Aşklarım... Sona doğru aceleci ama emin adımlarla gidiyoruz😂 bilmenizi isterim ki yazım dilim hatalarım falan baya utandırıyor beni ama kendimi geliştirmiş olmam da bir yandan gururlandırıyor tabi. Siz yine de hiç acemi değilmişim gibi güzel güzel dolu dolu yorumlar yapın lütfen. Yorumlar çok az valla üzülüyorum😢😂
Neyse fazla nazlanmadan sizi bölüme bırakıyorum. Artık bizim aşıklar açıldı birbirine çok şükür. Sırada başka sorunlar var. Okuyalım bakalım 😂İyi okumalar🧡
***
38.BÖLÜM
"Gazel! Sen in aşağı."
İşte yine başlıyorduk. Yavuz'un kiraladığı transit arabanın en arka köşesine oturan Gazel neredeyse ağlayacaktı. "Abi ya!"
"Yok abi mabi in aşağı!" diyerek bu konudaki kararlılığını sürdür. Hayır yani anlamıyorum. Ben bu meseleyi Ankara'dayken çözdüğümüzü düşünüyordum.
Ne mi oluyor?
Hemen anlatayım; Bulut'un akşam attığı mesajda bahsettiği maçı, bizim köyün gençleriyle yapacaktık ve bilin bakalım karşı takımın oyuncularından biri kimdi? Mustafa. Yani Bulut'un azılı düşmanı. Aynı zamanda kardeşinin aşkı.
Ben de maçta bulunacağım için kızlar da gelmek istedi ve gelmelerinde bir problem olmadığı için Yavuz da bir transit kiraladı. Tabi ki Bulut'a göre Gazel'in gelmesi problemdi. Bu yüzden izin vermiyordu. Sabah kahvaltı boyunca gelmemesi için tehdit etmişti ve kavga etmişlerdi. Amcam Gazel'e izin verdiği için Bulut'u kızmıştı, bir an ispiyonlayacağını düşünsem de neyse ki öyle bir şey yapmamıştı ama kararlılığını sürdürmüştü. Gazel de gizlice arabaya binip çaktırmadan gelmeyi planlamıştı ama görüldüğü üzere yakalanmıştı.
"Bulut ben bu konuyu konuşup hallettiğimizi sanıyordum." Dediğimde bana öyle bir bakış attı ki Yiğit olmasa geri adım atabilirdim ama Yiğit'e güveniyordum, o beni korurdu.
"Bana bak evlendin diye büyümedin, karışma işime. Benim mezhebim geniş değil. Gayet değilim yani kardeşimi götürüp sevgilisiyle buluşturayım." Şaşkınlıkla Bulut'a baktığımda gözlerime dik dik bakmaya devam etti. Sonra Yiğit'e baktığımda bana kafasını çevirdi. Allah Allah noluyor be?
Yavuz'a baktım bu defa yalvaran bakışlarla. Sanki bir ara dudağını kenarı kıvrılır gibi olsa da ciddiydi. Tam ondan da ümidimi kesmişken söyledikleri içimden zafer nidaları atmama sebep olmuştu.
"Yeliz eve sen de. Benim nefsim de o kadar geniş değil." Yeliz de abisinin oyununu anlamış gibiydi. Dudaklarını birbirine bastırıp "Tamam abi." Diye onu onayladı. Bulut ona hayal kırıklığıyla bakarken öksürüp dikkatini üzerime çektim. Sonra ona küstah bir bakış atıp arabaya yöneldim ki Sırtıma bir bıçak saplandı.
"Aslında hayatım sen de eve. Benim de nefsim o kadar geniş değil. Karım 11 erkeğin içinde koşturacak ben de izleyeceğim. Kusura bakma ama olmaz yani."
Evet bu tam da kocamın ihanetinin sızısıydı. Ben Yiğit'e mi güvenmiştim az önce? İyi halt etmişim, Güvendiğim dağlara kar yağdı Brütüs de çıkıp kayak yaptı resmen. Yavuz ve Bulut'un sesli gülmeleri beni çıldırttığı için ikisinin de karnına sırayla yumruk atıp susturdum. "Şu an o kadar hırslandım ki sırtımdaki hançerle bile o maça çıkacağım Yiğit Bey. Pardon Brütüs Bey. Bu maçın yıldız oyuncusu benim. Neden mi? Fenerbahçe deyince aklına ilk ne geliyor? Benim Alex geliyor. İşte o benim. Bu yüzden ben bu maça çıkacağım." Deyip transite bindim. O kadar sinirlenmiştim ki şu an Eski Roma'yı bile yakardım. 'İçinde Brütüs'ün de olması tercihimdir.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEŞİK KERTMESİ(İLK HALİ)
General FictionOnların kaderi daha onlar doğmadan yazılmıştı. Ancak onlar büyüyene kadar dünya değişmiş, onları da değiştirmişti. Ne var ki ortada verilmiş bir söz ve iki inatçı ihtiyar vardı. Kader sürekli ikisini karşı karşıya getirse de onlar bir araya yıllar ö...