Salonda, onlar için özel olarak hazırlanmış yer masasında delta tarafından beslenirken halinden son derece memnundu omega. Yemek salonunda kurulan sofraları aratmayacak kadar çeşit çeşit yemek baktıkça iştahını açarken oturabileceği en rahat yerde, deltanın kucağındaydı ve birkaç dakika önce Jimin'le tekrar gönderdikleri Naeun'a dönüşüvermişti. Kolları deltanın boynunda sarılı duruyor, dudakları yalnızca o ağzına yemek götürdüğünde aralanıyordu.
Taehyung'un bedeni sıcacıktı. Hatta ateş gibi yanıyor demek abartı olmazdı. Jeongguk bu sıcağı vücutları yapışık denecek kadar yakın olduğu için gömleğin üzerinden bile hissediyordu. Aynı zamanda açıktaki bacakları da arada deltanın çıplak üst bedenine sürtünüyordu. Tamamen ısınmış ve güvendeydi.
Kendisine boncuk boncuk bakan yeşil gözlerin sahibindeki yeni keşfettiği bu sevimliliğe daha fazla dayanamayan Taehyung dişlerini sıkıp hırçın bir tavırla yüzüne öpücükler kondurmaya başladığında omega kıkırdadı. Ellerini deltanın yanaklarına yerleştirerek durdurmaya çalıştı onu. Çünkü yüzüne değen dudaklar yetmezmiş gibi bir de batıp duran sakal uçları huylanmasına neden olmuştu.
"Taehyung dur..." diye yakındı gülmeye devam ederken. Ama delta onu dinlememiş, yüzündeki elleri tutup indirerek tek hamlede omeganın kollarını arkasında bağlamıştı. Güçlü tutuşun esiri olan Jeongguk yüzünden kayıp kulağına yönelen öpücüklerle gülmeyi kesip alt dudağını ısırdı.
Omeganın çokça etilendiğini bildiği bu noktada, kulağının arkasında yavaşça dilini gezdirdi esmer olan. Karşılığında da zayıf, titrek bir inleme almıştı. Yeşil gözlüsü kolları arasında hareket bile edemediği için çaresizce teslim oluyordu.
Biraz daha o noktada oyalandı, yaladı, ısırdı, dudakları arasına alıp hafifçe emdi ve her bir adımda omeganın gittikçe sabırsızlanan kalçasının sertliği üzerinde sürtünmelerini keyifle kabul etti. Daha önce hiçbir kızgınlığında bu kadar doyumsuz ve istekli olduğunu hatırlamıyordu. Uyanalı henüz bir saat ya olmuş ya olmamıştı. Ne kendisine ne de omegaya dinlenme fırsatı tanımıyordu. Çünkü o kadar güzeldi ki, her saniye tatmak istiyordu bu hissi.
"Taehyung..." diye fısıldayan omega zaten sıcak olan bedenini iyice aleve verirken boştaki elini açıktaki süt beyazı bacakta gezdirerek yavaşça gömleğinin altına girdi. Yumuşacıktı teni, o kadar yumuşaktı ki bir pamuğu okşuyormuş gibi hissediyordu. Bu kadar narin bir bedenin arkasında kendisiyle sabaha kadar sevişebilecek kadar güçlü bir iradenin yatması Taehyung'u dumura uğratıyordu. Birden içinde patlayan duygularla yüzünü nefes alamayacak kadar omeganın boynuna gömüp bastırdı ve kaybetme korkusuyla sıkı sıkı sarıldı ona.
"Nereden çıktın karşıma." dedi isyankar bir tonda. Gelmiş, hayatına zorla dahil olmuş ve şimdi de delta için vazgeçilmez biri haline dönüşmüştü. Yapmaması gereken ne kadar şey, kendisini buna ikna etmek için harcadığı ne kadar zaman varsa hepsi bir hiçti artık, artık mantığını kullanamıyordu delta ve hislerinin altında ezilen mantığı yalnız kaldığı her saniye ona acı çektiriyordu. Bu yüzdendir ki yalnızlıktan kaçınır olmuştu. Omega yanında olduğu sürece düşünmeye zamanı kalmıyordu, aklı tamamen onunla doluyordu.
"Deltam..." Jeongguk'un muhtaç sızlanışı dalıp gittiği yerden saniyeler içinde çekip almıştı Taehyung'u. Omeganın arkasında bağladığı bilekleri serbest bıraktı ve belinden tutarak yan oturan bedeni kucağına, yüz yüze gelebilecekleri şekilde yerleştirdi. Ardından iştahla dudaklarına kapandı.
Delta kendisini yönetiyor sanırken tek lafıyla deltayı yönetiyor olmak keyiflendirmişti omegayı. Ateşli öpücüğe tüm tutkusuyla karşılık verirken sonunda serbest kalan kollarını geniş, esmer omuzlara dolamıştı. Alt bedeni arzuyla titriyordu.
Kucağındaki bedene rağmen hiç zorlanmadan tek hamlede ayağa kalkan delta tüm geceyi geçirdikleri yere, yatak odasına yöneldi tekrardan. Bir yandan da içindeki asla bitmek bilmeyen isteğe hayret etti. Normalde tüm gece devam ettikten sonra sabahına işleriyle ilgilenebilecek kadar kendine gelmiş olurdu. Ama ilk kez günlerce odasından çıkmamanın hayalini kuruyordu. Çünkü bunu günlerce, durmadan sürdürebileceğine emindi.
❖
Jimin'in görevi suçlu kovalamaktan bebek bakmaya evrilmişti birdenbire. Ve bunun kötü bir görev olduğunu da iddia edemezdi çünkü küçük yeğeniyle vakit geçirmek, onunla annesi gibi ilgilenmek hoşuna gitmişti.
Beşikte yavaş hareketlerle sallayarak minik bebeği uyuturken arkasından ne ara bu kadar yaklaştığını bilmediği alfanın nefesi boynuna vurunca irkilerek geriye döndü. İlk defa deltaya yakalanma korkusu olmadan bu kadar uzun süre kapalı kapılar ardında baş başa kalıyordu Yoongi'yle. Gözlerindeki her zamankinden farklı yanan ateşi de görebiliyordu.
"Ben de sevdiğim omegadan bir bebeğim olsun istiyorum." dedi alfa kısık sesle. Neredeyse fısıldayacak kadar sessiz konuşmasının nedeni Naeun değildi, delta yan dairedeydi ve meşgul olduğunu çıkan gürültüden belli de etse onları duyabilirdi, sonuçta kulakları çok keskindi.
"Ona benzesin, sarı sarı saçları ve masmavi gözleri olsun..." Jimin birden sıcak bastığını hissetti. Bakışlarını elinden geldiğince kaçırdı. Bu esnada Jeongguk'un çığlıkları ona hiç yardımcı olmuyordu.
"Naeun burda uyuyamayacak gibi, en iyisi Seoho'nun odasına götüreyim." derken kundağa sarılı bebeği kucağına almıştı bile. Alfa da peşinden geliyordu. Onu görmezden gelmeyi sürdürerek Jeongguk'un dairesinden çıktı, merdivenlere yöneldi.
"Süt annenin şimdiye gelmesi gerekiyordu, nerede kaldı ki acaba?" Kendi kendine konuşarak zihnini farklı şeylerle meşgul etmeye çalışsa da aklına dolan ahlaksız manzaraların başrolü alfa yanında olduğu sürece başarısız olacaktı.
"Güvenebileceğimiz biri olduğuna eminsin değil mi? Jeongguk'tan sonra bir de Naeun'a zarar vermeyi denemesinler." Jimin kollarındaki ufacık bebeğe sevgiyle baktı. Jeongguk'a karşı her ne kadar duygu beslemese de Naeun'ı gerçekten seviyordu. Delta'nın çocuğuydu çünkü, aynı zamanda bebekti. Sürüdeki kimsenin ona, Jeongguk'a yaptıkları gibi kin gütmeyeceğini biliyordu.
"Buna cesaret edemezler. Her adımlarını izliyorum, her şeyi kontrol ediyorum, bana güvenebilirsin. Naeun'ın başına bir şey gelmesine asla izin vermem." Yüce Omega sıfatının hakkını sonuna kadar verecek bir kendinden eminlikle konuşmuştu ve bu durum Yoongi'nin istemsizce daha da yükselmesine neden olmuştu. Odada şakayla karışık dile getirdiği bebek yapma mevzusu gitgide aklına yatmaya başlıyordu.
"Hansol'un seninle konuşması gereken bir konu varmış. Sanırım şu alfayla ilgili." dedi Yoongi konuyu değiştirmek adına. Aslında zaten en başında Yüce Omega'nın yanına geliş amacı da iş konuşmaktı, her ne kadar onu görünce aklından çıkmış da olsa...
Deltadan sır saklamak çok zordu. Koşuşturduğu bir ton konu yokmuş gibi bir de bu alfa çıkmıştı başına Jimin'in. Tedavisi sürerken köşkten uzağa gönderdiği alfanın yanına birkaç kişi görevlendirmişti. Güvendiği alfaların başını çeken Hansol da bunlardan biriydi. Onun kendisine ve çevresine zarar vermesini engellemeye çalışıyorlardı çünkü alfa diplomatik açıdan onlar için önemliydi. İyileşmek zorundaydı, tabi aşkın bir çaresi varsa.
Şöyle bir düşününce Jimin de zamanında kalbini büsbütün ele geçiren bu aşktan kurtulmayı denemişti ama işin sonunda yine kendisini Yoongi'nin yanında bulmuştu. Karşı koyulamıyordu, vazgeçilemiyordu bazen. O alfanın ise Jeongguk'tan bir şekilde tamamen kurtulması gerekiyordu yoksa sonu ölümle bitecekti.
"Naeun'ı yatırıp beraber gideriz." Sessizliğin gereğinden uzun sürmesi Yoongi'yi endişelendirse de omeganın cevabı tatmin olmasına yetmişti. Konuya o da dahil olsaydı Hansol kendisine çoktan anlatırdı ama değildi, bu yüzden Jimin'e anlatmak istemişti. Sarışın olan ise beraber gideceklerini söylüyordu. Bu ufacık ayrıntıyla bile çocuksu bir heyecan sarmıştı Yoongi'nin içini. Her geçen gün daha çok kapılıyordu Yüce Omega'ya. Ondan henüz net bir cevap alamamış olsa bile...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
unstoppable desires
Fanfiction[taekook] Yüzyılın Deltası Kim Taehyung'un gözlerine bakmak vitası dışındakilere yasaktı. Çünkü o gözlere bir kere bakan ona aşık olmaktan kaçamazdı.