Öğlene doğru Jeongguk, gözlerini bir karmaşaya aralamıştı. Üzerinden kalkan sıcak ağırlığın eksikliğiyle uyandığında ve huzursuz hissettiğinde zaten anlaması gerekirdi, bugün pek de dün gibi ilerlemeyecekti.
"Vitanın durumu kötüymüş, bu sabah yemeğini yedirmek için yanına giden beta uyandıramamış onu."
"Ne demek durumu kötüymüş? Hekimler kontrol etsin, hemen! Ona bir şey olursa hepsini sorumlu tutarım!" Delta ve tanımadığı alfa arasında geçen bir diyaloğa şahit olduğunda, çürüklerle dolu bedeninin acısıyla yüzünü buruşturarak zar zor doğruldu. Üstünde tonlarca yük varmış gibi zor olmuştu kendini kaldırması. Kalçası keskin bir sızıyla kasılıp çok canını yakıyordu. Buna rağmen odanın aralık kapısından görünen Deltaya baktı.
Altında sadece dün gece çıkardığı pijaması olan Taehyung'un çıplak üst bedeni Jeongguk'un ağzını sulandırmıştı. Dün geceden sonra harabeye dönmüşken bile yine bir bakışta onu arzuluyordu. Kendine hayret etti.
"Hekimler zaten yanında Taehyung. Ellerinden geleni yapıyorlar. Sen ne durumdasın? Namjoon, Jimin'in dün gece odana bir omega gönderilmesini emrettiğini söyledi. Kızgınlığın bitti mi yoksa başka bir tane göndermelerini söyleyeyim mi? Sahi, omega ne durumda?" Jeongguk da tanımadığı alfanın bu sözleri karşısında tıpkı Taehyung gibi kaşlarını çattı. Ondan başka omega gelmeyecekti bu odaya, yalnızca o deltanın omegası olabilirdi.
"Saçmalama Seokjin! Jimin'in böyle bir şey yaptığına inanmamı mı bekliyorsun? Bir eşim olduğunu bile bile, kızgınlıktayken nasıl tanımadığım bir omeganın odama girmesine izin verirsiniz? Bu durumu nasıl açıklayacağım ben Jisun'a? O orada acı çekerken ben burada gönül eğlendiriyormuş gibi oldum! Üstelik durumunun kötüleşmesinin nedeni belki de benim!"
Dün gece dudaklarına fısıldadığı, hayal gibi gelen sözlerin ardından gerçekleri duymak Jeongguk'un gözlerinin dolmasına neden olmuştu. Ne yani, hepsi kızgınlıkta olduğu için miydi? Şehvetin getirisiyle yalan mı söylemişti ona? Bir tanesinde bile mi dürüst değildi? Bakışlarını kaçırıp deltanın feromonlarıyla kaplı yatağa yavaşça geri bıraktı bedenini. Ardından, başı yastığa değince gözlerinden akmak üzere olan yaşı elinin tersiyle sildi.
Buraya savaşmak için gelmişti, hemen kazanamayacağının zaten farkındaydı. Hiçbir savaş tek gecede kazanılmazdı. Şimdilik umut tohumları ekilmişti, belki de bu tohumlar rahminde yeşerecek ve onu deltanın vazgeçilmezi yapacaktı. Vitayı geçmeden önce vita kadar değerli olsa yeterdi onun gözünde. Sonrası çok kolaydı, bunca engele rağmen dün gece zafere ulaştıysa vita ile kendi arasında bir seçim yapılacağı zaman kendini öne çıkarması çocuk oyuncağı olacaktı onun için.
"Umarım ölür." diye beddua etmekten alamadı kendini yine de birden içinde biriken öfke ve kırılmışlıkla.
"Uyanık olduğunu biliyorum." Az öncekinin aksine yakınından gelen sesin kendisiyle konuştuğunu anlaması uzun sürmemişti. Gözlerinin kızarmamış olmasını umarak yalnızca başını çevirdi ve kapının önünde, kollarını göğsünde bağlamış bekleyen deltaya baktı.
"Konuşmamız gerek." Otoriter sesi ve sesiyle eşdeğer cümleleri istemese de kalkıp onu dinlediğini belli etmeye zorlamıştı omegayı.
"Dün gece yaşananlara çok bir anlam yüklememeni öneririm, kimseye de bahsetme. Yüce Vita iyileştiğinde bunlar kulağına gidecek olursa seni yaşatmaz. Bir daha açılmamak üzere kapatalım bu konuyu." Meydan okur gibi, inatla deltanın gözlerinin içine baktı. Bu yasağı dün gece çiğnemişti ve şu anda da devam ediyordu. Delta farkında bile değildi Jeongguk'un çoktan sınırı geçtiğinin. Bu güvenebileceği bir dal olmuştu ona. Bu yüzden çok zıtlaşmaktan kaçındı, onu kendinden tamamen uzaklaştırmamalıydı ne de olsa.
"Size yardım etmek için geldim deltam, kızgınlığınızı bir an önce atlatıp sürümüzün başına geçmeniz gerekiyordu. Yüce Vita sizin eşiniz olduğu kadar bu sürünün bir diğer lideri. Eminim sizin bu acıdan kurtulup bir an önce görevinizin başına geçme isteğinizi de anlayışla karşılayacaktır." Dün gece yüzünden ağrıyan ses tellerini zorlayıp uzun bir cevap vermesi her ne kadar canını yakmış olsa da duruşunu bozmadı. "Lakin, belki hatırlamıyorsunuzdur diye söylüyorum, beni işaretlediğiniz için kokunuz üzerimde esir kaldı. Bu halde nereye gitsem hakikati anlayacaklar. Biliyorum, bu mevzu bir tek beni ilgilendiriyor ama sizden işaret gidene kadar bana geçici bir yer ayarlamanızı rica edebilir miyim? Beni kimse bu halde görmesin, kimse üstümdeki kokunuzu almasın istiyorum."
Sona doğru fark ettirmeden cilve eklediği konuşması Taehyung'un aklını bulandırmaya yetmişti. Delta bakışlarını dün gece tükettiği omeganın yorganla gizlediği bedeninin açıkta kalan omuz kısmında ve boynuna yakın bıraktığı işarette gezdirirken zorla bir nefes çekti ciğerlerine. Kızgınlığı bahane ederek hatalarından kaçması çok aşağılık hissettiriyordu ona, kurdu bu durumdan rahatsızdı.
"Yandaki boş daireyi hazırlamalarını söyleyeceğim. Bu sırada sen de duş alıp senin için göndereceğim kıyafetleri giy, o zamana kadar hazır olur."
Jeongguk "Teşekkür ederim." dedi ve yorganın altından çıktı. Çıplak bedeni gözler önündeydi şimdi. Uzanıp, dün gece yere attığı sabahlığı alırken özellikle belini kıvırdı ve deltaya sergiledi kalçalarını. Taehyung gözlerinin gereğinden fazla takılı kaldığını fark ettiği anda bakışlarını kaçırarak hatasından kurtulmaya çalıştı. Yanından geçip banyoya doğru giden omeganın arkasından seslendi: "Kirli sepetine atabilirsin elindekini. Dolapta temiz havlu var."
Jeongguk dönüp yatak odasının kapısında beklemeye devam eden deltaya baktı ve "Tamam, tekrardan teşekkürler." diye onayladı onu.
"Teşekkür etmene gerek yok." Teşekkür etmesi gereken benim, dememek için zor tutmuştu kendini. Hatalıydı evet ama omega buna bir anlam yüklemediğini ima etmişti zaten ve duygusal bir aldatma olmadığı yalanına kendini inandırmasını sağlamış, vicdanını bir an olsun rahatlatmıştı. Asıl konuya gelince ise, o bir omegaydı ve onca güç ve feromonu üzerinde kullanmasına rağmen sonuna kadar dayanmıştı. Kalçalarını önüne serdiği an gördüğü kan lekeleri yetmişti onu ne kadar zorladığını anlaması için. Buna rağmen vazgeçmemişti ve ertesi gün ayağa kalkacağı kadar tatmin etmişti kendisini.
Gözlerinde takılı kaldığını fark etmediği omega banyo kapısını kapatıp aralarındaki bakışmayı kestiğinde kendine geldi. Üzerine hızlıca bir şeyler geçirdi ve kendisini dairesinden dışarı attı. Henüz o da temizlenecek fırsat bulamamıştı ama problem değildi, omeganın sorununu hallettikten sonra duş alabilirdi.
Ayarladığı sıcak suyun altına giren Jeongguk ağrıyan tüm kaslarının biraz gevşediğini hissedebiliyordu. Uyku her ne kadar dinlenmesinde yardımcı olsa da enerjisini toplaması biraz daha zaman alacaktı.
Elini işaretine çıkardı ve diş izlerinin olduğu bölgeyi okşadı. Dün geceyi hatırlatan küçük bir izdi bu. Daha kalıcısının da bırakılmış olmasını umuyordu, kendisini yükseltecek olanın. Liderin ailesine ait katta ona bir daire ayarlanacaktı. Ama geçici olmayacaktı bu. Bir kere o daireye yerleştikten sonra tekrar yarım düzine omegayla paylaştığı odaya dönmek gibi bir niyeti yoktu. Çıktığı yerden geri aşağı inmezdi Jeongguk, yer değiştirecekse bu yer hiç şüphesiz daha yükseği olurdu. O daireden çıktığı gün, Taehyung'un dairesine yerleştiği gün olacaktı.
Bedenini kokusuz sabunla temizlerken kalçalarının gereğinden fazla ağrıdığını hissetmişti. Kaşlarını çattı ve yüzünü buruşturdu. Yara olduğunu var saydığı deliğini dikkatlice, sıcak suyla temizledikten sonra duşunu aceleyle bitirdi ve Taehyung'un tarif ettiği havlulardan birini alıp bedenine sardı. Aç ve yorgunken sıcak suyun altında uzun süre kalamayacağını biliyordu, fenalaşmak istemediği için hızlı bir duş almıştı.
Banyo aynasının karşısına geçip buğusunu sildikten sonra yüzünü kontrol etti. Gözleri şişmişti. Onun dışında güzel görünüyordu. Kısa saçlarının nemini baş havlusuyla alırken banyo kapısını açtı. Dışarı adım atmak üzereyken ise elinde tuttuğu, başkasıyla göndereceğini söylediği, kıyafetlerle karşısında dikilen deltayla göz göze gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
unstoppable desires
Fanfic[taekook] Yüzyılın Deltası Kim Taehyung'un gözlerine bakmak vitası dışındakilere yasaktı. Çünkü o gözlere bir kere bakan ona aşık olmaktan kaçamazdı.