Sabah yataktan çıkmak istemeyecek kadar tembel hisseden delta gün batımında odaya dolan turuncu ışıkla gözlerini aralarken yanında uyuyan omegaya bakmış, yüzünde açan ufak gülümsemeye engel olamamıştı. Tüm gece devam ettikleri için bu kadar yorgun düşmesi normaldi. Taehyung onun aksine daha dinçti, bunda delta olmasının yanında kızışma döneminde olmasının da payı vardı. Saat başı uyanıp omega üşümesin diye şömineyi kontrol etmiş, sonrasında odadan çıkmayı reddederek yeniden onun kollarında bulmuştu kendisini.
Uyurken iyice ileriye kaçmış olan bedene arkasından yaklaşarak elini beline doladı ve burnunu dağılmış saçların arasından ensesine gömdü. Dün gecenin kalıntısı ter kokusu bile çiçeksi feromonları gölgeleyemiyordu. İkisinin de sıcak bir banyoya ihtiyacı vardı, belki de omega kalkarsa birlikte yaparlardı.
"Aç değil misin?" diye sordu pürüzlü sesiyle. Ensesini gıdıklayan nefes ve kulağına ulaşan boğuk ses omeganın derin uykusundan sıyrılmasını sağlarken gözünü açmadan bir süre daha bekledi. "Kalk, temizlenip bir şeyler yemeye gidelim."
"Açlıktan öleceğim." dedi Jeongguk karşılık olarak. Yirmi dört saattir bir şey yemiyordu, üstelik tüm vücut enerjisini de gece harcamıştı. Şu an kılını kıpırdatacak hali yoktu. Boğazındaki kuruluğu gidermek için yutkunamıyordu bile.
"Ne yemek istersin?" Delta ilgiyle sorarken parmaklarıyla, dağılmış saçları omeganın yüzünden çekti. Jeongguk şişmiş göz kapaklarını ancak aralayabilmiş, akı kızarmış gözlerini üstünden ona bakan Taehyung'a çevirmişti.
"Orman gözlüm..." dedi Taehyung şefkatle siyah tutamları okşarken ve yeşil irislere sevgiyle bakarken. Artık içinde tutamıyordu bazı şeyleri.
"Ne?" Omega tarafından şaşkınlıkla sorulan soruyla gülümsedi ve iki kaşının arasına dudaklarını bastırıp geri çekildi. "Gözlerin bana ormanı anımsatıyor."
Kalbinin kanatlanıp uçmaya çalışan bir kuş gibi göğüs kafesinde çırpındığını hissediyordu Jeongguk. Açlıktan guruldayan midesi şimdi bir çuval kelebekle dolmuştu. İyice açılan uykusuyla sağ elini kaldırıp deltanın yanağına yasladı ve batan sakal uçlarını umursamadan okşadı.
"Bazen sana bakarken yeşillerinde kayboluyorum, huzur buluyorum." diye devam etti delta. "Teninin serinliğini özlüyorum, kokun sanki hep bir nefes uzağımda. Her şeyinle beni büyülüyorsun."
"Aşkım..." Gözleri yaşarmıştı işittikleri karşısında omeganın. Ağzından kaçan duygu yüklü seslenişe engel olamadı.
Delta uzanıp kurumuş dudaklarına da kuş tüyü bir öpücük bıraktığında sol gözünden bir damla yaş süzüldü. Böyle bir sevgiyle sevilmek şimdiye kadar tattığı en güzel duyguydu.
Delta göz yaşının geçtiği yolu parmağıyla silerken "Seni daha fazla tanımak istiyorum Jeongguk." dedi. "Hakkında her şeyi bilmek istiyorum."
Şakağında gezinen parmakları kavrayarak sevdiği adamın avcunu öptü omega. Konuşmaya güç bulamıyordu, bu yüzden hislerinin karşılıklı olduğunu hareketlerinden anlasın istiyordu.
Bu romantik dakikaları dışarıdan gelen ağlama sesleri, ardından tıklatılan kapı böldüğünde Jeongguk yattığı yerden doğrulmuş, "Naeun..." demişti endişeyle.
Taehyung ona izin vermeden yataktan çıktı. Odanın kapısını kapatarak gelenin kim olduğuna bakmaya giderken üzerinde sadece bir pijama altı vardı.
Kapının kolunu indirip açılan aralıktan başını uzattığında Jimin'i görmüştü. Sarışın omega kucağındaki bebeği susturmak için sallarken "Rahatsız etmek istemezdim ama başka çare bırakmadı." dedi. Taehyung hemen uzanıp kundaktaki kızını kardeşinin kollarından aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
unstoppable desires
Fanfiction[taekook] Yüzyılın Deltası Kim Taehyung'un gözlerine bakmak vitası dışındakilere yasaktı. Çünkü o gözlere bir kere bakan ona aşık olmaktan kaçamazdı.