Taehyung beşinci ayını dolduran yolculuğunda normalde bir seneden uzun sürebilecek işini halletmiş ve bulundukları yarım adayı tamamen sürüsüne katmıştı. Vita uyanık olsaydı eğer, böyle bir fırsatının olmayacağını biliyordu. Onu yanında sürüklemek istemezdi. Köşkte bırakacak olurlarsa da hasret kurtlarına acı çektirirdi. Bu talihsiz olayı güzel bir fırsata çevirmiş, uyandığında onu da mutlu edecek işler başarmıştı.
Daha da devam etmek istiyordu. Denizin karşısındaki bölgelere gitmek, sandığından da büyük olan dünyanın kendisinden haberdar olması için duyurular yapmaktı planı fakat tekrar yola çıkmadan önce Seul'de konaklayıp bir süre dinlenmeye karar vermişti.
Akşam cıvıl cıvıl olan kasabanın rengarenk fenerlerle aydınlatılmış çarşısında yürüyüp tezgahlara tek tek bakınırken Hoseok birkaç adım arkasındaydı. Liderine, biraz kafasını toparlamaya ve yalnız kalmaya ihtiyacı olduğunu anlamış gibi kişisel alan tanıyordu.
Takıların olduğu bir tezgahın önünde durdu delta. Gümüş kolyelerde, yüzüklerde göz gezdirdi. Büyük yüzükler hoşuna gitmişti. Yapan zanaatkarın üzerinde çok emeği olduğunu düşündüğü bir tanesini aldı ve inceledi. Vitasına incelik yapıp köşke hediyelerle dönmek güzel olabilirdi.
Bunun düşüncesi yüzünde ufak bir tebessüm oluştursa da mutlu ifadesi çok geçmeden soldu. Vitanın bunları kullanıp kullanmayacağını bile bilmiyordu. O kullanacağı takıları özel olarak seçtiği zanaatkar bir betaya yaptırıyordu. Bunlar onun zevkine göre bile değildi.
"Yüce Delta isterse dükkanımdaki gerçek elmaslardan yapılma takıları da gösterebilirim." Yüzükle olan bakışmaları böldüğündüğünde başını kaldırdı ve kendisine seslenen betaya baktı. Kırklarında gösteren satıcı adam başını önüne eğmiş, ellerini önünde bağlamış kendisinden bir cevap bekliyordu.
Elindeki yüzüğe son kez baktıktan sonra yerine koydu ve "Görmek isterim." dedi. Beta hemen önden geçmesi için kapıyı işaret etmişti. Hoseok'a bakışlarıyla dışarıda kalmasını söyledikten sonra dükkana girdi. İçeride onu vitrine dizilmiş, birçok değerli taştan yapılma takılar karşılamıştı.
Adam hemen camekana ilerleyip içinden deltanın seveceğini düşündüğü birkaç yüzüğü ve kolyeyi çıkardı. Özel müşterisine gereken özeni göstermeye çalışıyordu.
Taehyung ortasında yakut, çevresinde elmaslar olan yüzüğe bakarken adeta büyülenmişti. İçinde ne olursa olsun bu yüzüğü satın alma isteği vardı. Aynı şekilde yanında takımı gibi duran kolyeyi de öyle. Jisun kullanmazsa bile Jimin kullanır diye geçiriyordu içinden. Kardeşinin böyle büyük takılar tercih etmediğini bile unutmuştu çünkü tüm bunlar bahaneydi. Taehyung bu dükkandaki her bir değerli takıyı yeşil gözlü omeganın teninde, ellerinde hayal etmeden duramıyordu.
Seçtiği bu yakut takılar tek başlarına fazlasıyla pahalı olsalar da vitrinde gördüğü altın, ucunda anahtar sembolü olan kolyeyi ve elmaslarla bezeli güneş şeklindeki broşu göstererek "O ikisini ve bu takımı alıyorum." dedi. Sonra bir başka yüzük takıldı gözüne. Ortasında elmaslardan bir şerit geçen altın mücevher gerek işlemeleriyle, gerek zarafetiyle olsun kusursuz bir nişan yüzüğüne benziyordu.
"Şu altın yüzüğe de bakacağım." Bugün yaptığı satışın sevincini içinde yaşamaya çalışan beta "Hay hay efendim." diyerek o yüzüğü de çıkarıp deltanın önüne koydu.
Taehyung yüzüğü eline alıp incelemiş, serçe parmağına geçirerek boyutuna bakmıştı. Kusursuz parmakların avuçları arasında bıraktığı hissi hâlâ dün gibi hatırlıyordu. Bu yüzük tam da omegaya göreydi.
"Bunu ve yanındaki kırmızı taşlı yüzüğü de koy." dedi betanın takıları yerleştirdiği küçük sandığı kastederek. Sonra aklına yolculuk boyunca yanında taşıdığı, atmaya kıyamadığı küpe geldi. "Elindeki en güzel küpeleri de istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
unstoppable desires
Fanfiction[taekook] Yüzyılın Deltası Kim Taehyung'un gözlerine bakmak vitası dışındakilere yasaktı. Çünkü o gözlere bir kere bakan ona aşık olmaktan kaçamazdı.