𝙲𝙷𝙰𝙿𝚃𝙴𝚁 37

1.3K 144 36
                                    

Hekim, deltanın emrine uyup gözlerini bir dakika bile anne ve bebeğin üstünden ayırmamıştı. İkisi de çok yoruldukları için deliksiz uyuyordu ama bebeğin artık beslenmesi gerekiyordu, omega uyanmalıydı.

Tam onu uyandırmak için oturduğu koltuktan kalkmıştı ki delta odaya girdi. Beta olduğu yerde durup liderini selamladı.

Bebeğinin ve omeganın yanına gelme arzusuyla yanıp tutuşan deltanın heyecanı yüzünden okunuyordu. Sıcak bir banyoyla kaslarını gevşetip iyice temizlendikten sonra soluğu burada almıştı. Ayakta bekleyen betaya "Sen gidip dinlenebilirsin, önemli bir şey olursa çağırtırım." dedi ve omegaya doğru yaklaşıp yatağın kenarına yavaşça oturdu. Kapıdaki alfayı o söylemediği sürece kimseyi içeriye almaması konusunda uyarmıştı. Günün geri kalanında işlerle uğraşmak istemiyordu, yalnızca yeni ailesiyle biraz baş başa kalmak istiyordu. Zaten bugün yeteri kadar çalışmış, önemli bir anlaşma gerçekleştirmişti.

Hekim beta denileni ikiletmedi ve saygısını göstererek daireden çıktı. Böylece odada yalnızca delta, omega ve bebekleri kaldı. Şimdi doya doya içine çekebiliyordu odayı esir almış kokuyu. Omeganın çiçekli feromonları ve kızının güzel bebek kokusu deltaya huzur veriyordu.

Kokuyu solumaya devam ederken usulca yatağa uzandı. Orman gözlüsüne doğru sokulup göğsünü onun sırtına yaslayarak arkasından sarıldı. Bu hareketi uykusu eskisinden daha hafif omeganın korkuyla uyanmasına, hızla arkasını dönmesine neden olmuştu. Bebeği ağlar diye diken üstündeydi hep ama bu şekilde uyandırılmayı, gözlerini açar açmaz deltayla burun buruna gelmeyi beklemiyordu.

İlk birkaç saniye öylece bakakaldı deltanın gözlerine. Sıcacık bedeninin baskısı mayışmasına neden oluyordu. Sahiplenici tutuşu belinden ayrılmıyordu. Bir an sersemlikle onun yüzünden kırıldığını bile unutur gibi olmuştu ama hatırladığı anda kaşlarını çatıp başını çevirerek tepkisini ortaya koydu. Ondan bu hareketi beklemeyen deltayı oldukça şaşırttı.

Taehyung kolunu yatağa yaslayarak olduğu yerde biraz yükseldi ve kendisine bakmamak konusunda inatçı davranan omeganın gözlerini görmeye çalışırken "Ne oldu?" diye sordu. "Bir sorun mu var?" Fakat Jeongguk sırtını iyiden iyiye ona çevirip tamamen bebeğine odaklanmıştı. Küçük kızının nefeslerini kontrol etmek için işaret parmağını burnuna tuttu. Ardından yanağını okşayıp üstünü düzledi. İçgüdüleri acıktığını söylüyordu, bu yüzden onu uyandırması gerekiyordu ama kıyamıyordu da. Kendisi uykusuz kaldığı için bebeğinin de uyumak istediğini düşünüyordu.

"Jeongguk yüzüme bak." Büyülenmiş gibi omeganın bebekle ilgilenişini izleyen delta silkelenip kendine geldi. Orman gözlüsü onunla neden konuşmuyor, sorularına cevap vermiyor anlamıyordu.

"Ne doğarken ne doğduğunda yanımızda değildiniz. Şimdi mi aklınıza düştü?" Kırık sesi boğazına batmış gibi canı yanmıştı bu sözleri söylerken. Ne ara deltaya bu derece köle olduğunu anlayamamıştı. Fazla duygusallığın nedenini yeni doğum yapmış olmasına verdi.

"Omega yüzüme bak." dedi delta. Sinirlenmeye başlamıştı. Ona arkasını dönmüş olması yetmezmiş gibi bir de saygısızca hesap soruyordu.

"Bakmayacağım. Siz de bakmayın. Baksanız da görmüyorsunuz zaten." İşittiği sözler afallamasına neden oldu. Omzundan tutup sırt üstü çevirdi omegayı. Fazla ve ani güç kullanmamaya özen göstermişti bunu yaparken. "Neden böyle düşünüyorsun?"

"Çünkü beni görseydiniz sizden başka tutunacak hiçbir dalım olmadığını bilirdiniz. Ama hayatımın en zor gecesini yaşarken ortalıkta yoktunuz. Farkında mısınız? Ben sizin çocuğunuzu taşıdım aylarca karnımda. Ve siz ne hamileyken yanımda oldunuz ne de doğururken. Beni öldürmeye çalıştılar ve siz halimi merak bile etmediniz." Deltanın elbette geçerli mazeretleri vardı ama hiçbir mazeret bu durumda omegayı daha iyi hissettirmeyecek, dolan gözlerindeki yaşlara iyi gelmeyecekti.

unstoppable desiresHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin