Jimin birkaç gün süren sorguların ardından köşkte haber taşıdığını öğrendiği ve gözüne şüpheli görünen herkesin isim listesini çıkarmış, deltaya teslim etmek için hazır hale getirmişti. Gerisini onun halledeceğini, suçlu olanlara gereken cezayı vereceğini biliyordu.
Kapıyı tıklattıktan birkaç saniye sonra çalışma odasına girdi ve her günkünden daha stresli görünen deltanın önüne kadar yürüdü. "Bu işin başında kimin olduğuna dair bir şey bulamadık ama köşkün içinde laf taşıyıp kargaşaya sebep olan birkaç kişi burada." dedi elindeki zarfı masaya bırakırken.
Taehyung zarfı eline almış, içindeki kağıdı beklemeden çıkarıp isimlerde tek tek göz gezdirmişti. Listedeki çoğu kişi betaydı. İçlerinden en az sadıklar ve manipülasyona en meyilli olanlar hep betalar olurdu zaten. Onları kandırmak için zaaflarını öne sürmek ya da tehdit etmek yeterdi. Ne yazık ki bu köşkün çalışanlarının hepsi de betaydı.
"İyi misin? Canın bugün bir şeye sıkılmış gibi."
"İyiyim."
Masanın önündeki sandalyeye yerleşirken endişesini dile getirmeden edemeyen Jimin aldığı kestirme cevapla pek tatmin olmamıştı. "Bir sorun varsa bana anlatabilirsin, biliyorsun."
"Jiheon şu an anlaşmaya çalıştığımız sürünün sorun çıkardığını ve savaş gerekebileceğini yazmış. Yeteri kadar güçlenmek için müttefik topluyorlarmış." dedi delta. Ardından iç çekti. "Tekrar gitmem gerekebilir, savaş için."
Şu an köşk yeteri kadar karışıkken bir de lider giderse olabilecekleri düşünmek bile istemiyordu Jimin. Kendisi çıkacak herhangi bir isyanı bastıramazdı bu halde. Deltanın diğer sürüleri yönetmeden ya da sınırlarını genişletmeye devam etmeden önce kendi içlerindeki sorunu gidermesi gerekiyordu.
"Yeteri kadar güçlüyüz, temsilci olarak görevlendirdiğin birkaç alfayı onlarla konuşması için göndersen işe yaramaz mı?" Jimin aklına gelen en makul fikri dile getirse de delta karşı çıkmıştı: "Bağımsız sürü olarak kalmaya devam etmek istiyorlar. Gidip onlarla yüzleşmediğim sürece geri adım atmayacaklardır."
"Eğer savaş çıkarsa ve yaralanacak olursan hepimiz için felaket olur." dedi omega. Daha önceki savaşlarda, delta kendi sürüsünü yeni yeni kurarken vita sayesinde kolayca iyileşebiliyordu. hekimlerin ise vitanın feromonları kadar çabuk sonuç vermeyeceği aşikardı.
"Yarın yola çıkıp kendim konuşarak halletmeye çalışacağım. Yine kararlarını değiştirmezlerse geri çekiliriz." Delta kağıdı tekrar zarfa sıkıştırıp masasındaki kilitli çekmeceye attı. Uğraşması gereken sürüler şu an daha öncelikli bir sorundu.
Jimin aklına gelen ihtimalle "Eğer geri çekilirseniz Jiheon da mı dönecek?" diye sormadan edememişti. Taehyung başını sallayarak onayladı. "Orada daha fazla yapması gereken bir iş kalmayacak. Eğer sürümüze katılmayı kabul etmezlerse daha çok ilerlemememize de engel olurlar. Bölgeleri tam yolumuzun üstünde."
Yüce Omega'nın elinde şimdi deltanın başarıyla dönmesi adına dua etmek için bir neden daha vardı.
"Hazırlıklara hemen başlamalarını söyleyeyim mi?"
"Buna gerek yok." dedi delta. "Kısa sürecek, sabaha karşı Seokjin'le yola çıkarım. Arabayla gidersek vakit kaybederiz."
❖
Hava daha aydınlanamamışken köşk sancıları başlayan omeganın çığlıklarıyla ayağa kalkmıştı. Bebeğin henüz beş aylıkken gelmesini beklemeyen Jeongguk'un kalbi korkuyla çarpıyordu. Ona bir şey olması, hasta doğması gibi binbir kötü senaryo geçti aklından. Ne kadar uğraşırsa uğraşsın bu olasılıkların varlığı peşini bırakmadı ve uzun süre kimse yardımına gelmediği için çaresizlikten ağlamaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
unstoppable desires
Fanfic[taekook] Yüzyılın Deltası Kim Taehyung'un gözlerine bakmak vitası dışındakilere yasaktı. Çünkü o gözlere bir kere bakan ona aşık olmaktan kaçamazdı.