𝙲𝙷𝙰𝙿𝚃𝙴𝚁 53

1.1K 110 22
                                    

Gördüğü kabusun etkisinden uzun bir süre çıkamamıştı. O gün ilk defa kendi isteğiyle dairesine döndü ve geceyi tek başına geçirdi. Öyle bir çukurda bulmuştu ki kendini, onu buradan delta bile çıkaramazdı artık. Bu yüzdendir ki kimseye anlatamıyor, kimseden yardım isteyemiyordu. Nasıl bir işe bulaştığını ilk defa o an iliklerine kadar hissetmişti. Sadece bir rüya olduğu için ölmemişti belki de ama artık ölümün nasıl acı çektireceğini biliyordu.

Aradan bir gün geçtiğinde kızının özlemiyle kendisine çeki düzen verdi ve hazırlanıp uzun sürenin ardından ilk defa aşağı indi. Delta gelip nasıl olduğunu, neden gittiğini sormamıştı. Ara verdiği işi yüzünden çok meşgul olduğunu ve daireye hiç uğramadığını düşünüyordu, daha doğrusu o şekilde düşünmek istiyordu. Emin olmak için bakıcısının kontrolündeki kızını kucağına aldı ve deltanın çalışma odasına doğru ilerlemeye başladı. Kızına ve omegasına ufak da olsa vakit ayırabileceğini düşünüyordu.

Çalışma odasına birkaç adım kala kapı açıldı, elindeki dosyalarla Seokjin dışarı çıktı. Meşgul görünüyordu, başta fark edememişti orada olduklarını. Sonra göz göze geldiler. Alfa olduğu yerde durup omegaya baktı. "Taehyung'u görmeye geldin sanırım, şu an Yoongi'yle önemli bir konu hakkında görüşüyorlar. İstersen bekleme, söyleyeceğin bir şey varsa ben iletirim."

Omega bu köşke adım attığından beri deltaya adıyla seslenen, ona samimi yaklaşan birine daha rastlamamıştı. Bu alfanın delta için ne ifade ettiğini bilmiyordu ama bir lidere bu kadar yakın olmanın ileride nasıl isteklere düşüreceğini tahmin edebiliyordu. Bu yüzden, ne kadar kendisine kötü davranmamış da olsa Seokjin'e karşı içinde bir şüphe vardı.

"Karşında kimin olduğunun farkındasındır umarım." dedi mesafesini koruyarak. Aynı yakınlığı kendisiyle de sağlamasını istemiyordu.

Bu cevabı beklemeyen alfanın kaşları şaşkınlıkla kalktı. Etrafına bakınıp omeganın gerçekten kendisiyle konuşup konuşmadığını anlamaya çalıştı. Ardından tekrar, meydan okurcasına yeşil irislere çevirdi gözlerini.

"Karşımda kimin olduğunu gayet iyi biliyorum, merak etme." Az önceki cana yakın ses tonundan eser yoktu şimdi. Jeongguk bunu alfanın gerçek yüzü olarak yorumladı.

"Tam olarak neye güvenerek böyle konuşuyorsun bilmiyorum ama benim gözümde köşkteki diğer alfalardan farklı değilsin."

"Beni diğer alfalardan farklı yapan ne, biliyor musun omega?" dedi alfa sesini düşürüp bir adım daha yaklaşarak. "Ben herkesin, sen de dahil, liderinin yani Yüce Delta'nın kardeşi sayılırım."

Jeongguk bu meydan okumayı gözünü dahi kırpmayarak cevap verdi. "Öz kardeşi bile ona bu köşkte saygı duymak zorunda."

"Benim ona olan saygımı ve sadakatimi sen ölçemezsin." Alfa gözle görülür şekilde sinirlenmişti bu sözlere. "Ayrıca öz kardeşi bile sana saygı duymuyor." diyerek omeganın konumunu da ona bir kez daha hatırlattı.

"Yüce Omega en son bu büyük lafların altına girdiğinde fena ezilmişti." diye bir uyarıda bulundu omega da. Bu açık açık bir tehditti ve ikisi de ne demek istediğinin farkındaydı.

"Ben Jimin'e benzemem omega. Beni küçük oyunlarınla pes ettirebileceğini sanma. Yerinde olsam bana düşman kesilmezdim."

Jeongguk'un yüzünü birden bir gülümseme aldı. "Düşmanım olabilecek seviyede değilsin alfa. Ben deltanın omegasıyım, sıradan bir omega değilim."

"Ondan bir çocuk doğurman seni asla onun omegası yapmaz. Kendini Yüce Vita'nın yerine koymayı deneme. Orası senin için fazla yüksek, düşersen hayatta kalamazsın."

"Şimdi de beni mi düşünüyorsun? Çok incesin." dedi Jeongguk alayla. Ama içten içe sinirleri fena halde bozulmuştu.

"Ben sadece uyarıyorum." Seokjin orada daha fazla vakit kaybedip sıradan bir omega yüzünden işinden alı koyulmak istemediği için cevap beklemeden uzaklaştı. Şimdiye kadar omega hakkında kötü bir düşüncesi olmamıştı ama karşı karşıya geldiklerinde gözlerindeki hırs ateşini görmek yetmişti.

Bu omega şu an deltaya cenneti yaşatıyor olabilirdi ama o çiçeklerin hepsini ateşe vermesi an meselesiydi.

"Yani anlayacağınız bizden uzaktaki bölgelerin kontrolü yakınımızdakilere göre daha zor bir hal aldı. Eğer siz de uygun görürseniz görevlendirmelere Kusong bölgesinden en hızlı şekilde başlayalım."

"Güzel düşünmüşsün." dedi delta. Zaten onun da uzun süredir aklında olan bir konuydu. Artık alfaların gerçek görevlerinin başına geçmesi gerekiyordu. "Ama Kusong şu an bizim için önemli bir bölge. Bir adım daha ilerleyene kadar sınırımız orası. Bu bölge için güvendiğim birinin liderlik yapması gerek, bana ihanet etmeyecek birinin. Aksi takdirde neler olabileceğini anlatmama gerek yoktur heralde?"

"Haklısınız efendim." diye onayladı Yoongi. Eğer bölgenin başına geçecek kişi orada kendi bağımsızlığını kurmayı denerse çok rahat başarılı olurdu, bu da savaş demekti. O alfanın başından beri böyle bir şey planlıyor olabileceğini tahmin ediyordu, bir iç savaştan korunmak için diğerine neden olacaklardı. Bu yüzden istememişti teklifi kabul etmeyi ama Jimin'e güvenmeyi seçmişti. Omeganın aklında mutlaka bir plan olmalıydı.

"Bölgenin başına geçecek kişi olarak seni seçsem nasıl olur? Bana ve aileme sadıksın, aynı zamanda çok başarılı bir savaşçısın. Gayet iyi yöneteceğinden şüphem yok." Beklemediği bir teklifle burun buruna gelen Yoongi şaşkınlıktan cevap veremedi. Görünüşte bir teklif de olsa ortaya sunan kişi Yüce Delta olduğunda alfanın geri çevirme gibi bir lüksü yoktu. Bunun içinden nasıl sıyrılabileceğini düşündü. Buradan gitmek istemiyordu. Buradan gitmesi demek Jimin'i bir daha ölene kadar göremeyecek olması demekti.

"Beni bu göreve layık görerek şeref verdiniz Yüce Delta'm. Sizi ve ailenizi korumak benim görevim. Ama ben gidersem Yüce Vita'nın adamları sorun çıkarmayacaklar mı?"

"Onları sorun etme, uzun bir süre sesleri çıkmaz." Karşısındaki alfayı inceledi bir süre. "Ama gitmek istemiyorsan sorun değil. Sana burada da ihtiyacım olacaktır."

"Verdiğiniz bir görevi geri çevirmek haddime değil. Ben yalnızca size daha önemli birini hatırlatacaktım. Şaşkınlığımı mazur görün."

Öne doğru eğilip kollarını masaya koyan delta merakla "Kimdir o?" diye sordu.

"Seul sürüsü liderinin oğlu."

Delta duyduğu cevapla hiç mutlu olmamıştı. Her ne kadar köşke kabul etmiş olsa da ona karşı içindeki öfke dinmiş değildi. Burada kalmasının tek sebebi de gözünün önünde tutup ileride çıkacak bir olaya engel olmak istemesiydi.

"Tamam, ben bu konu hakkında düşünüp kararımı size açıklarım. Şimdi çıkabilirsin." dedi kapıyı işaret ederek.

Yoongi aldığı tepkiden olumlu mu yoksa olumsuz mu çıkarım yapması gerektiğini anlayamamıştı. Şimdilik deltanın kararını açıklamasını beklemekten başka şansları yoktu. Duruma göre hareket etmeli, olumsuz bir kararda ne yapabileceklerini şimdiden düşünmeleri gerekiyordu.

Eğer başarısız olduysa bu durumu Jimin'e nasıl açıklayacağını bilmiyordu çünkü ona halledeceğine dair söz vermişti.

unstoppable desiresHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin