𝙲𝙷𝙰𝙿𝚃𝙴𝚁 10

2.1K 150 6
                                    

"Hadi güzel meleğim, göğe çıkart beni, sanki tek evim orasıymış gibi duvarlarınla sar."

Jeongguk, parmaklarının bile tam olarak saramayacağı kadar büyük penisin üzerine otururken muhtemel sonlarını düşünmeye başlamıştı. Büyük olasılıkla deltanın sertliğine vücudu direnemeyecek, daha o rahatlayamadan kendisi boşaldığı gibi bayılıp kalacaktı.

Yutkunup gidermeye çalıştı boğazındaki kuruluğu. Başına oturduğu aleti kasılan deliğiyle milim milim kavrayarak içine kabul ederken daha başının girmesiyle yırtılıp kanadığını düşünmesine engel olamadı. Sonra aklı çok başka bir yere kaydı, özellikle dikkatini dağıtmak için bedenini okşayan deltanın iki parmağı arasına sıkıştırdığı göğüs ucuna. Titrerken bacaklarından aldığı güç kaybolmuş, belini daha fazla havada tutamadığı için deltanın penisine sertçe oturması kaçınılmaz olmuştu.

Acıyla karışık zevk yine çığlıklara dönüştü. Son derece kaygan duvarları kalın penisi sabırsızlıkla içine çekerken karnı kasılmaktan ağrımaya başlamıştı. Tekleyen nefesleriyle, eğilip göğüs ucuna dil atan deltanın saçlarına asıldı. Daha yarısını bile alamamıştı ama şimdiden ölecek gibi hissediyordu. Bu gecenin sonunda bayılmayacaktı, hayır, bu gece deltanın kollarında can verecekti.

"Deltam, ahh! Yaşattığınız zevk bir işkence gibi, uç noktada, her bir yanımda." Taehyung daha hareket bile etmemişken bilincini kaybetmeye yaklaşmış omeganın inlemeleriyle karışık söylediklerine gülmüştü. Jeongguk kendisine bahşedilen bu gülüşle çok özel hissetti, gülerkenki sesinin tınısı da kendisi gibi çok güzeldi.

"Gerçek zevki tattıracağım sana." Üst bacaklarından kavradığı gibi dizlerinin üzerine kalkarken kucağına aldığı omeganın içine tamamen girdiği anda saçları öyle bir çekilmişti ki, odanın duvarlarında yankı yapan çığlığın sahibinin kendisinden birkaç tutam saç teli ödünç aldığını tahmin edebiliyordu.

"Benim için o kadar hazırlanmış ki bedenin, ah bebeğim, hemen derinlerine çektin beni. Artık eminim özel olduğundan, bana özel." Delta dürüst müydü yoksa şu an dikkatini mi dağıtmaya çalışıyordu bilmiyordu Jeongguk ama kalbinin çıldırmış gibi attığını her bir damarındaki baskısında hissedebiliyordu. Daha da âşık oluyordu ona, istiyordu, sadece kendisine istiyordu.

"Yalvarırım deltam, acıyın bana, dayanamıyorum!" dedi gözyaşları arasında. Taehyung narin bedenin yatağa uzanmasını sağladıktan sonra üzerine eğildi ve kızgınlığı yüzünden kontrolü kaybedip sertçe içinde hareket ederken "Ne yani, istemiyor musun beni artık duvarlarında? Çok geç." dedi sinirli sesiyle. Omega, Taehyung'un beline sarılı bacaklarını birleştikleri yerde toplanan dayanılmaz zevk sancısı yüzünden kapatma içgüsüyle kasıyor, farkında olmadan onu daha çok hırslandırıyordu.

"Hayır, istediğim en son şey bile değil durmanız. Ahh! Kasıklarımdaki sancı katlanılmaz. Gelmem lazım artık!" Deltanın çatılı kaşları, bu halde bile zar zor ona açıklama yapmaya çalışan omeganın söyledikleriyle gevşedi. Belindeki bacaklardan birini okşadı ve "Gel öyleyse Jeongguk." diye fısıldadı ağlamaktan gözleri kıpkırmızı olmuş omeganın dudaklarına. Ardından bacağı yakaladığı gibi omzunun üstüne atıp dudaklarına kapandı. Şu an en açık haliyle sunduğu girişi sertçe beceriliyordu ve yetmezmiş gibi deltanın dudaklarından ismini duymuştu. Islak dudakları birbirinin üzerinde kayıp, kazananı olmayacak bir savaşa girmişken ağzına gönderilen dili kabul etti ve açıkla emdi. Tam bu esnada penisini kavrayan eli hissetti.

Deltanın ağzının içine bırakılan inlemeler hoşuna gitmiş gibi dudakları keyifle kıvrılmıştı. Kızgınlığın getirisi olarak bedenine toplanmış tüm ateş sertliğini zorluyor, bir an önce oradan akarak omeganın rahmini doldurmak için can atıyordu. Bunun heyecanıyla, hızla omeganın penisini okşarken dudaklarından ayrıldı ve yanağında gezinerek kulak memesine ulaştı. Kristal küpelerden birini dişlerinin arasına alıp çekiştirdiğinde elindeki penis seğirmişti. Kulağıyla oynanması hoşuna gitmişti omegasının. Onu böyle tatmin ettiğinin bilincinde olarak gururla uludu kurdu.

İlk defa gördüğü, birden fazla küpe deliğine sahip kulağı rahat bırakıp hemen aşağısındaki ince, hassas deriyi yaladığında omega ses tellerini gerçekten zedeleyecek bir çığlık atmış, üç yerden beynini bulandıran zevkle sarsılarak adeta avucu arasında patlamıştı.

Gözleri yeşil irislerinin kaybolacağı kadar geriye kaymış, şişmiş dudakları aralıkken deprem oluyormuş gibi sallanarak son damlasına kadar boşalmıştı.

Bitik hissediyordu. Boşalırken defalarca kez havalanıp duran beli son kez çarşafla buluştuğunda Delta'nın saçlarındaki tutuşu kopmuş, iki yanına düşmüştü.

Ciğerini yakan feromonların eşliğinde nefes nefese, öylece uzanırken Delta içini keşfetmeye devam ediyordu. Sıcak elin dokunuşları kolunda gezindi ve avuç içini davet bekler gibi okşadıktan sonra iç içe geçirdi parmaklarını. Ondan güç alır gibi sıkı sıkı tutunurken belini çok daha hızlı kıvırmaya başlamış, ölü gibi yatmasını istemediği omegayı tekrar uyandırmak için o an keşfettiği tatlı noktasına baskı uygulamıştı.

Bu baskı, gözleri kapanmakta olan omeganın yüzünde kolayca fark edilecek bir değişime sebep olmuştu. Daha yeni başlıyorlardı, Delta kızgınlıktaydı, öyle kolay boşalmayacağını biliyor olması gerekirdi.

"Deltam, niyetiniz beni öldürmek mi? Şehvetiniz bana aklımı kaybettirirse, gözlerim sizden başkasını görmezse ne olacak?" dedi Jeongguk deltayı yoklamak için. Nefes almaktan bile yorulduğu ilk seferdi bu, kendisini uzun bir uykunun beklediğini biliyordu. Kimseyle yatakta tüm enerjisini bitirene kadar sevişeceğini düşünmezdi. Hayallerinin ötesinde bir deneyim olacağına dair tahmininde haklıydı. Ama delta ne düşünüyordu? Onunla hemfikir miydi? Sanmıyordu, o koskoca deltaydı. Kendisinden çok daha güçlüydü. Tek seferle bitmezdi onun enerjisi.

"Bundan sonra, bu yeşilliklerin benden başkasına bakması yasak Jeongguk. İstesen de göremezsin." Doruk noktasında gezinen Taehyung, şehvetin bulaştığı her bir düşüncesini dile getirirken gözlerini omeganın yeşil gözlerinden alamıyordu. Koca ormanın sahibiyken şimdi bu orman onun sahibi olabilirmiş gibi gelmişti. Korkutmuştu bu düşünce onu.

"Ne olursunuz deltam, içimi sıvınızla doldurun. Bu zevk dolu geceye dair bir kanıt bırakın. Sözlerinizin doğruluğunu gösterin bana." Omeganın arsız cümleleri Taehyung'un derin inlemelerinin yegâne sebebiydi. Sadece ona baktığında, darmadağın ifadesini gördüğünde bile bir adım daha yakın hissediyordu zehrini duvarlarına akıtmaya.

Daha da hızlanıp artık sesi kısılan ve bağıramayacak hale gelse de altında kıvranıp duran omegayı tekrar zirveye çıkartmıştı. Hayatında gördüğü en güzel şeydi onun dokunsan dağılmaya hazır ifadesi. Dünyanın tüm güzellikleri birleşse onun, gözlerinin derinliklerine hayranlıkla bakan ormanlarına değişmezdi. Bu omeganın ayrı bir yeri olacaktı artık hayatında, geri kalan herkesten uzak. Özel bir köşe. Belki de kalbinde.

"Bir kez daha düşmeye hazır mısın?" diye fısıldadı tatlı noktasına vurulmaktan pelte pelte olmuş omeganın aralık dudaklarına doğru. Sona yaklaştığını biliyordu, ikisi de sona yaklaşmıştı. Kelimelerine ekledi: "Bu defa birlikte."

Jeongguk'un konuşmaya mecali yoktu. Deltanın omzundaki bacağı uyuşmuştu, hissetmiyordu artık. Deliğinde de ağrıya dair bir şey kalmamıştı, saf zevki tadıyordu her gel gitte. Şehvetin en uç noktasını deneyimlerken ses telleri yırtılır sanmıştı ama fark etmişti ki, beyni böyle büyük bir baskının altında bağırmak gibi eylemlerin varlığını bile tamamen unutuyordu. Yalnızca o vardı, o ve verdiği zevk. Zihnini istila eden feromonları ve aynı şekilde deliğini istila eden vuruşlar. Uzun sürenin ardından ise sonunda, içini dolduran o sıcak ıslaklık.

Bir an hiç bitmeyecekmiş gibi gelmişti bu tatlı işkence. Ama onunla birlikte ikinci kez geldiğinde, bundan daha fazla tatmin olamayacağına artık emindi, değmişti. Kimse delta gibi hissettiremezdi ona şu dakikadan sonra. Bu şehvetten biraz daha azı yetersiz kalırdı. Arsız bedeni ona aşılanan bu zevkin bağımlısı olmuştu bile çoktan. Ve biliyordu ki, içine o beklediği sıcaklık yayılır yayılmaz bayılmasa ikinci defa için çoktan yalvarmaya başlardı.

unstoppable desiresHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin