Selamlar. Ancak fırsat bulup yayınlayabiliyorum.
İyi okumalar ❤
İg: busras.typwriter
Twitter: cherrange1***
39.BÖLÜM
Yiğit'in artık gerçek mutluluğun ne demek olduğunu anladığını biliyordum. Bilmediğim şey, aslında benim de mutlulukta Nirvanaya ulaşmanın ne olduğuymuş. Huzur, aidiyet, heyecan ve tüm iyi şeyler... Şu an kollarının arasında bulunduğum adam benim Nirvanam.
Yaklaşık 15 dakikadır uyanmış olmama rağmen bulunduğum yerden, kocamın kollarının arasından çıkmadım. Yüzünü göremesem de sırtımın göğsüne olan temasından dolayı nefes alışverişlerini hissedebiliyordum. Karnımın üstündeki elini tuttum ve gözlerimi yumdum. Biraz daha böyle kalmanın bence hiç bir sakıncası yoktu. Hem saat daha erkendi, kimsenin uyandığını sanmıyordum.
Yiğit kulağıma dudaklarını değdirerek "Ah şimdi Ankara'da olsaydık keşke." Dediğinde içimdeki titremeyi bastırmaya çalışıp "Neden?" Diye sordum.
"Tüm hafta boyunca böyle kalabilirdik." Dediğinde güldüm. "Abartmadın mı sence de?" Elini karnımdan çekip ona dönmemi sağladıktan sonra az önce karnıma koyduğu elini bu defa sırtıma koydu ve kendine iyice yanaştırdı.
"En azından gün boyu böyle kalabilirdik. Şimdi ise senin lise buluşmana gitmek zorundayız. Aslında değiliz. Gitmesek mi?"
Biraz kendimi yukarı doğru itip bakışlarımı göğsünden çenesine kadar çıkardım. Ellerimi göğsüne koyup "Zorundayız çünkü; arkadaşlarımı özledim, onlar beni merak ediyordur, hepsi evlendiğime şok olmuş durumda, çoğu telefon açtı fakat açıklayamadım. Yani benim için endişeliler, hiç sevgilisi bile olmayan biri okul biter bitmez evleniyor. Haklılar endişelenmekte. Onlara mutlu olduğumu göstermek istiyorum." Diye hislerimi açıkladım.
Tüm bunların yanında onlar benim arkadaşlarımdı mutluluğumu paylaşmak istiyordum. Her kızın hayali değil midir evlendiği, aşık olduğu adamı arkadaşlarıyla tanıştırmak? Belki kendime sevgiliyi yasaklamış olabilirdim ama bu sevmek sevilmek istemememden değildi. Hak etmediğimi düşündüğümdendi. Şimdi istemeden de olsa canını yaktığım iki kişi mutluyken benim de artık gönül rahatlığıyla mutlu olmam gerekiyordu. Evet her zaman mutluydum, yalan yok ama hep eksiktim. İşte Yiğit benim hayatımdaki eksik yapboz parçasıydı.
"Şimdi orda senin eski fan kulübün de vardır." Diye imalı bir soru soran yaramaz kocama onun tarzıyla cevap verdim.
"Senin fan kulübün ve benim fan kulübümü kıyasladığımızda sonuç ne olur biliyor musun? Sen parti kursan başbakan olursun ben ise ancak muhtar. Bu konuyu istersen daha detaylı tartışalım kocacım ama arkadaşlarımla buluştuktan sonra."
"Oo dikenleri çıkarmışız yine kirpi prenses." Ses tonu beni keyiflendirse de sesimi sert tutmaya çalıştım. "Konu açılmışken, bu meseleyi de Ankara'ya dönünce halletmemiz lazım. En son sınıftan bir kıza sadece arkadaşız demiştim. Alttan 'ayağını denk al' imasında bulunsam da sanki biraz anlama kıtlığı vardı. Açıkça tehdit etmem lazım."
Aklıma yine o Şule denen sümüklü böcek geldi. Aslında Şule üzerinden Yiğit'te gözü olan herkes içindi bu düşüncelerim. Tamam bir kızın yakışıklı bir erkeği beğenmesinde, aşık olmasında ayıp bir şey yoktu, normaldi bu ama o yakışıklı çocuğun sevgilisi, 'karısı' da o kızlar hakkında böyle düşünebilirdi bunda da art niyet yoktu, gayet normaldi. Sonuçta kocam diyorsam benimdir.
"Kirpi Prenses biraz daha kulağa güzel geliyor. Sevdim sanırım." Dedim. Eğilip burnumun ucunu öptü. "Bir daha dudağını büzersen, buluşmayı falan boş verip Ankara'ya dönmek için ilk uçaktan bilet ayırtacağım." Diye en az kendisi kadar tontiş bir tehdit savurdu. Dudağımı büzdüğümün farkında değildim açıkçası.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEŞİK KERTMESİ(İLK HALİ)
Fiction généraleOnların kaderi daha onlar doğmadan yazılmıştı. Ancak onlar büyüyene kadar dünya değişmiş, onları da değiştirmişti. Ne var ki ortada verilmiş bir söz ve iki inatçı ihtiyar vardı. Kader sürekli ikisini karşı karşıya getirse de onlar bir araya yıllar ö...