𝙲𝙷𝙰𝙿𝚃𝙴𝚁 2

2.6K 167 3
                                    

"Hayır! Kovamazsınız beni!" Yaka paça köyün dışına sürüklenen omega göz yaşları içinde kalmasına rağmen hâlâ alfalara kafa tutuyor, kolundaki güçten kurtulmak için kendini geri çekmeye çalışıyordu. Ama onu sınıra kadar getiren alfa o kadar güçlüydü ki biraz bile olsun etkilenmemişti. Küçük bir çocuk taşır gibi çekip dışarı atmıştı zayıf bedeni.

"Hayır dedim! Anne! Baba!" Elini uzatarak arkasından göz yaşı döken ailesine doğru koşmaya çalıştı ama alfanın belinden tutarak onu geri itmesiyle ulaşamamıştı onlara.

Annesi babasına sarılmış, bu acı sahneyi onun omzunda ağlayarak izliyordu. Ellerinden hiçbir şey gelmiyordu. Onu birçok kez ikna etmeye çalışmış, bu dik başlılığından kurtulması gerektiğini söylemişlerdi ama omega her zaman burnunun dikine gitmişti.

"Eşlenip çocuk yapmayacaksan bu sürüde ne işin var omega?" dedi dişlerinin arasından kırmızı gözlü alfa.

Jeongguk ayağını sertçe yere vurarak "O kokuşmuş liderinize eş olacağıma ölürüm daha iyi!" diye bağırmıştı. Kalabalıktan ayıplar nidalar yükselmeye başladı. Herkes karşı çıkarak o yanlış yapmış gibi davranıyordu. Sevmediği birini eş olarak istememenin neresi yanlıştı ki?

"Liderimiz hakkında düzgün konuş!" Alfanın eli kendisine tokat atmak için kalktığında başı kollarının arasına gizlenmiş, tüm vücudu korkuyla titremişti. Nefret ediyordu alfalardan. Her zaman en büyük kendileriymiş gibi davranıyorlardı. Oysa hepsi günün sonunda bir omegaya olan muhtaçlıklarından kuduruyorlardı.

"Senin o elini kırarım." Kollarının arasından baktığında gördüğü manzarayla tekrar gözleri doldu. Ablası alfanın havadaki elinin bileğini yakalamış, sertçe sıkarak canını yakıyordu.

"Duymuyor musun söylediklerini?" dedi alfa dişlerini çıkararak. Bunun üzerine geriye doğru itilmiş ve uzaklaştırılmıştı kadın tarafından.

"Sana ne? Sana mı söyledi?" diye bağırdı. Ardından sürüye döndü. "Ne bakıyorsunuz? Dağılın! Ayı oynamıyor burada!"

Jeongguk beklemeden beline sarıldı ablasının. Göz yaşlarının, kadının tişörtünü ıslatmasına izin verirken "Beni göndermelerine izin verme." diye ağlıyordu.

"Jeongguk bunun için bir şey yapamam. Tüm sürüyü karşına aldın, hepsi senden nefret ediyor." Alt tarafı liderin evlilik teklifini reddetmişti. Tanımadığı, babası yaşındaki bir herifin koynuna girmek ve bilmem kaçıncı çocuğunu taşımak istemiyordu.

"Al bunu." Ablasının kimseye çaktırmada eline tutuşturduğu kâğıdı avucu arasında sıkı sıkı tutarken sorar gözlerle bakmıştı alfaya.

"Bu kâğıtta tarif ettiğim yere git. Bir yol haritası çizdim senin için. Biraz uzak ama başaracağına eminim. Orada Alfa Yoongi'yi bul, kardeşim olduğunu söylersen sana her konuda yardım edecektir. Dikkatli ol sürüsüz gezen kurtlara karşı."

Jeongguk hıçkırıklara boğuldu. Geri dönüşü olmadığını o an anlamıştı, ablası bile gitmesini söylüyordu. Ailesi yanına yaklaşmıyordu bile o pislik liderin korkusundan.

Anıldığını hissetmiş gibi gelen bunakla herkes sessizleştiğinde ıslak gözlerini ablasından çekip ona çevirdi. Adam onun sürüden ayrı hayatta kalamayacağına çok emin görünüyordu. Gururu omegayı herkesin önünde öldürmesini söylüyordu ama sürünün sadakatini zedelemek istememiş, böyle bir yol izleme kararı almıştı. Yine ölecekti ona göre omega. Ama bu defa kimse görmeyecek, duysa da hak ettiğini bulmuş deyip geçecekti.

Jeongguk kaşlarını çatarken duruşunu dikleştirdi. Birkaç adım uzağındaydı alfa. Ellerini arkasında bağlamış, sanki bütün bu olanlar onun başının altından çıkmamış gibi bakıyordu.

unstoppable desiresHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin