𝙲𝙷𝙰𝙿𝚃𝙴𝚁 12

1.9K 138 1
                                    

Delta, karşısındaki omeganın boynundan akan su damlalarına bakışları kaydığı anda kendine gelmek için gözlerini kapattı ve fark ettirmemeye çalışarak derin bir nefes alıp kıyafetleri omeganın eline tutuşturdu.

"Daireyi hazırlıyorlar. Odamda giyinebilirsin." Jeongguk başını sallayarak onayladı deltayı. Ardından odaya gidip kapıyı bilerek aralık bıraktı. Belli mi olurdu, belki delta giyinirken onu izlemek isterdi ve bunu kendine itiraf etmekte zorlanacağı için gizli gizli yapardı.

Elindeki kıyafetleri dağınık halde duran yatağa koyduktan sonra saçlarını biraz daha kurulamış, havluyu da onların yanına bırakmıştı. Sonrasında bedenine sardığı havlunun ucunu sıkıştırdığı kenardan kurtarıp üzerinden düşmesini sağladı.

Kendisini gizlice izlemesine ihtimal biçtiği delta odaya sormadan girince şaşırmadığını söylese yalan olurdu. Çıplaklığını gizlemek için yerdeki havluya davrandığında Taehyung yanına geldi ve ince bileğinden tutarak engel oldu ona. Ardından yatağa oturup elinde olduğunu sonradan fark ettiği bir kutudan parmaklarına aldığı kremle, arkasını ona dönmesini ister gibi kalçalarının iki yanından tuttu, yaklaştırmak için kendine çekti omegayı.

Jeongguk ne yapacağını şaşırmış, Delta'nın kendisini yönlendirmesine ses etmemişti. Belindeki baskıyla kalçasını çıkaracak şekilde öne eğildiğinde kalça yanaklarının kemikli parmaklar tarafında ayrıldığını ve deliğini ortaya çıkardığını hissetmek kasıklarına iyi gelmemişti. Hem de hiç. Özellikle de deliğine temas eden soğuk kremin hemen akabinde kremi yayan sıcak parmakların varlığı dudaklarını ısırmasına neden oldu.

Dün gece kendisini sertçe becermişti, şimdi ise açtığı yaralarla ilgileniyordu. Ama kemikli parmağı her temas ettiğinde, istemsiz olarak kasılan arsız deliği onu içine çekmeye çalışıyordu. Jeongguk bunun karşısında ne yapabilirdi ki? Delta'nın feromonları bile her ne kadar alışmış olsa da hâlâ büyük bir etkiye sahipti üstünde. Bir de üzerine arkasıyla oynuyordu. Düşmemek için avuç içlerini diz kapaklarına dayadı ve inlememek adına tuttu kendisini.

"Merak etme, iyileşir kısa sürede. Şimdi giyinip gidebilirsin." Delta işini bitirdiği gibi gereğinden fazla bile oyalandığı kalçadan bakışlarını çekip krem kutusuyla birlikte odadan çıktı. Kapıyı da kapatmayı unutmadı.

Onun gitmesiyle Jeongguk titreyen dizlerini serbest bırakmış, kendini yerde otururken bulmuştu. Bacaklarının altındaki halının uzun tüylerini, dün gece Delta'nın saçlarını kavradığı gibi kavradı ve birbirine sımsıkı bastırdığı göz kapaklarını araladı.

Bu yaşantı, az önceki olay, dün gece olanlar... Sonsuza kadar kendisinin olmalıydı. Olması için ne gerekiyorsa yapacaktı.

"Gel." Tıklatılan kapıya ithafen seslenen Jimin gelen kişiye bakma ihtiyacı bile hissetmedi. Dün geceki olaydan sonra alfayı konuşmak için çağırmıştı. Yaşananlar onunla görüşebilmesine güzel bir bahane olduğundan içten içe mutlu da hissetse bir yandan öfkeliydi. Sorumluluğun üstüne kalacağı bir karar almıştı. Sorumluluk almaktan her zaman nefret ederdi, sessiz ve sakin bir hayat sürmek onun için en iyi olanıydı.

"Beni çağırmışsınız." Arkasından gelen, alfaya ait boğuk sesle terasına doğru harekete geçerken "Benimle gel." diye komut verdi. Köşkte en sevdiği yerdi terası. Manzarası harikaydı, çok güneş almıyordu ve özellikle yazları serin oluyordu. Baharın gelmesiyle birlikte de kendisini yine burada bulmuştu.

Sandalyesine oturdu ve yardımcısı olan betanın taze demleyip getirdiği çaydan iki fincana da doldurdu. Ardından arkasına yaslanıp alfaya döndü. O da hemen yanındaki sandalyeye yerleşmişti.

unstoppable desiresHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin