𝙲𝙷𝙰𝙿𝚃𝙴𝚁 19

1.7K 146 6
                                    

Alfaların yanından ayrıldığı gibi dairesine dönen delta kendini terasında düşünceler içinde boğulurken bulmuştu. Hava kararmıştı, çoğu kişi uykuya çekilmiş olmalıydı. Hiçbir pencereden ışık süzülmediği için gökyüzü, yıldızlar çok net görünüyordu. Taehyung aklını dağıtmak için yapamayacağını bilse de bu yıldızları sayıyordu ama işe yaramıyordu, yeşil gözlerin sahibi aklından çıkmıyordu. İki gün önce hayatına girmiş, her şeyi tepetaklak etmişti. Kabul etmek istemese de hiçbir şeyi olan bir omegayı o alfalardan kıskanmıştı. Yapmaması gerekiyordu, onu ne ara bu kadar sahiplendiğini bile bilmiyordu. Bildiği tek şey bu omeganın ailesine felaket getireceğiydi. Ona karşı ne hissettiğinin önemi yoktu, bu hislerden ve ondan uzaklaşmak zorundaydı çünkü Jisun uyandığında olanları öğrenecek olursa omegayı öldürmekle kalmazdı, Taehyung'tan da ayrılırdı ve bu onları büyük bir savaşa sürüklerdi. İkisi de eşdeğer güçlere sahip olduğu için bu sonu gelmez savaşta galibin çıkmayacağını, ama çoğu kişinin mağlup olacağını biliyordu.

Biliyordu ama elinden hiçbir şey gelmiyordu.

Omegayı başka bir alfayla evlendirmenin düşüncesi bile duvarları yumruklamak istemesine neden oluyordu. Ona başkasının bırak dokunmasını, bakmasını bile istemiyordu. Şu an yanında tutmak için bahanesi vardı ama gitme zamanı geldiğinde nasıl gönderecekti onu?

Vitası dışındaki herkese yasaktı deltanın gözlerine bakmak. Ama Taehyung omegayla göz göze gelmediği bir zaman dilimi hayal edemez hale gelmişti ve bu durumdayken onu yanından kovması gerekiyordu, gözünün içine baka baka.

Terasın kapısı tıklatıldığında elinde oynayıp durduğu kristal küpeyi cebine soktu ve arkasına dönüp gelene baktı.

"Beni çağırmışsın. Bir sorun mu var?"

Sıkıntılı bir iç çekti ve "Gel Jin." diye yanına çağırdı alfayı. Ardından bedenini tamamen çevirerek sırtını korkuluğa yasladı.

"Alfa lider mi bir sıkıntı yarattı, sürüye katılmayı kabul etmiyor mu yoksa?" Seokjin bir ipucu yakalamaya çalışmış, aldığı yeni bir iç çekişle tahminlerinin pek de doğru olmadığını anlamıştı.

"Hayır, sorun yok. Eminim yarın anlaşmayı imzalayacaklar. Benim sorunum kendimle, kendi sürüklendiğim yanlışla." dedi delta ilk defa bu konuyu dile getirmeye niyetlenerek. Alfa ise çoktan konunun omegaya geleceğini anlamıştı.

"Kendimi aileme, Jisun'a ihanet etmişim gibi hissetmekten alamıyorum. Biliyorum, liderlik kolay değil. Sürümü korumak için önce kendimi korumam gerekiyor ve kızgınlıktayken savunmasızdım, bu yüzden kızgınlığımı o omegayla geçirmek zorunda kaldım ama olmuyor Jin, bununla kalmıyor. Aklımdan çıkmıyor, kafamda bana yanlış yaptığımı söyleyip duran o ses susmuyor. Pişmanım ama aynı yanlışa sürüklenip duruyorum."

Seokjin deltanın sözlerini can kulağıyla dinlerken sessiz kalmayı seçmişti. Taehyung parmaklarını saçlarından geçirdi ve avucunun içiyle alnını ovarak başına saplanan ağrıyı geçirmeye çalıştı. "Onu gönderemem, bu yüzden en iyisi benim gitmem. Döndüğümde çoktan gitmiş olur. Sanki hiç varolmamış gibi..."

"Nereye gideceksin sürüyü bırakıp?" diye sordu Seokjin. Taehyung bunun hakkında yeteri kadar düşünmüştü ve zihni her ne kadar bulanık olsa da kararı netti. "Sürüleri kendimize bağlarken köşkte oturup beklemeyeceğim. Jiheon'un yanına gidip liderlerle bizzat kendim görüşeceğim ve anlaşmaları hemen yapacağım. Böylece hem daha hızlı büyürüz, hem de birkaç ay köşkten uzakta olurum."

"Ne zaman yola çıkarız?" diye sordu alfa. Deltanın kararını sorgulamanın ona düşmeyeceğini bildiği için sadece sadakatini sunabiliyordu.

"En kısa zamanda. Sen ve Hoseok benimle gelirsiniz, Namjoon köşte kalıp işlerin yolunda olduğundan emin olur. Ben yokken yine Jimin başa geçecek, onun Namjoon'un akıl hocalığı olmadan doğru kararlar alabileceğini düşünmüyorum."

unstoppable desiresHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin