Herkese merhaba. Bugün arefe yarın bayram. İnşallah Bayramınızı yarın atacağım bölümle de kutlarım. Ama Cumanız ve arefeniz mübarek olsun. Gönlünüzdeki duayı dilinizden eksik etmeyin. Dualarınıza naçizane beni de katın😍
Yolumuz uzun ama biz hızlı olacağız. Unutmayın ne kadar çok etkileşim olursa o kadar çabuk gelir diğer bölüm. Aynı gün içinde üç bölüm bile atabilirim belki. Bu tamamen sizin elinizde :)
***
7. Bölüm
Melek koluna girmiş adama baktı. "Oyun olduğu için heyecanlıyım zaten!" diye tersledi. Yiğit ise alayla Melek'e "Yani oyun olmazsa düğün sonuna kadar baygın bir şekilde olurdun öyle mi?" diye cevap verdi. Melek gelin odasının kapısından çıkarken önüne baktı ve "Eğer oyun olmasaydı kocamdan destek alırdım. Ona güvenirdim. Çünkü büyük ihtimalle ben kocama kocam bana âşık olmuş olurdu." Dedi. Sesindeki hüznü saklamaya çalışmış ama başarılı olamamıştı.Yiğit sustu, söyleyecek bir şey yoktu çünkü haklıydı. Bir kadının belki de en önemli günüydü kendi düğünü. Melek'e hak veriyordu ve onun için bir nebze de olsa üzüntü duyuyordu. Üstüne çok fazla gitmek istemedi ve biraz heyecanına almak adına şakayla "İstersen bu gece senin için gerçek koca olabilirim. Ya da dur sabaha kadar bu görevi üstlenebilirim sanırım." Dedi.
Melek gözlerini-Duvaktan dolayı Yiğit göremese de- hayretle açıp "Pis sapık çık kolumdan." Deyip kendini geri çekmeye çalıştı. Bu arada neredeyse salona girmek üzereydiler. Bu yüzden Yiğit daha sıkı tuttu "Tamam tamam sakin ol." Diyip sustu ama Melek'in siniri yatışmamıştı "Sakın öyle pis pis şeyler düşünme valla seni odaya almam annenin koynunda geçirirsin geceyi."
Salona girmişlerdi ve Melek eğilmiş tüm bu serzenişleri Yiğit'in kulağına söylüyordu. Dışarıdan gören davetliler ise 'Ay ne tatlı çift. Ne güzel anlaşıyorlar" Diye düşünüyorlardı. Bunun sebebi ise Yğit'in sırıtan yüzüydü. Ailelerin de bu görüntü hoşuna gitmişti. Tabi bir kaç istisna vardı tabi. Yavuz, Zümrüt ve Sabaha kadar ağlayan Yavuz'a şahit olan Yasemin...
Bu zamana kadar Melek'e hiç bir şey dememişti. Sonuçta kimse kimseyi sevmek zorunda değildi. Fakat abisini o halde gördükten sonra bu kadar zamandır düşünmediği şeyler gelmişti aklına. Melek hep istediğini yaptıran biri olmuştu ve bu defa bu evliliğe o kadar direnmemişti. İster istemez aklına Yiğit'e karşı bir hislerinin olduğu geliyordu. Üstelik aynı okuldaydılar. Abisinin kuzenine karşı bir şeyler hissediyordu kimseye değil!
Düşündükçe daha çok kızmıştı Melek'e kızdıkça düşman olmuştu. Her ne kadar Yavuz ve ikizler anlaşamasa da birbirlerine çok düşkündüler. Yasemin abisinin en son 8 yaşındaki sünnetinde ağladığını hatırlıyordu bir de dün gece işte. O da gitmiş avluda abisi için ağlamıştı. Yine de kimseye bir şey çaktırmamış Melek'in hazırlıklarında yardım etmişti.
Melek'e hep bir şans daha vermişti. Abisi onu severken o kuzenini sevemezdi. Hep düğünü bir şekilde atlatacağına inanmıştı ama şimdi içeri gayet samimi bir şekilde gelmişlerdi ve Yiğit neredeyse kahkaha atıyordu. Alkışlar eşliğinde geçip masalarına oturdular. Yavuz ne içeri girdiklerinde ne de şimdi o masada otururken bakmamıştı. Elindeki telefonun ekranına bakıyordu. Ekranı sağa sola kaydırmaktı tek yaptığı.
Zümrüt de alkış çalarken bile gözlerini Yavuz'dan ayırmıyordu. Melek'i görünce yüzünde oluşan acıyı mazoşistçe görmek istiyordu. Görüp acılarına acı katmak Yavuz'un çektiği acıları hissetmek için.
Diğer tarafta düğünün başrolleri de sanılanın aksine oldukça keyifsizlerdi. Fakat yaptıkları bir anlaşama, oynadıkları bir oyun vardı. Kasten mutlu görünmeye çalışmamışlardı çalışmayacaklardı da fakat yüzlerini de düşürmeyeceklerdi. 'Uğraştık ama yapamadık' diyebilmek adına...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEŞİK KERTMESİ(İLK HALİ)
Ficción GeneralOnların kaderi daha onlar doğmadan yazılmıştı. Ancak onlar büyüyene kadar dünya değişmiş, onları da değiştirmişti. Ne var ki ortada verilmiş bir söz ve iki inatçı ihtiyar vardı. Kader sürekli ikisini karşı karşıya getirse de onlar bir araya yıllar ö...