Eve geldik. Meriç benimki gibi siyah dar ve dizleri yırtık bir pantalon üstüne ise beyaz bir kısakollu giymişti. Kollarının uçlarını hafif bir şekilde kıvırmıştı. Tüm kasları meydandaydı.
-Bay kas yığını eğer başka kızlara bakarsan senin gözlerini oyarım.
+Bu bir tehdit mi?
-Nasıl anlamak istersen. Dedim. İkimizde gülüyorduk. Telefonunu aldı ve çıktık. Kahaltıdan sonra okula gitmiştik. Herkes bize bakıyordu. Kıyafetlerimiz bile birbirini tamamlıyordu. Sanırım okul forması olmayan sadece bizdik. Herkes formalarını giymişti. Derse giren hoca okulca kampa gideceğimizi söyledi. Ben sevinirken Meriç "Ne kampı yaa" diye söyleniyordu. Kamp bana iyi gelebilirdi. Sadece arkadaşlarım ve sevgilim olacaktı yanımda. Beni korumaya çalışan ayrıca bana hayatımda ilk kez birinin elini tuttuğum için sürtük damgası yapıştıran abimden ve evden uzak kalmak bana iyi gelebilirdi. Sahi abim olacak varlığı sabahtan beri görmemiştim. Düşüncelerimi bir kenara bırakıp Meriç'e döndüm.
-Meriç bizde gidelim mi? Nolur??
+Ne işimiz var yaa?
-Of Meriç hep böyle yap zaten. Dedim önüme dönerek. O sırada yanağımda bir çift dudak hissettim. Meriç'e aitti.
-Napıyorsun sınıfın ortasında? Utanıyorum.
+Tenefüsteyiz. Ayrıca utandığını biliyorum. Domatese döndün. dedi pis pis sırıtarak. Herkes geliyordu bu kampa. Bekle bizi kamp macerası... ;))Arkadaşlar lütfen vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin. Emeğe saygı.