Merhaba... Ben geldim. Herkesin kurban bayramını kutluyor ve iyi bir bayram geçirmesini diliyorum.
İyi okumalar💕
***
8. Bölüm
Anlaşmalı kocası her şeyi duymuştu. Kuzeninin onu sevdiğini duymuştu. Kızları şaşkın bir şekilde orada bırakıp arka bahçeden çıkıp eve girdi. Kocasının bulunduğu misafir odasına değil de dün beraber kaldıkları odaya girdi. Bir kaç dakika sonra Yiğit de odaya girmişti.
Melek odada ki koltuğun üstünde oturmuş kocasının gözlerine bakıyordu. Yapacağı yorumu bekliyordu ve açıkçası çok merak ediyordu. Neden merak ettiğini de bilmiyordu oysa. "Neden söylemedin?" diyen Yiğit'e Melek "Neden söyleyeyim?" demişti.
Yiğit hak verdi. Söylemek zorunda değildi tabi. "Kendimi çok kötü hissediyorum. Kuzeninin sevdiği kızı ayartan bir şerefsiz gibi" Dediğinde Melek bir şey hissetmişti. Adını koyamadığı, iyi mi kötü mü karar veremediği bir şey. Yine de bir şey söylemesi gerektiğini düşündü "Böyle hissetmeni gerektirecek bir şey yok. Bilmiyordun ve zaten bilsen de bu gerçek bir evlilik değil" dedi rahatlatmak için söylemekten çok kendine kanıtlamak ister gibi söylemişti. Yiğit yorumsuz kalmıştı. "Ben bugün eve gidip kıyafetlerimi alacağım. Bir de bir kaç ihtiyacım var. Onları alacağım. " demişti Melek. Yiğit ise başıyla onayladı.
Az önce duyduklarından dolayı konuşacak takati yoktu. Umursamaz bir serseri olarak gösterebilirdi kendini ama böyle şeylere çok önem verirdi. Şimdi anlıyordu kuzeninin durgun hallerini. Aslında acı çekiyordu. Tek kelime bile etmemişti kendine. Ah Yavuz ah.
Melek ise çantasını alıp Enver'in yanına gitmişti. Onu mutfakta karısıyla oynaşırken bulduğunda utanmış aynı zamanda da gülmüştü. Öksürüp dikkatleri üstüne çektiğinde Elif de utanmıştı ama Enver arsızca "Ne var Melek? Sen de yeni evlendin biraz anlayış." Demişti dalga geçerek Melek gözlerini devirip cevapsız bırakmıştı yakışıklı Enver abisini "Enver abi eğer sizi rahat bırakmamı istiyorsan yapacağın şey çok basit. Arabanın anahtarına fit olurum." Demiş yanlış anlaşılmıştı.
"Karıyı al götür arabamı vermem." Demişti şakacı bir hayretle. Elif ise şaka maka dinlememiş atmıştı tribini kocası olacak hödüğe. Bunun üzerine Enver Melek'e parmak sallayıp "Bak geldin sevdiceğimle aramı bozdun." Demiş karısının gönlünü alamaya çalışmıştı. Melek "Valla Enver Abi karını sat demedim ben arabanı ödünç istedim." Demiş gülmüştü.
Enver de çıkarıp arabasının anahtarını vermişti nedenini bile sormadan "Şimdi çıkarsan sevdiğimin gönlünü alacağım Melek'cim." Demişti. Melek ise canına minnet omuz silkip çıkmıştı dışarı. İçinde bulunduğu durumdan dolayı evlilere özellikle de yeni evlilere karşı alerjisi vardı artık. Bahçe kapısından çıkarken Yiğit de arkasındaydı. Kimseye bir şey demeden bahçe kapısına doğru yürüdü. Arkadan babası "Nereye Melek?" diye sordu otoriter bir tonda.
Melek babasına dönmeden yüzünde oluşan gülümsemeyi sildi ve babasına düz bir ifadeyle baktı. "İşim var." Dedi hiç bir açıklama yapmadan. Babası da kaşlarını çatıp "Bu ne başına buyrukluk Melek. Hiç kimseye danışmadan görüşmeden çıkıp gidiyorsun. Söz olursa ne yapacaksın." Diye sert çıkmıştı.
Melek zaten babasını tanıdığı için bu tepkiye hazırlıklıydı. Yükselen sesinden biraz bile etkilenmemişti. Evin kapısının önünde duran Yiğit'e baktı. Sonra tekrar babasına baktı ve "Kimseye danışmadığımı nereden çıkardın?" diye sordu, alacağı cevaptan adı kadar emindi. "Çünkü bana gelip bir şey söylemedin. Sen bu kadar sorumsuz değildin. Anlamaya çalışıyoruz seni ama bu tepkiler çok fazla." Beklediği cümleler gelince yüzünde olan gülümsemeye engel olamadı. "Sana gelip bir şey söylememe gerek yok artık baba. Hatırlarsan zorla evlendirdiniz beni. Artık sadece kocama danışırım. Sen zorla kendin çıkardın beni sorumluluğundan." Diyip şaşkın bakışlar arasında konaktan çıkmıştı. Arkasında kalan şaşkın suratları izleme keyfi de Yiğit'e kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEŞİK KERTMESİ(İLK HALİ)
General FictionOnların kaderi daha onlar doğmadan yazılmıştı. Ancak onlar büyüyene kadar dünya değişmiş, onları da değiştirmişti. Ne var ki ortada verilmiş bir söz ve iki inatçı ihtiyar vardı. Kader sürekli ikisini karşı karşıya getirse de onlar bir araya yıllar ö...