"Sana bakıcı mı ayarlayacaklar acaba." Odasını boydan boya adımlamayı sürdürürken düşünceli sesiyle dile getirdiği tahmini yatağın ortasında ellerini ve ayaklarını hareket ettiren bebeğin gülümsemesine neden oldu. Ama güldüğü şey annesinin onunla konuşuyor olmasıydı, yürüttüğü tahmin değil.
"Yoksa beni buradan götürmesi için mi birini tutacaklar?" Elinin birini ağzına kapatarak şaşkınlığını gizlemeye çalışırken yeşil gözleri kocaman olmuştu. "Sana bakması için birini bulup beni gönderecekler mi?"
Etrafında bir şeyler görür gibi havayı izleyen kızının yanına düşünmekten kaynaklı çöken yorgunlukla attı bedenini. Ardından yeni hizmetlileri tarafından düzlenmiş yatağa bacakları dışarıda kalacak şekilde uzandı. Başı Naeun'ınkine değecek kadar yakın olmaları küçük bebeğin merakla ona dönmesine neden olmuştu, böylece göz göze gelmişlerdi.
İki gün geçmişti, ne gelen vardı ne giden. O sabah konuşulan konu hâlâ Jeongguk için bir gizemdi ve çözemediği her dakika daha çok merak ediyordu. "Bizi ayıramazlar değil mi kızım? Seni annenden koparmaya çalışırlarsa hep ağla." dedi ela irisleri izlerken. Ardından derin bir nefes alıp kendini yatıştırmaya çalıştı. O esnada dikkatini bir şey çekti.
Yattığı yerden doğrulup etrafı kokladığında deltanın feromonlarını alabildiğini fark etmiş, dehşete düşmüş gibi Naeun'a bakmıştı. Küçük bebek babası yanında yokken ilk defa bu kadar sakindi, nedeni deltanın feromonlarının her yeri sarması olmalıydı.
"Yoksa..." dedi yeni hatırladığı ihtimalle. "Yoksa delta kızgınlığa mı giriyor?"
Her şey altı ay önceki gibiydi. O zaman da tüm köşk deltanın feromonlarıyla kaplanmış, omega hariç kimseye nefes aldırmamıştı. Jeongguk bu feromonları en yakından deneyimleyip alışan biri olarak elbette diğerleri gibi etkilenmiyordu ama geç anlamasının nedeninin deltanın kızgınlığa yeni yeni giriyor olmasından kaynaklandığını tahmin edebiliyordu.
"Hayır, başka bir omegayı çağırmış olamaz." diye atıldı parçalar yeni yeni kafasında birleşirken. "Benden başkası olmaz, hayır..."
Aynı şeyleri tekrar yaşamak istemiyordu. Bir hiç gibi kullanılıp atılmayı kabullenemezdi. Yeri bu kadar kolay doldurulamamalıydı. O daireye ilk girişinde bir söz vermişti kendisine. Deltanın odasına ve yatağına giren tek omega olacaktı.
"Her kızgınlığında bir başkasını altına alamazsın delta." dedi öfkeyle yumruğunu sıkarken. "Benden başka birinin hayalini bile kuramaman için daha ne yapmam gerek?"
Gururunu yavaş yavaş yitirdiğini hissetmeye o an başlamıştı. Sırf aşkı için kişiliğinden ödün veriyor, belki de onu asla hak etmeyen birinin peşinde koşuyordu. Ama Jeongguk o kişiyi istiyordu ve almasını da bilirdi. Delta'yı öyle bir kör kütük aşık edecekti ki kendine; gözü açıkken baktığı her yerde, kapalıyken de rüyasında onu görecekti. Her bir zerresine zehir gibi işleyecekti sonra da panzehiri olacak, yanında bulunmadığı her an bu yüce kurdu ölüme sürükleyecekti.
Deltaya tamamen güvenmemesi gerektiğini çoktan anlamıştı. İlk zamanlarda yaşadığı aşk budalalığı artık yoktu. Zihni berraktı, düşünceleri bir hançer kadar keskindi. Hâlâ seviyordu, kalbi hâlâ delta için atıyordu ama gardını da indirmiyordu. Zayıf bir anını kolluyordu. O anı yakalar yakalamaz son vuruşu yapacak, gücü parmağında oynatacaktı.
Bebeğini kucakladığı gibi bakıcı betaların yanına götürmek için ayaklanırken aklında çoktan bu gece nasıl deltanın planlarının tek tek suya düşeceği dolanmaya başlamıştı bile.
❖
Sıcak bir banyoyla aklanıp paklanmış, doğum yaptığından beri bir türlü doğru düzgün uyuyamadığı için yüzüne çöken yorgunluğu bakım ürünleriyle kapatmıştı. İhtiyacı olan ya da olabilecek ne varsa onun için alıp getirmeleri ilk defa o an işine yarıyordu. Kendi sürüsünde olsa ulaşamayacağı her şey şimdi bir parmak uzağındaydı ve varlıkla şımartılırken şu an bulunduğu yere ait hissettiğini bir kez daha fark etmişti. Önceki hayatı silik anılardan ibaretti, deltanın sürüsü ise yaşamak ve savaşmak için bir neden vermişti ona.
Hazırlanırken çoktan akşamı getirdiğini camdan dışarı bakmasa fark edemeyecekti. Siyah sabahlığı ceket gibi üzerine aldı ve son kez, hazır olup olmadığını kontrol etmek için boy aynasının karşısına geçti. Doğumdan sonra çok hızlı kilo kaybetmiş, neredeyse önceki kilosuna düşmüştü. Onun dışında saatlerce ağda yapmakla uğraştığı vücudu pürüzsüz ve ağız sulandırıcı görünüyordu. Bu defa makyaj yapmamış, yapay kokmamak için parfümlerden uzak durmuştu. Şimdilik onlara ihtiyacı yoktu, feromonlarının kızgınlıktaki delta için afrodizyak etkisi göstereceğine emindi.
Sabahlığın kuşağını sıkı sıkı bağladığı gibi odasındaki mumları tek tek söndürüp dairesinden çıktı. Geç kalmak istemiyordu. Deltanın odasına çekildiğini artan feromonlardan ve seslerden anlamıştı. Kesin yatağına kurulmuş o omegayı bekliyordu şimdi. Sinirle güldü bu düşünceye.
Dışarı adım atar atmaz katta nöbet tutan alfayla karşı karşıya gelmiş, bakışlarını kaçırıp başını nasıl da öne eğdiğini zevk alarak izlemişti.
"Yüce Delta yalnız mı?" diye sordu geç kalmadığından emin olmak için. Alfa ne söyleyeceğini şaşırdı o an. Karşısındaki omeganın istekleri yerine getirilmediğinde delta sinirleniyordu ama Yüce Omega da ondan daha yüksek bir mevkideydi ve emirleri deltanınkilerle neredeyse eşdeğerdi. Buna güvenerek cevap verdi: "Efendim, Yüce Delta müsait değil. Görüşmek istediğiniz konu her neyse sabah ziyaret etseniz daha uygun olur."
Jeongguk sinirle çıkıştı: "Neyin uygun olup olmayacağını sormadım, şu an yanında biri var mı yok mu?"
"Kendileri bir misafir bekliyor. Önümüzdeki birkaç gece yalnız olmayacak." dedi alfa çekinerek. Duymayı beklediği bu bilgi Jeongguk için sürpriz olmamıştı. Deltanın dairesine doğru yürürken "Söyle o misafire, boşuna gelmesin." diye emir verdi. "Önümüzdeki birkaç gece de yanında ben olacağım."
Alfa deltanın korkusundan bakamadığı omeganın önünü keserken işini kaybetmemek için engel olmaya çalıştı: "Efendim ne yazık ki buna izin veremem." Jeongguk ise aradan sıyrılmayı başardı. "Senden izin alacak değilim."
Tekrar durdurulmamak için hızla koştuğu dairenin kapısını açıp içeri girerken dışarıdaki gürültüyü umursamamıştı. Kapıyı arkasından kapattı ve telaşla, sırtını yasladığı gibi deltayla göz göze geldi.
"Burada ne işin var?" dedi delta nefes nefese, kararmış bakışlarla. Eli beklemeden belindeki kuşağa gitmiş, çektiği gibi sabahlığın açılmasını ve sıyrılıp omuzlarından düşmesini sağlamıştı. Siyah kumaş omeganın yaptığı kurla yeri boylarken yüz ifadesi çıplak bedeni kadar baştan çıkarıcıydı. Delta ne bu ifadeye, ne baştan aşağı süzdüğü bu bedene karşı koyabilecek kadar güçlü değildi.
"Jeongguk git." Boğazından zorlanarak çıkan hırıltılı nefese karışmış iki kelimenin aksine bakışları gitmemesi için yalvarıyordu adeta.
"Gitmek istemiyorum." diyerek başını iki yana salladı omega. Tıpkı o günkü gibiydi. Kulakları uğulduyor, beyni bu sarhoş edici feromonların etkisiyle zonkluyordu. Gözleri istemsizce yaşarmış, sesi fısıltı gibi dökülmüştü dudaklarından. Üstelik bu durumda deltanın karşısında çırılçıplak olmak da hiç iyi gelmemiş, kasıkları çoktan sancılanmaya başlamıştı.
"Daha yeni doğum yaptın, olmaz." Mantıklı davranmak adına kendi içinde verdiği savaşı kaybediyor olsa da direndi. Omegaya yaklaşıp dirseklerini başının iki yanında kapıya yasladı. "Nazik olamam. Şansın varken git. Dairene git ve kapını kilitle."
Jeongguk deltaya iyiden iyiye yaklaştı ve kolunun birini çıplak, esmer omuzlara doladı. Eli de keskin hatlara sahip çeneyi bulmuş, gözlerini kapatarak nefsini susturmaya çalışan adamın dudaklarına yumuşak bi öpücük kondurmuştu. Sarhoş olmuş gibi dönüyordu her şey ama umrunda değildi. Bu şehveti seviyordu.
"Nazik olmanı istemiyorum. Bana zarar gelmesinden korkma." Taehyung daha fazla aklına sahip çıkamayacağını fark ettiği anda dizginleri bırakmış, kontrolü kurdunun almasına izin vermişti. Omegayı kollarının arasında sıkı sıkı sardığı gibi kapıyla arasında sıkıştırdı, ardından bir elini bacağının altına götürüp zorlanmadan, tek hamlede kucağına aldı. Yüzleri şimdi eşit seviyedeydi ve nefesleri doğrudan pembe dudaklara çarpıyordu.
"Seni uyardım. Şansını kaybettin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
unstoppable desires
Fanfiction[taekook] Yüzyılın Deltası Kim Taehyung'un gözlerine bakmak vitası dışındakilere yasaktı. Çünkü o gözlere bir kere bakan ona aşık olmaktan kaçamazdı.