*14*

2.8K 204 34
                                    

İyi okumalar❤
Wattpad'ten takip için LiveYourlife319

İnstagramdan takip: busras.typwriter (wattpad profilindeki linke de tıklayabilirsiniz)

***

14.Bölüm

Yiğit şaşkınlıktan öylece kalakalırken, halası kollarını ona sarmıştı. İlk şaşkınlığı üstünden attığında kollarını halasının beline indirdi ve halasının arkasındaki Melek'e baktı. Durgun ve umursamazdı. Öylece yere bakıyordu.

Halasıyla ayrılınca içeri geçip kapıyı kapattılar. Salona geldiklerinde Yiğit halasıyla üçlü koltuğa otururken Melek karşıdaki tekli koltuğa geçti. "Hoş geldin halacım. Haberimiz olsaydı evde olurdum" deyince Halası anlayışla gülümsedi "Sorun değil kuzum benim. Öğrencisiniz sonuçta. Derslerin olacak elbet ama keşke karını yalnız bırakmasaydın." Dediğinde Yiğit kafasını Melek'e çevirdi. Demek ders çalışmaya gittiğini söylemişti. Sonra halasının en son söylediği söz geldi aklına. 'Keşke karını yalnız bırakmasaydın' tam buna bir cevap verecekken Melek atıldı. "Gülay Ablacım, ben gitmek istemedim. Ders çalışacaklardı. Ben sıkılırdım. Hem AYAK BAĞI da olmuş olurdum." Dedi ayak bağına sadece Yiğit'in anlayacağı bir vurgu yaparak. Yiğit ne hissettiğini anlamak için gözlerini kısıp yüz ifadesine dikkatle baktı Melek'in. Ama o kadar hissiz görünüyordu ki hiç bir şey anlamıyordu. Belki de en belirgin duygu yorgunluktu ama kesinlikle bir his yoktu. Melek dümdüz Yiğit'in gözlerine baktı. Daha dün sürekli kaçınırdı göz göze gelmekten ama şimdi içinde artık ne koptuysa, hangi damarı parçalandıysa dün gece, gözlerine baktığı zaman içini saran elektriklenme artık olmuyordu.

Yiğit de fark etmişti Melek'in bakışlarındaki değişimi. Öncekiyle neyi farklıydı çok emin olamasa da bu bakışlardan hoşlanmamıştı. "Saçmalama ne ayak bağı? Herkesin seni çok seveceğinden emindim. Malum herkesle iyi anlaşabilme gibi bir özelliğin var." Derken sesinin tonundaki kıskançlık kokusunu sadece halası alabilmişti. "Öyledir Melek. Şeytan tüyü vardır benim Melek'im de." Derken yeğenine nispet yapıyordu. Melek utançla gülümsedi. "Kahvaltıya geçelim mi artık? Okula geç kalacağım da." Derken amacı konuyu değiştirip renginin kırmızıya bürünmesini engellemekti. "Aynen ya zaten tüm gece yoldaydım. Kurt gibi acıkmışım. Emirhan da artık uyanınca yesin." Dedi Gülay ikili koltukta uyuyan oğluna bakarak. Gülay yeğeniyle mutfağa geçerken Melek de odasından bir pike getirip küçük çocuğun üstünü örttü. Mutfağa girdiğinde Yiğit halasını kaş göz yaparak susturdu. Üstünde durmadı, dün gecenin yorgunluğu hala üstündeydi ve hala şoktaydı. Yiğit'e olan hisleri daha önceden her neyse onlar da yoktu. Şu an Melek içi dolu bir yağmur bulutu gibiydi. Yağacağı zamanı bekliyordu sadece. Her şeyden elini ayağını çekmişti. "Afiyet olsun" deyip masaya oturdu. Melek tabağını doldururken, Yiğit Melek'i incelemeye devam etti. Normal görünse de tuhaf bir şeyler vardı Melek de. Daha doğrusu bakışlarında. Çok fazla boştu. Melek'in bakışlarında her zaman bir anlam vardı. Ya mutlu, ya kızgın ya da üzgün. Ama hep bir şey vardı.

Melek başını kaldırınca Yiğit'le göz göze geldi. Onları izleyen bir adet hala olduğunu bildiği için gülümsedi. Samimi olmayan bir gülümseme... Yiğit Melek'in niye öyle yaptığını biliyordu. Karmaşık duyguları gülüşüne bulaşacak şekilde o da gülümsedi.

Melek tekrar tabağına döndü. İştahı yoktu ama Gülay ablası anlamasın diye bir şeyler yedi.

Öbür taraftan Gülay da Melek mutfağa gelmeden önce yeğeniyle konuştuklarını düşünüyordu. Ona Melek'le olan evliliklerinin nasıl gittiğini sormuş. "Birbirimize alışmaya çalışıyoruz." Cevabını almıştı. Daha özel, mahrem bir soru sorduğunda da Yiğit bir süre cevapsız kalmış zaten ardından Melek gelince de onu susturmuştu. Gülay kafasında deli sorularla yemek mi yiyordu, yemek mi onu yiyordu karar verememişti. Kısık gözlerle teze çifti izlerken bir ipucu arıyordu ama her şey normal görünüyordu. Yani normal derken beklediği gibi. Birbirine henüz ısınamamış ama alışmaya çalışan yeni evli bir çift.

BEŞİK KERTMESİ(İLK HALİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin