Kafayı yemek üzereydi, gerçek anlamda. Deltanın gitgide artan feromonları o da dahil köşkteki tüm omegaları etkilemeye başlamıştı. Kimse bu konu hakkında bir şey yapmıyordu çünkü başta kimse kalmamıştı. Vita ölüm döşeğindeydi, delta zaten kızgınlıktaydı. Yöneten biri olmayınca alfalar da kendi kendilerine karar alamıyor, üç gündür deltanın kızgınlığının geçmesini bekliyorlardı.
Tüm omegaları kıvrandıran bu koku karşısında Jeongguk direncini korumak konusunda ısrarcıydı. Eğer bu kadar uzaktan kokusuna direnemezse odasına girdiği anda bayılıp kalırdı. Yoongi ne söylediyse söylesin, vazgeçmemişti planından. Sadece herkesin zayıf düştüğü o anı kolluyordu. Şişesini yanından bir an olsun ayırmamıştı. O odaya girmeden önce içecekti ilacı ve her şeyi garantiye alacaktı.
Yasak meyve bu gece rahmine düşmek zorundaydı.
Mum ışığıyla aydınlattığı banyoda aynanın karşısına geçmiş bulduğu makas yardımıyla yamuk kesilmiş saçlarını düzleyebildiği kadar düzlerken bakışları donuktu. Siyah tutamların yere düşmesini umursamıyordu. Şu an kimse de onu umursamıyordu ki, hepsi deltanın feromonları yüzünden bitik haldeydi. Ama o, diğerleri yataklarında kıvranırken bile tırnaklarına betanın hediyesi olan ojeyi sürmekle meşguldü.
Jeongguk'un da dizleri titriyordu elbette. Koku aklını başından alıyor ve ıslanmasına neden oluyordu. Arada bir bacaklarını birbirine bastırıyordu ama soran olsa inkâr ederdi. İçindeyse bile bile ölüme gittiğinin farkındaydı. Onu öldürecek şey yaptığı hazırlık değil, deltanın aşkının ta kendisiydi. Bir omega olmayı umursamadan feromonlarında boğulmayı göze alarak bir deltanın koynuna gidiyordu.
Saçları onu memnun edecek şekle girdiğinde makası kenara bırakıp yanında getirdiklerine yöneldi. İzin istese de kendisine cevap veremeyeceğini bildiği omegalardan aldığı makyaj malzemelerini yarım yamalak bilgisiyle, aşırıya kaçmayacak şekilde sürmeye başladı yüzüne. Omegaların katındaki ortak kullandıkları bu banyo şimdi bomboştu. Başta kendini parmaklayan birkaç omegaya denk geleceğini düşünse de aklına gelen başına gelmemişti. Anlaşılan azgın hisseden tek omega kendisiydi, diğerleri enerjileri çekilmiş gibi kıvranıyorlardı sadece.
Göz rengini ortaya çıkaran sürme, kirpiklerini belirginleştiren siyah boya ve bazı kusurlarını örten pudra. Hepsi yüzünde çok bir değişiklik yaratmayacak şekilde teninde yerini aldığında son dokunuş olarak kırmızı rujuna uzandı ve kapağını açtığı çubuğu küçük dudaklarında gezdirdi. Şimdi delta ona baktığında gözlerine ilk çarpan şey dudakları olacaktı ve öpmek isteyip duracaktı. İki dudağını birbirine sürtüp ruju yedirdikten sonra bu fikre gülümsedi.
Bir tarakla yeni kestiği saçlarını tarayıp güzelce şekil almasını sağladıktan sonra sağ tarafını kulağının arkasına atmış, artık ağrısını hissetmediği kristal küpelerini ortaya çıkarmıştı. Başta nasıl duracağından emin olmadığı bu küpeler şimdi gözüne çok hoş görünüyordu. Jeongguk gerçekten alımlı bir omegaydı. Normalde dışarıda gördüğünde tuhaf gelen bu aykırı stil ise şu an ona gerçek anlamda kendisiymiş gibi hissettirmişti. Zarif ama güçlü, inatçı ama itaatkâr, hırslı ama tutkulu...
Son olarak kapıyı kimsenin açmaması için hızlı bir şekilde üstündeki gömlek ve pantolondan kurtulmuş, kırmızı elbise tarzı sabahlığı giymişti. Kuşağını, belini ortaya çıkaracak şekilde sıkıp kurdele yaptı ve eteklerini, kollarını itinayla düzenledi aynanın karşısında. Ardından yerdeki, Yoongi'nin kendisi için kasabadan aldığı kıyafetleri toparlayıp makyaj malzemeleriyle birlikte parmak ucunda ilerleyerek odasına döndü. Tüm omegalar güçsüz düştüğü için uyuya kalmıştı. Saatin geç olması işine gelmişti Jeongguk'un. Elini çabuk tutup eşyalarını dolabına gelişigüzel attı. Ardından yastığının altına bıraktığı şişeyi yine sessiz olmaya özen göstererek alıp kapağını açtı.
Gün doğduğundan beri delta için gizli saklı hazırlık yapıyordu. Rahatsız olabileceği ihtimaline karşı tüm tüylerinden sakız yardımıyla kurtulmuştu. Elinde sakızdan daha iyi bir imkân olmadığı için bu uzun sürmüştü tabi biraz. Ardından güzel bir banyo yapmış, çiçek kokulu sabunlarla temizlemişti süt beyazı tenini. Kahvaltı dışında yemek de yememişti, çok tok olursa heyecandan midesi kasılır ve her şeyi çıkarır diye korkmuştu.
Şimdi ise hazır hissediyordu. Bu gece dönüşü yoktu, son anda vazgeçmeyecekti planından. Bu yüzden, düşünmeden şeffaf ve tatsız sıvıyı kafasına dikip bir yudumun midesine inmesini sağladı. Ardından boş şişeyi dikkat çekmemesi için dolabına, pantolonunun cebine koydu.
Omegaların hiçbirini uyandırmadan odadan çıkmayı başardığında ezbere adımlarla merdivene yönelmişti. Köşke bir ölüm sessizliği hakimdi. Muhtemelen herkes uykuya çekilmişti. Daha iyi bir zaman olamazdı. Koşarak merdivenleri çıktı ve lider katına gideceği merdivenlerin ucuna kadar ulaştı. Ama sonrasında tek bir adım daha atmasına fırsat kalmadan arkasından gelen biri onu belinden kavrayıp geri çekti.
Yakalanmış olmak tüm vücuduna korku saldı. Kalbi az öncekinden de hızlı çarpmaya başladı. Onu durduran kişinin kollarından çıkıp arkasına döndüğünde ise Yoongi'yle yüz yüze geldi.
"Hyung." Boğazına tıkanan nefesi yüzünden başka bir şey demeye fırsat bulamadan Yoongi konuşmuştu.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen? Ben sana böyle bir şeye kalkışmaman gerektiğini söylemedim mi?" Sesi sinirliydi ama bir yandan da alçak tutmaya çalışıyordu. Kimseyi başlarına toplamadan omeganın odasına dönmesini sağlamak zorundaydı.
"Beni anlamıyorsun. Aşağıda omegalar ne halde biliyor musun? Nefes alamıyorlar, deltanın feromonları hepsini boğuyor. Ama eğer ben ona yardım edersem..."
"Elini kolunu sallayarak eşli bir deltanın, bir liderin yatağına yardım etmek istiyorum diye gidemezsin!" Her ne kadar fısıldıyor olsa da yüksek çıkan sesi Jeongguk'u pek etkilemişe benzemiyordu.
"Belli ki sen aşk ne bilmiyorsun hyung ama ben artık biliyorum ve acı çekmek değil, âşık olduğum adamla mutlu olmak istiyorum. Bu bana bir şans vereceği tek an. Bilinci yerindeyken asla görmeyecek beni ama eğer şimdi karşısına çıkarsam belki o da bana âşık olacak. Bu yüzden ne gerekiyorsa yapmak zorundayım."
"Bir fahişe gibi davranmayı kes. Ondan yararlanarak kendine aşık edemezsin." Jeongguk duyduğu yakıştırmayla gözleri büyürken burnundan solumaya başlamış daha fazla laf anlatmanın gereksiz olduğunu fark etmişti.
"Bal gibi de ederim." dedi ve Yoongi'nin engel olmasına fırsat tanımadan üst kata koşmaya başladı. Sabahlığın önü açılmasın diye üstün bir çaba göstererek arkasından ona engel olmaya gelen alfadan kaçarken deltanın dairesini bulmak için feromonlarını takip ediyordu. Sonra bir kapının önünde bekleyen alfayı gördü, adımları yavaşladı.
Yoongi bahsetmişti nöbet tutulacağından. Bunu unuttuğuna inanamıyordu. Gerçekten o odaya elini kolunu sallaya sallaya girebileceğini düşündüğü için aptal hissetti biraz.
Nöbetçi alfanın bakışları hareketlenmeyi hisseder hissetmez ona döndüğünde çıplakmış gibi hissetmiş, kollarını kendine sarmıştı. Bir alfa değil, sadece delta görsün istiyordu onu böyle.
Yoongi'nin nefesini ensesinde hissettiğinde artık kaçışı yoktu. Yakınındaydı. Bir duvar arkasındaydı delta. Ona seslense duyar mıydı sesini? Duysa ne yapacaktı ki? Tanımıyordu bile onu henüz. Kendisi için tüm gün hazırlanmış bir omegadan habersizdi. Diğer omegalar gibi, bu köşkteki varlığından bile haberdar değildi.
Jeongguk başını iki yana salladı. Şu an vazgeçemezdi. Kâhin kadın önüne engellerin çıkacağını söylemişti, bunları aşması gerekiyordu. Delta onun gerçek aşkıydı. Tarihe geçecekti onların aşkı. Bu inançla, ikinci kez düşünmeden hareket etti ve nöbetçinin başında durduğu kapıya gitti.
"Ne halt yiyorsun burada?" dedi alfa, kaşları çatılmıştı. Jeongguk onu umursamadan elini kapının koluna attı ama bunu yaptığı gibi bileği kırarcasına tutuldu.
"Deltanın yanına giremezsin! Ne sanıyorsun sen kendini?"
"Gireceğim, çekil!" Bu alfa ona yeteri kadar zorluk çıkarmıyormuş gibi bir de Yoongi başlarına kimseyi toplamadan onu buradan götürmeye çalışıyor ve işine köstek oluyordu. Sonuna kadar direndi ama ne kadar uğraştıysa da o kapıdan geçmesine izin vermediler. Ta ki bu itiş kakış sarışın ve asil görünümlü bir omeganın otoriter sesiyle bölünene kadar.
"Ne oluyor burada?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
unstoppable desires
Fanfiction[taekook] Yüzyılın Deltası Kim Taehyung'un gözlerine bakmak vitası dışındakilere yasaktı. Çünkü o gözlere bir kere bakan ona aşık olmaktan kaçamazdı.