*9*

2.6K 182 23
                                    

Merhabalar... 

Umarım sizin için hikaye güzel gidiyordur. Hızlı hızlı yayınladığım için ben pek anlamıyorum da :)

İyi okumalar. Tekrar hayırlı bayramlar❤

***

9. Bölüm

Yiğit cebinden çıkardığı anahtarlardan birini Melek'e verdi. Melek önce anahtarlara sonra da Yiğit'e baktı. Belli belirsiz bir nefes verip anahtarı aldı. Yiğit ona kapıyı gösterdi. 'Sen aç' demekti bu. Melek başını bir defa aşağı indirip kapıya baktı. Anahtarı kilide soktuğunda içinden bir 'bismillah' çekti ve kapıyı açtı. Yiğit de evi ilk kez görecekti. Hâlbuki bu ev çoktan alınıp döşenmişti. Bir şeyleri seçimleri dışında yaşamaları için zorlanmış iki gençti onlar.

Normalde yeni evli bir çift evlerine ilk kez geldiklerinde heyecanlı ve mutlu olurlar. Yiğit ve Melek ise yalnızca gergin ve mutsuzdu. Belki çok üzgün değillerdi çünkü ikisi arasında bir anlaşma vardı fakat mutluluk da yoktu içlerinde.

İçeri girdiklerinde ikisi de ne hissetmeleri gerektiğini bilmiyorlardı. Birçok şey hissediyorlardı; hüzün, eksiklik, pişmanlık, şaşkınlık. Şaşkındılar çünkü ev çok küçüktü. Yani aslında normal şartlarda çok şirin bir evdi fakat normal bir şart söz konusu değildi. Çünkü Anlaşmalı bir evlilik söz konusuydu ve ikili birbirinden mümkün olduğunca uzak durmak istiyordu. Tabi bir akıllı onlar değildi.

Onların geçtiği yoldan geçen aileleri bunları düşünerek 2+1 ev almış, birbirine hep yakın tutmak istemişti çifti. Melek yanlış anlaşılmamak için bir yorumda bulunmasa da Yiğit sitemini "Yok bir de kümes tutsalarmış. En azından buradan büyük olurmuş." Dediğinde Melek içinden ona hak verdi. İçeri girip kapıyı kapattılar. Ev döşenmiş Açık mavi, Beyaz ve tozpembe kullanılmış olan salonlarına baktılar. Oldukça lüks ve hoştu.

Ortada büyük beyaz bir sehpa, yine beyaz fonda mavi ve açık pembe renginde dairelerle desenlenmiş halı ve açık mavi koltuk takımını tozpembe perdeler tamamlıyordu. Valizleri kapı kenarına bırakıp beraber sağdaki beyaz kapıya doğru gittiler. Yiğit kapıyı açtığında dudaklarını birbirine bastırdı. Melek ise kızaran yüzüyle başa çıkmaya çalışıyordu. Çünkü burası yatak odasıydı ve yeni evli bir çifte ait olduğu çok belliydi. Beyaz saten gelinlik gibi yatak örtüsü diyorum siz zaten anlarsınız.

Melek dikkati kızarıklıklarına kaymasın diye Yiğit'e "Bu oda benim ama istersen gelinlikli yatak örtüsünü sana verebilirim." Demiş, Yiğit tarafından kaile alınmamıştı. Gözlerini devirip tekrar odaya baktı. Gelinlikli örtüyü zaten görmüştü. Ahşap kalp şeklinde krem ve kırmızı renklerdeki yatak başlığına yine takımı olarak aynı renklerde dolap, şifonyer ve tuvalet masası eşlik ediyordu. Melek gerçekten evli olsaydı beğeneceğini düşündü.

Neyse ki beğenip beğenmemesi önemli değildi bir süre kalacaktı işte. "Baktıysan çıkabilirsin odamdan. Hatırladığıma göre doğuda bir kızın bekâr bir adamın odasına girmesi pek doğru karşılanmıyor." Demiş yine hınzırlığını yapmıştı Yiğit. Melek de şu iki haftada tanıdığı kadarıyla Yiğit gibi cevaplamıştı onu. "Doğru karşılanmıyor değil de direkt yanlış karşılanıyor. Neyse ki Ne sen bekârsın ne de burası senin odan. Şimdi çıkarsan valizlerimi yerleştireceğim." Diyip kapı ağzındaki Yiğit'in boşluğundan faydalanarak dışarı çıkarmıştı. Kendi de peşinden çıkıp kapıyı kapatmıştı.

Yiğit beraber geçirecekleri zaman boyunca en azından sıkılmayacağına emin olmuştu. Stres topu gibi biriydi Melek. Hem stresin ta kendisi, hem de stresi alan. Garipti doğrusu. Nasıl biri olduğunu henüz anlayamasa da Kezban olmadığını anlamıştı. Diğer kapıyı açan Melek homurdanmıştı. "Kedi gibisin. Yine dört ayağının üstüne düştün."

BEŞİK KERTMESİ(İLK HALİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin