𝙲𝙷𝙰𝙿𝚃𝙴𝚁 9

1.9K 159 13
                                    

"Eğer gelmeseydim, inanın, size duyduğum arzu bana çok daha büyük hatalar yaptıracaktı deltam."

Taehyung engel olamadığı hırlamasıyla üstündeki omegayı belinden tuttuğu gibi çevirip sırtını yatakla buluşturmuştu. Açlıkla, onu bekleyen dudaklara yapıştığında tiz inleme kulaklarına bir melodi gibi doldu. Bir eli omeganın başının yanına yaslıyken öteki rahat durmuyor, aralarındaki engellerden kurtulmak için can atarak sabahlığın kuşağını çözüyordu. Böyle bir güzelliğin kumaşlar arkasına gizlenmesi hoşuna gitmemişti.

Vahşi öpüşü, omeganın dudaklarındaki tüm kırmızı boyayı darmadağın etti. Onu böyle yemeye devam ederse kırmızıya dair geriye hiçbir şeyin kalmayacağının farkındaydı. Sabrı yoktu. Üç gündür tek başına acı çekiyordu bu yatakta ve şimdi ona gönderilen bu melek feromonları ve güzelliğiyle en uç noktada davetkar geliyordu. Kokusu cenneti andırıyordu. Gözlerini kapatıp her soluduğunda ayakları bulutlara değiyordu. Serindi, kendisi cayır cayır yanarken onun teni kana kana içmesi gereken suydu. Onu bu cehennemden çıkartmak, ateşini kendine almak ister gibi dolanmıştı kolları çıplak, esmer omuzlarına.

Kumaşı iki yana açarak ağzını sulandıran vücudu ortaya çıkardı. Beli incecikti, kalçaları avucunun içinde isteyeceği kadar dolgundu. Göğüs uçları dikleşmişti ve onu arzulayan tek yeri göğüs uçları da değildi.

Omega, kollarını kumaştan kurtararak doğruldu ve koyulaşmış gözleriyle çıplaklığını izleyen deltanın boynuna sarıldı. Kalçalarının arası kayganlığı yüzünden her hareket ettiğinde deliğinin dokunulma isteğini daha çok artırıyordu. Bu yüzden inlemesini tutamadı, dişlerini alt dudağına geçirip kısık gözleriyle deltanın gözlerine baktı. Her bakışında biraz daha derinliklerinde kayboluyordu bu gözlerin. Neden yasak olduğunu artık daha iyi anlıyordu. Bu gözlere bakan âşık oluyordu ona. Delta inanılmaz derecede yakışıklıydı ve herkesten daha baskın olan kokusu alfaları bile arzudan kıvrandırabilecek kadar güçlüyken omeganın bu geceden sağlam çıkma şansı yoktu.

Taehyung kendi üzerindeki pijama altından da hızla kurtulduktan sonra dizleri üzerinde, yatağın ortasında otururken zayıf bedeni belinden yakalayıp kucağına çekti tekrar. Ardından çok kısa sürede özleminden delirecek gibi olduğu dudaklarla yeniden birleşti.

"Neredeydin sen bunca zaman?" Bilinçsizce dudaklarına fısıldadığı kelimeler Jeongguk'un beyninde şimşekler çaktırmıştı adeta. Zevkin doruklarına şimdiden çıkmış hissediyordu, birleştiklerinde ne olacağı artık tahmin edebileceğinin ötesindeydi. Deneyimlemeden aklı almayacaktı, belki de öyle bir zevke dayanamayıp kollarında bayılacaktı deltanın.

"Sizi arıyordum deltam." diye cevap verdi şehvet anıyla söylenmiş sözlere. Deltanın tutuşu ve kolları arasında minik, zarif bedeni adeta kaybolmuştu ama yine de üşüyordu. Çünkü vücudundaki kanın çoğu kasıklarına toplanmış, geri kalan kısmı ise delta nereye temas etse onu takip eder olmuştu. Bir türlü durduramıyordu titremesini.

Dudaklarından çenesine gezinen sıcak ve ıslak dudaklar boynuna kaydığında acı çeker gibi inledi. Muhtaçlıktan kafayı yemek üzereydi. Ona doyabileceğine ihtimal vermez olmuştu. Boynunu öperken beynini uyuşturan bu adam onu gökyüzünden de yukarı çıkarmaya çalışıyordu. Yükseklikten korkmazdı normalde ama şimdi korkuyla daha sıkı tutunmuştu.

Birbirlerine sürtünen aletleri omegaya kupkuru olan boğazını acıtacak çığlıklar attırırken bugün, bu odada yaşanan ne varsa kolayca anlaşılacağını, kulaktan kulağa tüm sürü, özellikle omegalar, arasında hemen yayılacağını biliyordu.

Vita, deltaya denk yaratılmıştı. Deltanın feromonları ya da gücü onu hiçbir zaman bayıltacak derecede etkilemezdi, omegaya olanın aksine. Bu yüzden şimdiye kadar hiç böyle çığlıklar atarken duymamışlardı onları. Vitanın feromonları çok güçlü ve baştan çıkarıcı olduğu için deltaya daha çok zevk verirdi, bu kaçınılmaz bir gerçekti. Ama Taehyung yaşattığı zevkle kollarında kuş gibi titreyip duran, çığlıklar kaçan dudaklarını kapatmaya fırsat bulamayan bu omeganın karşısında kendisini hiç olmadığı kadar güçlü ve baştan çıkarıcı hissetmişti. Egosunu okşamıştı bu durum. Ayrıca kasıklarında inanılmaz sancılara yol açmıştı. Güçlü olmasa bile şimdi bu çiçek esansı gibi kokan feromonlar ona nedense daha çekici geliyordu.

"Dayanabilecek misin?" diye sordu şimdiden bilincini kaybedecek gibi duran omegaya. Jeongguk ufaktan sürtünüp durduğu sertliğin onu nefes nefese bırakması yüzünden zorlukla yanıtladı: "Şu dakikadan sonra en büyük korkum size bu mesafeden biraz daha uzak kalmaktır. Bilincimi yitirsem bile ne olur, yalvarırım durmayın."

Taehyung ilkel içgüdülerine yenik düşüp hırlarken onu sertçe, sabaha kadar becermek istediğini dile getirmemek için zor tutmuştu kendisini. Farklılıklar göze batardı her daim. Delta farklı olanı severdi. Dönemin tüm güzellik algılarını yıkan aykırı görünüşlü bu omega da gözüne ilahi derecede güzel geliyordu. Şu dakikadan sonra o da omegaya bu mesafeden daha uzak kaldığı her an eksik hissedeceğini, karanlık bir boşluğa düşeceğini biliyordu.

Avuç içlerinin dokunmak için yandığı kalçaları tutarak sıktı ve ellerini tamamen doldurmasının verdiği haz yüzünden kendine engel olamayıp dişlerini omeganın omzu ve boynu arasındaki bölgeye geçirdi.

Delta tarafından beklenmedik bir anda işaretlenen Jeongguk'un kulakları çınlamış, görüş açısı bulanıklaşmıştı. Kollarından tüm güç çekildiği için omuzlarına daha fazla tutunamaz oldu. Eğer delta onu sarmasa bayılıp kucağından düşeceğine adı gibi emindi.

Yanına yaklaşan herkes bir süre bu işaret sayesinde deltanın feromonlarını üzerinde alacak, birlikte olduklarını anlayacaktı. Sahiplenilmişti onu. Mühür gibi değildi belki ama çevresindeki alfalara geri adım attırmaya yeterdi. Ona yaklaşmaya cesaret edemezdi kimse çünkü o delta tarafından sahiplenilmişti. Bu düşünceyle dudaklarında mayhoş bir gülümseme oldu.

Taehyung ufakça kıvrılan, doğal pembe rengine dönmüş dudaklara bakarken "İyi misin?" diye sormuştu. Omega, onu rahatlatmak amacıyla omurgasında gezinen parmakların mayıştırmasına inat başını dik tutmaya çalışırken "Beni işaretlediniz." dedi sayıklar gibi. Deltanın bunu bilinçli olarak yapıp yapmadığından emin olamıyordu, aldığı cevaba kadar: "Bu bedene benden sonra bir alfanın dokunmasına izin vermem."

"Sizden başkasının bana dokunmasına asla izin vermezdim zaten. Yalnız, aynı şeyi sizden isteyemeyecek olmak beni kahrediyor." Yüzünü ele geçiren kederli ifade ve söyledikleri deltanın onu iyice kendine saklamak istemesine neden oluyordu. Her bir kelimesini seçerek konuşuyordu Jeongguk, asla saygısızlık etmiyordu. Ama bu kelimeler içeride kurduna emirler yağdırıyor, hazır ola geçiriyordu onu. Büyü yapıyordu sanki. Daha yeni tanıdığı bu omega için bir bakışıyla dünyayı tersine döndürmeye hazırdı.

"Senden başka omega olmasın mı istiyorsun? Öyleyse şimdi beni, hiçbirinin senin yerini alamayacağına ikna etmelisin. Farklı olduğunu kanıtla bana." Laftaydı bu söyledikleri, onun farklı olduğunu zaten görebiliyordu. Arsız, inatçı ve bir o kadar da güzeldi Jeongguk. Aklını ve tüm gerçeklerini almıştı ondan. Başka bir omegayla birlikte olmayı bu yüzdendir ki düşünmemişti bile.

Omega her ne kadar tüm gücünün çekildiğini hissetse de inadından vazgeçmeyerek kendini zorladı, doğrulup Delta'nın dudaklarına kapandı. Tırnaklarını, bir kez daha oradan kopmak istemiyormuşçasına omuzlarına geçirdi. Bu esnada bir eliyle de Taehyung'un büyük, oldukça büyük sertliğini kavradı.

Karışan zevk sıvılarıyla ıslanmış damarlı penisin kadifemsi yüzeyini zorlanmadan boydan boya okşarken deltadan memnun mırıltılar almayı başarmıştı. Delta zevk aldıkça feromonları da eşini memnun etme içgüdüsüyle artıyor, gerçek eşi olmayan omegaya ise tam tersi etki yaratıyordu. Jeongguk daha fazla zevke gelemezdi, aleti çatlayacak gibi hissediyordu ve onu sarıp sarmalayan bu feromonlar canını yakıyordu artık.

Yine de ne olursa olsun pes etmeye niyeti yoktu. Belini biraz kaldırıp deltanın aletini sırılsıklam olmuş girişine sürttü. Karnı kasıldı, nefesi kesildi az sonra olacakların hayaliyle bile. Buraya geldiğinden beri onu arzulayan deliği sabırsızlıkla kasılıyordu şimdi. Tamamını alabileceğinden emin bile değildi oysa.

Delta, omeganın yanağını okşarken kontrolü ele alabileceği halde tek bir hamle yapmadan bekliyordu. Dudaklarını ayırdı ve birbirine karışan salyalarının aralarında kurduğu saydam köprüye baktı. Emilip ısırılmaktan şişmişti geldiğinde küçücük olan dudaklar. Siyah saç tutamları terden birbirine yapışmış, karışıp dalga dalga olmuştu. Deli gibi, soğuk soğuk terliyordu omega. Pürüzsüz bedeni parıl parıl parlıyordu artık loş ışıkta.

"Hadi güzel meleğim, göğe çıkart beni, sanki tek evim orasıymış gibi duvarlarınla sar."

unstoppable desiresHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin